 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/331
K: 1984/125
T: 22.02.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "teminatın iadesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana Asliye 5. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.11.1979 gün ve 731-787 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.2.1980 gün ve 861-792 sayılı ilamı:
(..Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi dava, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak gelir kaydedildiği iddia olunan 200.000 lira teminat parasının davalıdan tahsiline ilişkindir. Taraflar arasında aktedilen 24.10.1974 tarihli sözleşme ile davalının imal ettiği ekmeklerin, davacının mağazasında başşbayi sıfatiyle satışının kararlaştırıldığı ve sonradan düzenlenen 26.3.1975 tarihli protokol ile de sözleşmede değişiklik yapılarak başbayiliğin bayiliğe dönüştürüldüğü konularında bir uyuşmazlık mevcut değildir. Olayda ihtilaflı olan ve halli gereken husus; bayilik bağıtının hangi tarihe kadar devam ettiği ve bu süre içerisinde davacının yatırdığı teminatının gelir kaydedilmesini gerektirecek bir şekilde akte muhalefet edip etmediğidir. Zira davacı vekili 26.3.1975 tarihli protokol ile sözleşmenin 26.4.1975 tarihinde sona erdiğini ve bu tarihten sonra yapılan ekmek alımlarının sözleşme dışı olduğunu, bu nedenle de davalının sözleşme hükümlerine dayanarak teminatı gelir kayıt edemiyeceğini ileri sürmüş, davalı vekili ise akdi ilişkinin 26.4.1975 tarihinde sona ermeyip, 24.210.1975 tarihine kadar devam ettiğini ve bu süre içerisinde davacının sözleşme hükümlerini ihlal eylediğini ve bu nedenle de gelir kaydedilmesinin haklı olduğunu ileri sürmüştür.
Esas itibariyle, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin düzenliyen sözleşme, 24.10.1974 tarihli (Başbayilik) sözleşmesidir. Buna göre, akit süresi bir yıl olup, 24.10.1975 tarihinde sona ermektedir. (Md. 10). Sonradan düzenlenen 26.3.1975 tarihli protokol ile başbayilik sözleşmesinin bazı hükümleri tadil edilmiş ise de, süreye dokunulmamıştır. Protokolun 3. maddesi ile tanınan bir aylık süre madde metninde de açıkça belirtildiği gibi, o güne kadar başbayi olan davacının yeni bir satış organizasyonunu oluşturması amacı ile verilmiş süredir. Asıl mukavele süresinin kısaltıldığını gösteren başkaca bir hükme protokol maddeleri içerisinde tesadüf edilmediğine göre, mahkemenin, akdi ilişkinin 24.10.1975 gününe kadar devam ettiğini kabul ederek, davalının bu süre içerisinde sözleşmeyi ihlal edip etmediğini ve dolayısiyle davalının teminatı gelir kaydetmekte haklı olup olamıyacağı hususunu araştırması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekirken, protokole yanlış anlam verilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurması doğru değildir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için 22.2.1984 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.