Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/365
K: 1983/29
T: 26.01.1983
DAVA : Taraflar anrasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.5.1979 gün ve 248 - 404 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22.1.1980 gün ve 10478 - 530 sayılı ilamı ile, ".. İktisadi Devlet Teşekkülleriyle Müesseseleri ve İştirakları Hakkında 440 sayılı Kanunun 32. maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre, teşekküllerin yönetim kurulu Başkan ve Üyeleri ile müesseselerin yönetim komitesi Başkan ve Üyeleri ve kadroya dahil her çeşit idari ve teknik personeli başka hiç bir işle meşgul olamazlar, ücretsiz de olsa sürekli veya geçici hiç bir hizmet kabul edemezler. Aynı maddenin son fıkrası hükmüne göre ise bu madde hükmüne aykırı hareket edenlerin işlerine son verilir ve aykırı hareketin devamı süresince ödenen her türlü özlük hakları iki kat olarak geri alınır.
Davacı şirket, gerçekten Bakanlar Kurulunun 25.12.1953 günlü ve 4/2006 sayılı kararı ile Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ortaklık şeklinde kurulmuş ise de 3460 sayılı Yasaya göre yönetilip denetlenmiş, 1960 Devriminden sonra çıkarılan 23 sayılı Kanunla yönetim biçimi değiştirilmiş ve Bakanlar Kurulunun 21.5.1964 günlü ve 6/3 sayılı kararında (B grubu) İktisadi Devlet Teşekkülleri arasında gösterilmiştir. 21.3.1964 günlü Resmi Gazetede yayınlanmış olan 440 sayılı Kanunun 1. maddesinde İktisadi Devlet Teşekkülleri tanımlanırken (kuruluş kanunlarında bu kanuna tabi oldukları belirtilen teşekküller) deyimi kullanılmasına rağmen aynı Kanunun geçici 5. maddesinin dördüncü fıkrası ile şu düzenleme getirilmiştir: (3460 ve 23 sayılı Kanunlara tabi olup da bu kanunun şümulüne girmeyen kamu iktisadi teşekkülleri ve kurumlar, kuruluş ve işleyişlerini düzenleyecek kanunlar yürürlüğe girinceye kadar 23 sayılı Kanuna göre kurulan organlar tarafından yönetilir ve özel kanunlarında çalışmalar hakkında hüküm bulunmayan hususlar bu kanun hükümleri dahilinde düzenlenir). Öte yandan, başka iş ve hizmet yasağı konusunu düzenleyen 32. maddesi aynı Kanunun geçici 5. maddesinin sözü edilen fıkrası açısından kurumların çalışmaları hakkında bir düzenlemede bulunduğundan, 32. madde hükmü davacı şirket için de geçerlidir (Bakınız Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Esas 1977/4 - 1269, Karar 1978/1081 sayılı ve 8.12.1978 günlü karar). O halde, davacı şirketin 440 sayılı Kanuna tabi olmadığına ve olsa bile onun personeli hakkında bu kanunun 32. maddesi hükmünün uygulanamıyacağına dair davalının savunması yasal dayanaktan yoksundur. Nitekim mahkemece de bu savunma reddedilmiş ve davalı tarafça kararın gerekçeye ilişkin bölümü temyiz edilmemiştir.
Davalının, davacı şirkette kadroya dahil bir personel iken Türk Mühendislik, Müşavirlik ve Müteahhitlik Anonim Şirketinde müşavir olarak çalıştığında uyuşmazlık yoktur. Mahkemece, "davacı şirketin 13.7.1973 günlü yazısında hukuken olanak bulunmadığı halde yanlışa düşerek davalının sözü edilen şirkette istişarede bulunmasında sakınca bulunmadığının bildirilmesi karşısında onun eyleminde hukuka aykırı davranış bulunmadığı ve davacının böyle bir dava açmasının objektif iyi niyet kurallarına aykırı düşeceği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak bu gerekçe, dayanılan belgeye ve Yasaya uygun düşmemiştir. Şöyleki, her şeyden önce, 1) Sözü edilen yazı davacı şirket tarafından davalıya değil, Tümaş'a gönderilmiştir. 2) İçerisinde, mevcut Yasalar karşısında davalının sözü edilen işi kabul etmesine ve buna şirketçe muvafakat verilmesine hukuken olanak bulunmadığı belirtilmektedir. Ayrıca Tümaş'ın kuruluşunda davacı şirketin ortak olması ve davalının öğretim görevlisi sıfatını haiz bulunması nedenleriyle iştişareleri yapmasında şirket açısından bir sakınca teşkil etmiyeceğinin belirtilmesi, sadece bir (mütalaa) niteliğindedir. Bunun bir (muvafakat) olduğu benimsenemez. Kaldı ki, muvafakat olduğu benimsense bile sonuç aynıdır. Zira yasaklanmış bir eyleme şirket yöneticilerinin muvafakat etmiş olmaları bu eylemi işleyenin şirkete karşı sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Çünkü, zarar görenin ancak hukuken muteber rızası bulunan olaylarda haksızlığın varlığından söz edilmeyebilir. Her muvafakat, haksızlığı veya tazminat ödevini engellemez. Yasanın her muvafakatta, bu kudreti vermediği BK. nun 44. maddesinde gösterilmiştir. Bu maddeye göre muvafakat edenin ancak hukuken muamele yapabileceği yerlerde rıza, hukuki muameleye ilişkin bir eylem olarak haksızlığı ortadan kaldırır. Davaya konu olan olayda davacı şirketin davalıya başka bir hizmet yapması konusunda hukuki muamelede bulunmaya, yasanın koymuş olduğu yasak nedeniyle hakkı yoktur. Bu nedenle muvafakat vermiş olma hiç bir hukuki sonuç doğurmaz.
Öte yandan, yasaklanmış bir eyleme şirket yöneticilerinin muvafakat etmeleri bu yöneticilerin de sorumluluklarını gerektirir. Gerçekten Medeni Kanununun 48. maddesinde, tüzel kişilerde tasarrufu yapan kimselerin kendi kusurlarından dolayı ayrıca da şahsen sorumlu olacakları kuralı konulmuştur. Bu sorumluluk tüzel kişi ile hukuksal işlemde bulunanlara karşı olduğu gibi tüzel kişiye karşı da olabilir. Tüzel kişilerin aralarında mevcut olan hukuksal ilişki, yani hizmet akdi veya vekalet hakkındaki hükümler dairesinde yahut yasa uyarınca, organı oluşturan kimseye karşı rücu hakları vardır. O halde, davalının başka işte çalışmasına davacının muvafakat etmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Duruşmalı Temyiz Eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu kararı:
KARAR : Tarafların iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara, Özel Daire bozma kararında yazılı gerektirici nedenlere ve özellikle 440 sayılı Yasanın 32. maddesinin son fıkrasında öngörülen tazminatın (bir tür ceza şartının) Yasa'dan doğması nedeniyle esasen tenkisine olanak bulunmadığına, bu itibarla direnme kararının yasal dayanakları arasında gösterilen Borçlar Kanununun 44. maddesinin dava konusu olayda uygulama olanağı bulunmadığına göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı bozulmasına 26.1.1983 gününde bozmada oybirliği, sebebinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davalı, dava dışı (Tümaş A.Ş.) de, davacı şirketin 13.7.1973 tarihli cevabi yazısına istinaden istihdam edilmiştir. Davacı şirket söz konusu yazısında aynen, ".. yazımızda kaydedilen mahiyetteki istişarelerin yapılmasında şirketimiz yönünden bir sakınca teşkil etmiyeceği mütalaa olunmakta.." demek suretiyle davalının, davacı şirketin iştiraki olan dava dışı (T. A. Şirketinde) çalışmasına muvafakat ettiği ve çalışmanın da bu açık rıza ve muvafakatla yapıldığı açıktır. Esasen aksini düşünmek hayatın olağan akışına aykırı düşer. Dava konusu yapılan süre, bu peşin muvafakattan çok sonraki (1.1.1975-16.7.1975) süreleri arasında kalan (6,5) aya inhisar etmektedir.
Davacı Azot Sanayii T.A.Ş. açtığı bu davada tamamen kötüniyetlidir. Davalı, davacının muvafakatına istinaden hizmet ifa etmiştir. MK.nun 2. maddesine göre, (herkes haklarını kullanmakta ve borçlarını ifada hüsnüniyet kaidelerine riayetle mükelleftir. Bir hakkın sırf gayri izrar eden suistimalini kanun himaye etmez) hükmüne göre davalının ifa ettiği "müşavirlik" hizmeti hukukun himayesi altındadır. Davanın kabulü, "kötüniyete" prim vermek sonucunu doğurur. Bu hal, hak ve adalet duygularını zedeler.
Kanaatimce, davalının hizmetinin kadr-i marufu bulunarak davacının fazla isteğinin reddi gerekir. Bu nedenle ekseriyet bozma kararına katılmıyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini