Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1981/11-1107
K: 1984/77
T: 8.2.1984
  • DAVA ŞARTI ( Bonoda İmzası Olmayanın İptal İstemesinde Hukuki Yararı Olması )
  • İPTAL DAVASI ( Bononun İptali İçin Bonoda İmzası Olmayan Kişi Tarafından )
  • BONO ( İmzası Olmayan Kişi Tarafından İptal Davası Açılması )
1086/m.350
2004/m.72
6762/m.690,669
DAVA: Taraflar arasındaki "menfi tesbit ve senet iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 31.3.1981 gün ve 1980/625-1981/159 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.5.1981 gün ve 2646-2590 sayılı ilamı: ( ...Taraflar 5.8.1979 günlü yasal şekline uygun olmayan ve bu nedenle geçersiz bulunan taşınmaz alım-satımı hususunda bir anlaşma yapmışlardır. Buna göre davalı R.S. taşınmazın hissesine düşen 4/16 payını ve Z.S.`da 3/16 payının davacılardan H.S.`a 2.250.000 liraya satmışlardır. Satış senedinde her ne kadar bedelin peşin ödendiği yazılı ise de, satın alan H.S. ve diğer davacılar kısmen nakit, kısmen de bono vermek suretiyle tediyede bulunduklarını, F.S.`ın kendi hissesine düşen 4/16 taşınmaz payını devir ve teslim ettiğini, ancak diğer davalı Z.S.`ın payına düşen 3/16 hisseyi kendilerine devretmeyip başkasına hibe ettiğini ileri sürerek, bu suretle karşılıksız kalan 400.000 liralık bononun iptalini istemişlerdir.
Davalı F.S., 17.3.1981 ve 31.3.1981 günlü oturumlarda bonoda nakit yazılmasına rağmen bononun taşınmaz bedeline karşılık verildiğini ancak kendi sattığı taşınmaz payı karşılığından bonoyu aldığını, eşi diğer davalı Z.`nin taşınmaz payı satışının söz konusu olmadığını, taşınmaz bedeli kısmının, bir kısmının nakden, bir kısmının da bono olarak alındığını senet karşılığını nakden vermemiş olduğunu savunmuş, diğer davalı Z.`de kendisinin davacılara taşınmaz satmadığını ve satış senedindeki parmak izinin de kendisine ait olmadığını bildirmiştir.
Bundan başka davacılar vekili 17.2.1981 günlü oturumda davalılara yemin teklif ettiğini bildirmiştir. Mahkemece de ara kararıyla davalılar vekiline müvekkillerini duruşmada hazır bulundurması için mehil verilmiştir. Bilindiği üzere HUMK.nun 350. maddesi gereğince, yemin teklif olunan kişi yemini edaya hazır olduğunu beyan ettikten sonra diğer taraf teklifinden sarfınazar ile başka delil ikame edemez. Davalı taraf yemini reddeylemediğine ve takip eden oturumlarda her iki davalıda duruşmaya gelmiş olmalarına ve sözü geçen ara kararından da dönülmemiş bulunmasına göre, mahkemece ne sebeple yeminin eda ettirilmediği ve bundan başka yeminden sonraki diğer beyanlara dayanılarak davanın kabulü yoluna gidilmesi de anlaşılamamaktadır.
Diğer yandan geçersiz satış sözleşmesindeki parmak izini Z. inkar etmiş olduğundan bu konuda bir incelemeye gidilmemesi de davanın halli için bir eksiklik teşkil etmektedir. Yine satıcılar iki kişi olduğu halde, dava konusu bono sadece davalı F.S. lehine düzenlenmiştir. Gerçekte satış bedelinin ne kadar kısmının davalı F. ve ne kadarının da davalı Z.`ye ait olduğu nakden ödenen paranın tutarının ne miktar bulunduğu, nakit ödenen paranın ne kadarının F., ne kadarının Z.`ye ait olduğu dava konusu bononun F. payı karşılığı verilip verilmediği üzerinde de durulmamıştır. Oysa bu yönlerin halli dava sonucuna etkili olacaktır. Bu hususlar üzerinde durulmadan ve araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR: Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle iptali istenen bonoda davacı H.`nin imzası bulunmadığına, bu durumda kendisinin dava açmakta hangi yönden hukuki yararı olduğu kendisine açıklattırılıp bu yön tesbit olunmadan karar verilmesi usul hükümlerine aykırılık teşkil edeceğine ve ayrıca, taraflar arasında derdest bulunduğu anlaşılan dolandırıcılıkla ilgili ceza davası dosyasının da celp ve incelenmesi gerektiğine göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kubulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler



YARGITAY KARARLARI :
İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini