 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/344
K: 1983/1017
T: 26.10.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İzmir 2. İş Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 17.4.1980 gün ve 1978/1051 E., 1980/606 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 18.11.1980 gün ve 1980/6801-11913 sayılı ilamıyla; (..Davacının iş sözleşmesi 1.6.1978'den 29.6.1978 tarihine kadar haklı bir neden olmaksızın işine gelmediğinden işveren tarafından bozulmuştur.
Davacı ise devamsızlığın başlamasından önce 26.5.1978 tarihinde başkaları tarafından dövüldüğünü, bu nedenle 5 günlük rapor aldığını, rapor hitamında, gitmesi halinde de yine saldırıya uğraması tehdit ve korkusu altında işe gidemediğini ileri sürmüştür. Gerçekten, daha önceki dövülme olayı şahitler tarafından doğrulanmıştır. Devamsızlık süresince de işyerinde can güvenliğinin tehlike altında bulunup bulunmadığı araştırılıp sonuca göre karar verilmesi gerekirken, noksan inceleme ile hüküm tesisi bozmayı icabettirmiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : İş Kanununun 17. maddesinin II/f bendine göre, işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki gün veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmesi halinde işveren hizmet sözleşmesini ihbarsız olarak bozabilir.
Olayda, davacının işine devamsızlığı nedeniyle son verildiği savunularak davanın reddi istenilmiştir. Davacının, işyerinde diğer bir kısım işçilerce dövüldüğü ve bu dövülme dolayısıyle kendisine rapor verildiği dosyadaki delillerle sabittir. Devamsızlık raporun sona erdiği günü takibetmektedir. Davacı, işine döndüğü takdirde aynı şekilde karşı grup işçilerce dövüleceği korkusu altında işe gelemediğini iddia etmiştir. Gerçekten olayın cereyan ettiği ortam itibarıyla işyerinde can güvenliği mevcut olmayıp da, devamsızlık ve işverene duyurulamaması bunun yarattığı korkuya dayanıyorsa hizmet sözleşmesinin işverence ihbarsız bozulması haklı sayılamaz. O halde, mahkemece bozma kararında açıklandığı gibi can güvenliğinin bulunup bulunmadığı ve davacının devamsızlık nedenini işverene bildirmemesinin iddia edildiği gibi korkuya dayanıp dayanmadığı araştırılıp incelenerek sonucu uyarınca bir karar verilmelidir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.10.1983 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacının 29 gün özürsüz ve izinsiz olarak işyerine gelmediğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu süre içinde davacı işverene müzeretini de bildirmemiştir. Bunda da ihtilaf yoktur. Davacı kendisini dövenler hakkında C. Savcılığına şikayette bulunabildiğine göre, iş yerine gelmesini önleyecek veya iş yerinde huzur içinde çalışmaya sağlayacak tedbirlerin alınmasını işverenden istemesini engelleyen bir sebebin mevcut olmadığı da dosya münderecatından açıkca anlaşılmaktadır. Bu durumda tahkiki gerekli bir halde mevcut değildir. Açıklanan sebeplere mahkeme kararının onanması oyundayız.