 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/420
K: 1983/1173
T: 18.11.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 10.6.1980 gün ve 520-858 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 23.12.1990 gün ve 8038 - 11959 sayılı ilamıyla; (... Davacı ile davalılardan (F.C.) arasındaki yapılan kira akti 1.4.1977 başlangıç tarihli ve bir yıl sürelidir. Kira akdinin özel şartlar bölümünün birinci maddesinde kiralananın başkasına devredilmeyeceği belirtilmiştir. 6570 sayılı Kanunun 12. maddesinin ilk fıkrası gereğince, kira aktinde hilafına sarahat olmadıkça kendisi kiralananı bırakmış olan kiracısını hiç bir sebeple bir yeri kısmen veya tamamen başkasına işgal ettirmesi mümkün değildir. Bu kimselerin kiracı ile beraber kiralanan birlikte girmiş olmalarında dahi asıl kiracı kiralananı terk ettiğinde akit bakımından davacı ila aralarındaki bir hukuki münasebet bulunmadığından kiralananı terk etmeleri gerekir. Bu nedenle, 6570 sayılı Kanunu 12. maddesini ilk fıkrası gereğince fuzuli şagil kabul edilmeleri ve kiralanandan çıkarılmaları gerekirken, aksini kabulü ile yazılı şekilde red kararı verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı, 12.4.1979 tarihli dava dilekçesinde; (...maliki bulunduğu apartman dairesini, 1.4.1977 başlangıç tarihli kira sözleşmesiyle davalılardan Filiz'in mesken olarak kiraya verdiğini; ancak, kiracı Filiz'in kiralananda annesi olan diğer davalı Meryem ile birlikte oturmakta iken, evlenerek başka bir eve taşımak suretiyle kiralananı, annesi davalı Meryem'e bıraktığını; böylece, kira sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedilmiş bulunduğunu ve davalı Meryem'in fuzuli şagil olduğunu...) ileri sürerek, kiralananı boşaltılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekil ise, (... müvekkili Filiz'in davacıya ait daireyi 1.4.1977 başlangıç tarihli sözleşme ile kiraladığını; esasen, kiracılık ilişkisinin 1973 yılından bu yana devam etmekte olduğunu ve kiralananda annesi davalı Meryem ile birlikte oturduklarını; bu durumun, davalı Filiz'in evlenerek kocasının evine gittiği 8.7.1977 gününde kadar devam ettiğini, kira parasının kiracı Filiz tarafından muntazaman ödenmekte olduğunu...) savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; bu karar özel dairenin yukarıya meni aynen alınan ilamıyla bozulmuştur. Ancak, mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyadaki delillere göre, kira sözleşmesinin, davacı ile davalılardan Filiz arasında yapılmış olduğu anlaşılmakta ise de; davalının o tarihte bekar olması nedeniyle kiralananda annesi olan diğer davalı Meryem ile birlikte oturduğu ve kiralanana birlikte girdikleri; bu beraberliğin davalının evlenmek suretiyle kiralanandan ayrıldığı güne kadar devam ettiği ve sözleşme uyarınca kira parasının da ödenmiş olduğu konularında mahkeme ile özel daire arasında esasen uyuşmazlık yoktur.
Görülüyor ki bu davada çözümlenmesi gereken sorun, kira sözleşmesini akidi durumunda bulunan davalı Filiz'in evlenmesi nedeniyle başka eve taşınması sonucu, kiralananda oturmaya devam eden davalı annenin fuzuli şagil sayılıp sayılmayacağı; bir başka anlatımla, kira sözleşmesinin sona ermiş olup olmayacağı konusunda toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünü 1. maddesinde aynen, "kiracı, kiraladığı daireyi başkasına devredemez." denilmektedir. 6570 sayılı Yasanın 12/1. maddesi de, "kiracı, mukavelede hilafına sarahat olmadıkça kiralanan yeri kısmen veya tamamen başkasına kiralayamaz yahut istifade hakkını veya mukavelesini başkasına devredemez veyahut kendisi gayrimenkulü bırakmış olduğu halde hiç bir sebeple bu yeri kısmen veya tamamen başkalarına işgal ettiremez hükmünü ihtiva etmektedir.
Kira sözleşmesinin yorumunda da, BK.nun 18. maddesindeki genel kural uyarınca, tarafların gerçek ve ortak amaçlarını aramak gerekir. Şu husus da özellikle belirtilmelidir ki, bu ortak ve gerçek amacın tayininde sözleşmeli uygulama biçiminin de gözönünde tutulması, yorum kurallarının bir gereğidir. Başka bir anlatımla, tarafların sözleşmeyi uzun süre uygulama biçimi, sözleşmeye verdikleri anlamın tayininde önemli bir unsur oluşturur.
Yukarıda açıklandığı üzere, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren davalıların kiralananda uzun süre birlikte oturmaları, 6570 sayılı Yasanın 12. maddesi kapsamına giren yasaklayıcı bir durumun söz konusu olmadığını kabulünü gerektirir. Hayatın olağan akışı dahi bu kabule uygun düşer. Esasen, fiili durum bu biçimde devam ederken kiralayanın, kira sözleşmesini yapan davalı Filiz'in evlenmesi nedeniyle başka bir yere taşınmasını, sözleşmenin bozulmasına nedeni olarak ileri sürmesi objektif iyi niyet kuralları ile dahi bağdaştırılamaz (HGK 14.12.1977 gün, 1976/6-3571 E. 1977/920 K. ve yine HGK. 9.6.1978 gün, 1978/6-261 E., 1978/567 K.).
Bu itibarla, somut olayda kiralananın akit tarafça fiilen terki olgusu kira sözleşmesinin bozulduğu anlamında yorumlanamaz ve davalı fuzuli şagil sayılamaz.
O halde, yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.11.1983 gününde oyçokluğuyla karar verildi.