 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/270
K: 1983/1221
T: 25.11.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "kaydın terkini" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın kabulüne dair verilen 20.5.1977 gün ve 1977/392-339 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2.7.1979 gün ve 7439-8817 sayılı ilamıyla; (..Davacının eczane sahibi olduğu ve eczacı bulunduğu, Eczacılar Birliği ile davalı Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlı olduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur. 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler hakkındaki Yasanın 18. maddesine göre bir eczacının birden fazla eczane açması veya mesul müdürlüğünü üzerine alması yasak) olduğu gibi, aynı Kanunun 19. maddesi (bir eczane sahibinin eczanesi dışında ilaç tertip edemeyeceği ve mesleği dışında bizzat ticaret yapamayacağı gibi, öğretmenlikten ve seçimle elde edilen vazifelerden başka bir iş de kabul edemeyeceği) hükmünü öngörmüştür.
Ayrıca, 6643 sayılı Kanunun 1. maddesi ile, Türkiye hudutları içinde meslek ve sanatlarını icraya "salahiyetli olup sanatı ile iştigal eden bütün eczacıların iştirakıyla bir Türk Eczacılar Birliği kurulmuştur.
Serbest icrayı sanat eden eczacılar bulundukları bölgede kurulacak olan eczacı odalarına bir ay içinde kayıt olmaya ve azalık vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar). Davacı eczacı olarak Türk Eczacılar Birliği'ne kayıtlıdır. Bu yön yukarıda da açıklandığı üzere nizasız bulunmaktadır.
Öte yandan, TTK.nun 12/1. fıkrasına göre (menkul malların satılmak veya kiraya verilmek üzere tedariki ve bunların aynen veya başka bir şekle sokularak satılması yahut kiraya verilmesi) ticarethane sayılır. Aynı Yasanın 14. maddesinde, (bir ticari işletmeyi, "ticarethaneyi" kısmen dahi olsa adına işleten kimseye tacir denir). O halde, davacının yukarıda anılan kanun hükümleri, dava dilekçesindeki izahat ve Mersin'de eczane sahibi bulunması maddi olgusu karşısında tacir olduğu kuşkusuzdur.
TTK.nun 28. maddesine göre çıkarılan Ticaret Sicili Nizamnamesi'nin 13. maddesine nazaran (Hukuki veya hükmi şahıs olan her tacir, bir ticaret ünvanını seçmeye ve kullanmaya işletmesini ve ünvanını ticaret siciline kayıt ettirmeye mecburdur). O halde, tacir olan davacının ticaret siciline kaydı mecburidir. Öte yandan 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları Hakkındaki Kanunun 9. maddesinde tacirler bulundukları yerin bu kanun gereğince mensubu olarak Odalara veya ajanlara kaydolmaya mecburdurlar; aynı Yasanın 76. maddesine görede (9. madde bu kayıt mecburiyetini bir ay içerisinde yerine getirmeyenler Odalar tarfından re'sen kaydolunurlar). Yine yeni Kanunun 10. maddesince odaya kaydolunan tacirlerin durumlarında vukua gelen ve Ticaret Kanununa göre tescili ve ilanı gerekli her çeşit değişikliklerin vukuundan itibaren bir ay içerisinde Odalara bildirilmesi mecburidir. O halde, açıklanan yasa hükümlerine nazaran davacının tacir olduğuna, Ticaret Siciline ve dolayısıyla Ticaret ve Sanayi Odalarına kayıt edilmesinin zorunlu bulunduğuna ve bu kanuni lazımilere uyularak davalı odaya kaydının icra edilmiş olmasına ve halen de aynı meslek ve ticareti devam ettirdiğine ve ticaret ve mesleğini terk ettiği hakkında herhangi bir iddianın ileri sürülmemiş olmasına göre, davacının açıklanan yasa kuralları uyarınca davalı Odadaki kaydının terkin verilmek üzere yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekirken, her nasılsa onandığı anlaşıldığından, davalının karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 440. ve 442. maddelerine göre kabulü, onama kararının kaldırılması ve hükmün yazılı nedenlerle bozulması cihetine gidilmiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı; eczacı olduğunu, 6643 sayılı Eczacılar Birliği Kanunun uyarınca Eczacılar Odasına kayıtlı bulunduğunu, oysa davalı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası'nca kendisinin Ticaret Odasına kaydedildiğini ileri sürerek Ticaret Odasındaki kaydının silinmesini istemiştir
11.2.1959 gün ve 7/10 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde de etraflıca belirtildiği üzere; 5590 sayılı Yasanın 1. maddesi hükmüne göre, Ticaret ve Sanayi Odaları, adı geçen Yasada yazılı meslek hizmetlerini görmek, meslek ahlaki ve tesanüdünü kurmak, ticaret ve sanayi genel menfaatlere uygun gelişmesine çalışmak üzere kurulmuş tüzel kişiliği haiz kamu kurumlarıdır. Aynı Yasanın öngördüğü hükümlere göre odalara kayıt zorumluluğu ve bu zorunluluğa tabi olanlardan tahsil olunacak kaydiye ücretleri ve kaydını yaptırmayanların tabi olacakları muamele ve müeyyideler birer kamu mükellefiyeti olarak düzenlenmiş ve Odaların bazı konulardaki kararlarının ilam hükmünde olduğu yasa metninde açıkça ifade edilmiştir. Az yukarıda anılan bir kamu kurumu tarafından ittihaz edilmiş olan lazimül icra bir kararın tatbik ve icrasından dolayı hukuku ihlal olunanlar tarafından açılmış olan davaların rüyet ve tetkiki idari yargıya aittir. Davacı bu dava ile "davalı kamu kurumunun, tesis ettiği bir kayda dayanarak almayı amaçladığı üye aidatnın alınmamasını" sağlamak istemektedir. Oysa adli yargıya dahil mahkemelerin, bir kamu kurumunu belli yolda ve doğrultuda işlem yapmaya zorlayıcı karar vermeleri mümkün değildir. Esasen verilecek bu tür kararların idareyi ve kamu kurumlarını bağlayıcı nitelikleri de yoktur.
O halde, dava dilekçesinin yargı yeri bakımından reddine karar verilmek gerekirken, işin esası incelenerek davanın kabulüne dair kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedemle, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden, dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek olursa temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.11.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi.