Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/3-495
K: 1983/1400
T: 28.12.1983
  • HAKSIZ İŞGAL TAZMİNATI ( İntifadan Men Edilip Edilmemesi )
  • BAŞKASININ DA PAYDAŞ OLDUĞU TAŞINMAZDAN KİRA BEDELLERİNİ ALMAK ( Vekaletsiz İş Görme )
  • VEKALETSİZ İŞ GÖRME ( Başkasının da Paydaş Olduğu Taşınmazdan Kira Bedellerini Almak )
  • İŞ SAHİBİNE DEVRETME ( Vekaletsiz İş Görme Neticesinde Doğan Yararlar )
818/m.414
743/m.908
DAVA : Taraflar arasındaki "haksız işgal tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.3.1980 gün ve 1976/1087 - 421 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 4.11.1980 gün ve 1980/5304 - 5428 sayılı ilamı ile, "... Kiraya verdiği söylenen daire ve dükkanlardan dava edilen dönem içerisinde davalının ne kadar kira parası aldığı taraflardan delilleri sorularak bir inceleme yapılmadan bilirkişinin taşınmazın bu bölümlerinin ne kadar kira getirebilecekleri yolundaki görüşlerine değer verilerek hüküm tesis edilmiştir. Kiraya verilen bölümlerden dava edilen süre içerisinde davalının ne miktar kira parası aldığı araştırılmalı, bu kira paralarından, dava tarihindeki tapu paylarına göre davacılara ne miktarının düşeceği hesaplattırılmalı ve bu miktar alacağa hükmedilmelidir.
Davalının oturduğu daire hakkındaki isteğe gelince, bir paydaşın diğer paydaştan ecrimisil isteyebilmesi için intifadan men edilmesi gerekir. Davacıların intifadan men edilip edilmediği yönünde bir inceleme yapılmadan men edildiği kabul edilerek bu bölüm için ecrimisile hükmedilmesi yerinde değildir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu kararı:
KARAR : Davacılar, yarı payı ölü anneleri üzerinde kayıtlı bulunan 560 sayılı parselde inşa edilmiş olan 4 daire ve 3 dükkandan 1 dairenin, öteki yarı paya sahip olan davalı babaları tarafından işgal edildiğini, diğerlerinin de kiraya verildiğini, toplanan kira paralarından kendilerine pay verilmediğini ileri sürerek, toplamı 57.000 lira tutan haksız işgal tazminatının ödetilmesini istemişlerdir.
Davalı, ölü eşi ile paydaş bulunduğu taşınmaz üzerindeki ev ve dükkanların, eşinin ölümünden sonra kendisi tarafından yapıldığını, davacıların bir haklarının bulunmadığını savunmuştur.
Mahkeme, yerinde yaptırdığı bilirkişi incelemelerine dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ne var ki mahkeme, Özel Dairenin yukarıya metni aynen alınan bozma ilamındaki gerekçelere katılmamış ve ( intifadan men şartının aranmasının gerekmediğini; esasen davalının savunmasına göre de men kastının açık olduğu ve davalının Medeni Kanununun 908. maddesince elde etmeyi ihmal ettiği semereleri de tazminle yükümlü olduğu, elde ettiği kira gelirleri tutarının araştırılmasına gerek bulunmadığı ) gerekçesi ile önceki kararda direnmiştir.
Görülüyor ki, Özel Daire bozma kararına karşı yerel mahkemenin önceki kararında direnmesiyle ortaya çıkan uyuşmazlığın iki ayrı bölümde ele alınarak incelenmesi gerekmektedir.
1 - Davacıların miras payı bulunan dairelerden birinin davalı tarafından işgal edildiği, tümünden yalnız davalının yararlandığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak, paylı taşınmazın tamamını kullanan paydaşın haksız işgal tazminatı ile sorumlu olabilmesi için davacı paydaşların yararlanmasına engel olması gerekir. Ancak olayda davalı, bu taşınmazın tümünün kendisi tarafından kullanılması konusunda davacıların açık ya da örtülü ( zımni ) onamı ( rızası ) bulunduğunu ileri sürmemiş, aksine bütün taşınmazların kendisine ait olduğunu ve davacıların bunlar üzerinde miras paylarının bulunmadığını savunmuştur. O halde gerek anılan savunmanın niteliği ve gerekse gerçekleşen maddi olgular ve taşınmazın durumu karşısında bu davada davalının artık davacıların yararlanmalarına engel olup olmadığının ayrıca araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle yerel mahkemenin, davalının işgalinde bulunan daireye ilişkin olarak verdiği ödetme kararı usul ve yasaya uygundur ve onanmalıdır.
2 - Öte yandan davalının kendisinin işgali dışında bulunan diğer taşınmazları üçüncü kişilere kiraya verdiği ve kira paralarını tahsil ettiği konusunda bir uyuşmazlık yoktur. 4.6.1958 tarih 1958/15 - 6 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı gibi, "... Bir Kimsenin kendisine ait olmadığını bildiği veya bilebilecek durumda olduğu bir malı kendisinin malı imiş gibi kiraya vermesi ve kiracılardan kira paralarını toplama faaliyeti bir, vekaleti olmadan iş görme'dir. İşi görülen kimse, işi görenden BK. nun 414. maddesi hükmünce kira paralarının kendisine verilmesini isteyebilir... Zilyeden kötüniyetli olması halinde toplamış olduğu kiraları, mal sahibi MK. nun 908. maddesi hükmüne göre, zilyetten isteyebileceği gibi, BK.nun 414. maddesinin birinci cümlesi hükmüne dayanarak da istiyebilir. Tereddüt halinde, açılan dava, BK.nun 414. maddesi hükmüne dayanan menfaatlerin devri davası sayılmalıdır...".
Davacılar, davanın hukuksal dayanağını, dava dilekçesinde açıkça göstermediklerine göre, zamanaşımı açısından kendi yararlarına olan dava türünü seçmiş oldukları kabul edilerek istek BK.nun 414. maddesine dayanan bir dava olarak nitelendirilmelidir. Anılan madde hükmüne göre, "İş, işi görülenin yararına yapılmamış olsa bile bu işten doğan yararların hak sahibine devredilmesi" gerekir. Öyle ise, davalının elde ettiği kira paralarının tutarının araştırılmasında zorunluk vardır.
Bu durumda davalının ortak taşınmazdan sağladığı yararların tutarını kanıtlaması, varsa kira sözleşmelerini ibraz etmesi için kendisine önel verilmelidir. Ancak davalı, mahkemenin ara kararını yerine getirmekten kaçındığı takdirde olağan rayicin belirlenmesi için yerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar vermek gerekir.
Bu nedenle, davalı tarafından kiraya verilen taşınmazlara ilişkin olup Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına ( temyiz eden davalı aleyhine sonuç doğurmamak koşulu ile ) uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 - Yerel mahkeme kararının, davalının işgalinde bulunan taşınmazla ilgili bölümüne yöneltilen temyiz itirazlarının reddi ile bu bölüme ilişkin hükmün onanmasına,
2 - Dava konusu diğer taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulmasına, 28.12.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini