 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/1988
K: 1984/282
T: 21.03.1984
- TAŞINMAZ SINIRI
- KAYIT VE BELGELERİN KAPSAMI
ÖZET: Tapunun kapsamı, dayanağı olan harita veya krokiyle belirlenir. Taşınmazın haritası yada eb'adlı krokisi olmadığı veya bunların uygulanma olanağı bulunmadığında, kural olarak arz üzerindeki sınırlara değer verilerek kayıt kapsamı belirlenmelidir.
(743 s. MK m. 645)
(766 s. Tapulama K. m. 42, 97)
Taraflar arasında "elatmanın önlenmesi ve ödence" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Aşkale Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 2.12.1980 gün ve 1980/140 - 393 sayılı kararın incelenmesi davacılar tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 29.1.198 1 gün ve 1981/786 - 664 sayılı ilamı ile: (...Dava tapulu taşınmazın bir kısmına elatmanın önlenmesi ve kum dökülerek yapılan zararın ödettirilmesi isteğine ilişkindir. davalı belediyenin kamulaştırma yapmadan ve haklı bir nedene dayanmadan davacılara ait tapulu taşınmazdan yol geçirdiği ve kum dökerek elattığı uygulama ile anlaşılmıştır. Davacıların tapulu taşınmazları içersinden gelinip geçilmesine hoş görüde bulunarak bir süre karşı koymadıkları o yer üzerindeki mülkiyet haklarını ortadan kaldırmaz. Hal böyle olduğuna göre davalı belediyenin elatmasının önlenmesine ve davacıya zarar verip vermediği araştırılarak elatmadan ileri gelen bir zarar bulunduğu takdirde davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddedilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacılar.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat isteğine ilişkindir.
Bilindiği ve Hukuk Genel Kurulu'nun 21.3.1984 gün ve 1981/ 14- 950 esas, 274 karar sayılı ilamında da açıkça vurgulandığı üzere, taşınmaz mal mülkiyetiyle ilgili uyuşmazlıklarda, mülkiyet hakkını kanıtlayan belgelerin kapsamının ne şekilde belirleneceği, Medeni Kanunun 645 ve özellikle 766 sayılı Tapulama Kanununun 42. maddesinde açıklanmıştır.
Gerçekten, MK.nun 645. maddesi hükmüne göre, "Gayrimenkulün sınırı plan ve arz üzerine konulan işaretler ile tayin olunur. Plandaki sınır ile arz üzerindeki sınır birbirini tutmazsa, asıl olan plandaki sınırdır." 766 sayılı Tapulama Kanununun genel nitelikteki 42. maddesi de, " . . .Kayıt ve belgeler haritaya dayanmakta ise, yerine uygulama kabil olduğu takdirde haritaya itibar olunur.." hükmünü getirmiştir. Bu hüküm, anılan Yasanın 97. maddesindeki gönderme nedeniyle, genel hükümler uyarınca açılmış ve açılacak davalarda da uygulanır, Görülüyor ki, MK.nun 645 ve Tapulama Kanununun 42. maddesi hükmünün getirdiği ilke uyarınca, bir tapunun kapsamı, herşeyden önce dayanağı olan harita veya krokiye göre belli edilir. Taşınmazın, haritası ya da ebadlı krokisi olmadığı veya bunların uygulanma olanağı bulunmadığı takdirde ise, kural olarak, arz üzerindeki sınırlara değer verilmek suretiyle kayıt kapsamının belirlenmesi gerekir.
Temyiz incelemesine konu olan bu davada, davacıların dayandıkları tapu kaydı, senetsizden, tescil hükmü ile oluşturulmuş olup, eb'adlı krokisi de mevcut bulunmaktadır. Ne var ki, bu kroki gereği gibi uygulanmamıştır; oysa mahkemece, eksik ve yetersiz incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, uyuşmazlığın doğru ve sağlıklı bir biçimde çözümlenebilmesi için mahkemece yapılacak iş şu olmalıdır. Her şeyden önce, davacıların tapu kaydının dayanağı olan kroki, bu işlerden anlayan yetenekli bir uzman bilirkişi tarafından yerel bilirkişilerin de yardımı ile belli sabit noktalarına göre, kenar uzunlukları ve açıları gözönünde tutularak yerinde uygulanmak suretiyle kapsamı belirlenmeli ve çekişme konusu yerin, bu krokinin kapsadığı alan içinde kalıp kalmadığı, hiçbir kuşkuya yer veremeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu inceleme ve uygulama sonunda, davalının, davacıların tapulu yerine el attıklarının gerçekleşmesi halinde, Özel Daire bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılarak, hasıl olacak sonuç uyarınca gerekli karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan şekil ve kapsamda bir araştırma ve incelemeyi içermeyen, eksik incelemeye ve salt yerel bilirkişi sözleri esas alınarak düzenlenen krokiye dayanılarak önceki hükümde direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.3.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.