Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1981/12-201
K. 1981/714
T. 04.11.1981
DAVA : Taraflar arasındaki "ihalenin feshi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Altındağ 1. Sulh Hukuk Mahkemesi`nce davanın reddine dair verilen 20.12.1979 gün ve 1977/5-4 sayılı kararın incelenmesi, davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi`nin 22.4.1980 gün ve 1980/1096-3733 sayılı ilamıyla, "... Davacı vekilinin kıymet takdirine ilişkin itiraz dilekçesinde öne sürdüğü gibi, bilirkişi olarak iki kişinin tayini, HUMK`nin 276. maddesi hükmüne aykırıdır. Keza, ortaklığın giderilmesi davası sırasında alınan 2.3.1975 tarihli raporda, gayri menkulün değerinin 1.250.000 TL olarak tespit edildiği iddia olunmuş fakat incelenmemiştir. Bu raporda iki yıl sonra yapılan kıymet takdirinin 250.000 TL kadar daha az oluşu, dikkati çeker niteliktedir. Gayri menkul değerinin zamanla yükseldiği ve paranın satın alma gücünün düştüğü nazara alınır ise, satış memurluğunca yaptırılmış kıymet takdirine vaki itirazın yerinde olduğu ; gerek bilirkişi adedi, gerekse varılan sonuç bakımında isabetsizliği ortaya çıkarmaktadır. Bu itirazın, `gayri menkulün gerçek değerinin açık artırma sırasında ortaya çıkacağı` gerekçesi ile ve noksan inceleme ile reddedilmesi doğru değildir.
O halde, itiraza uğramış raporlardaki değer gözetilmek suretiyle, gayri menkulün gerçek değerinden fazlaya satıldığını, İİK`nin 134. maddedeki zarar unsurunun oluşmadığını öne sürmek, imkansız hale gelmektedir.
Bu şekilde muallel olduğu aşikar 17.4.1977 tarihli kıymet takdiri raporunun alınmasından iki yıla yakın bir süre geçtikten sonra, 5.3.1979 günü ihale yapılmıştır. İhale saati olarak 12.30-12.45 gösterilmiştir. İhale şartnamesi, İİK`nin 12413. maddesi gereği, "yazılması mecburi" kaydı ihtiva etmemektedir. İİK`nin 51. ve HUMK`nin 81. maddelerine aykırı biçimde, resmi çalışma saati dışında kalır şekilde ihale saati tayin edilmiştir. Çalışma saati içinde başlayan ihaleye, tatil saati içinde devam olunabilir ; işleme başlama saatinin çalışma saatleri dışında tayin ve tespit edilmesi, anılan yasaların belirtilen hükümlerine aykırıdır.
Ayrıca tanıklardan Ufuk, ihaleye, başlama saatinden beş veya 7 dakika geç başlandığını söylemiştir ki, belli ve ilan edilmiş saat geldiği halde ihaleye başlanmamış olması, rağbeti azaltıcı ve tek başına ihalenin feshini gerektiren nedenlerdendir.
Davacı vekili, ihalenin feshi sebepleri sırasında "fesat" iddiasına dayanmış ve ispat sadedinde, dört adet tanık göstermiştir. Bu tanıklardan Ufuk ve Gülsüm, iddiayı teyit eder biçimde, "fesat" iddiasına, zabıtta teferruatı yazılı şekilde şahadet etmişlerdir. Esas olan, tanıkların doğru söylemesidir. Merci, iki tanığın "tedarik edilmiş olduğu" gerekçesi ile beyanlarını nazara almamıştır. ihalede görevli kişilerin, kapı önünde cereyan eden olaylara ıttıla kesp etmeleri çok zaman mümkün değildir. Bu iki tanığın "tedarik edilmiş kişiler" olduğunu gösteren bir delil veya emare ele geçmemiştir. Davacının "fesat" ta hemen orada ıttıla kesp ettiği öne sürülmemiştir. Davacının, fesat sebeplerini hemen tespit ettirmediği takdirde, dava ve şikayet hakkını kaybedeceği düşünülemez. Dava, Yasa`nın belirttiği süre içinde açılmıştır.
Kaldı ki, davacı vekilinin gösterdiği iki tanığın ( İ., H. ) Polatlı`daki adresleri bildirildiği ve dinlenmeleri istendiği halde, "işin uzatılmasına matuf olduğu kanaatini uyandırdığından" bahisle, yasal olmayan gerekçe ile ve resen dinlenme isteği kabul olunmayarak, noksan incelemeye ve soruşturmaya dayanılarak karar verilmesi dahi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
O halde, merciin yukarıda yazılı nedenlerden dolayı dava ve şikayeti reddetmesi yerinde görülmediğinden, temyiz olunan merci kararı, davacı yararına bozulmalıdır.
Davacı vekilinin sair temyiz itirazları varit görülmemiştir..." gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda ; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:
KARAR: HUMK`nin 276/III. maddesi hükmüne göre, bir kişi bilirkişi seçilebilir, ancak üçten fazla bilirkişi seçilemez. Görülüyor ki, bu sınır içinde miktarın tayini, taraflar arasında ittifak bulunmadıkça hakime attir; diğer bir ifade ile, bir ya da üç kişi dışında iki kişilik bir bilirkişi kurulunun oluşturulması da mümkündür ve bilimsel görüşlere paralel olarak, uygulama da bu doğrultudadır ( HGK, 5.4.1967 gün, 8/137 E., 163 K. ). İki kişilik bilirkişi kurulu seçilmesinin bazı sakıncalar doğurduğunun gözlenmesi, sonucu etkilemez ( HGK`nin az önce anılan kararındaki gerekçeden ). O halde, özel dairenin, "iki kişilik bilirkişi seçilemeyeceği" yolundaki bozma nedenine karşı vaki direnme kararı yerindedir.
Öte yandan ; İİK`nin 363. maddesinde, temyizi kabil kararlar, bir bir sayılmak suretiyle gösterilmiştir. Tetkik merciinin kararlarına karşı temyiz yolunun bu şekilde sınırlanmasının, mümkün mertebe icra kovuşturmasını sekteye uğratmamak düşüncesinden kaynaklandığı kuşkusuzdur. Yetkili kişilerce kıymet takdirine karşı vaki şikayet üzerine verilen kararlar 363. madde kapsamına girmediğinden, kesin niteliktedir; yani temyizi mümkün olmayan kararlardandır. Bağımsız olarak temyiz kabiliyeti bulunmayan böyle bir kararın esasla birlikte temyizi ise düşünülemez. Bu itibarla, özel dairenin bu yönü amaç tutan bozma nedeni de çoğunluk görüşü tarafından paylaşılmamıştır.
Yine HUMK`nin 571. maddesi gereğince ortaklığın giderilmesi için yapılan menkul ve gayri menkul malların müzayedesi, İcra Kanunu`na tabidir. İcra ve İflas Yasası`nda ise, satışın öğle tatilinde yapılmasını önleyici bir hüküm bulunmadığından ve ihalenin öğle tatilinde yapılması, resmi ve özel sektörde görevli kişilere de katılma olanağı sağlamak suretiyle ilgiyi arttırıcı bir durum yarattığından, ihalenin öğle tatili saatine rastlatılmasının yanlış olduğu yolundaki bozma nedeni de yerinde değildir.
Ancak, 9.9.1977 günlü birinci satış gününde, iştirak edenin bulunmaması nedeniyle satışın yapılamamasından sonra 30.12.1977 günündeki ikinci satış talebi üzerine, aradan bir yıl kadar bir zaman geçtikten sonra 19.12.1978 gününde satış kararının verilmesi ve 17.4.1977 tarihinde kıymet raporu alınmasından iki yıla yakın bir süre geçtikten sonra, 5.3.1979 gününde ihalenin aynı kıymet raporuna dayanılarak yapılması doğru olmadığı gibi, dinlenen davacı tanıklarından Ufuk ile Gülsüm`ün, davacının "fesat" iddiasını doğrulamalarına ve ihalenin vaktinden evvel başlatıldığına tanıklık etmelerine rağmen ve bu tanıkların doğruyu söylemediğine ilişkin geçerli bir kanıt da mevcut değilken sözlerine değer verilmemesi, davacının diğer tanıklarının da "aynı doğrultuda beyanda bulunacakları ve dinletme isteğinin, işin uzatılmasına matuf bulunduğu" kanaat ve gerekçesi ile dinlenmelerine gerek bulunmadığına karar verilmesi yerinde olmadığından, bu yönlere ilişkin bozma kararına uyulmak gerekirke, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekili Av. S.nin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda yazılı nedenlerle, HUMK`nin 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.11.1981 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini