 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1981/472
K: 1982/60
T: 22.02.1982
DAVA : Dolandırıcılıktan sanık Zeki'nin hükümlülüğüne dair (Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 21.4.1981 gün ve 8/183 sayılı hüküm, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek 9.12.1981 gün ve 7897/7902 sayılı ilam ile bozulmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığının CMUK.nun 322. maddesi uyarınca özel daire bozma kararına itiraz etmesi, bozma kararının kaldırılması ve hüküm onanması istemini bildiren 30.12.1981 gün ve 97 sayılı itiraznamesiyle dosyanın birinci Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu ve gereği konuşulup düşünüldü:
Dolandırıcılıktan sanık Zeki'nin, TCK.nun 503/ilk, 522. maddeleri uyarınca hükümlülüğüne ilişkin karar, sanığın temyizi üzerine özel dairece incelenerek : "sanık savunmalarında, müştekiden ayda 8.000 lira faizle altı aylık vadeli 100.000 lira borçl aldığını ve bunun kontr garantisi olarak kendisine 100.000 liralık bir çek verildiğini, müştekiyi dolandırmadığını savunmuş olmasına göre, keyfiyetin savunma dairesinde müştekiden sorularak sonucuna göre suç kastının tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hükümlülük kararı verilmesi yasaya aykırıdır" gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararına karşı itiraz yoluna başvuran C.Başsavcılığı: "Çek, ticari hayatta kullanılan emin bir ödeme vasıtasıdır. Alacaklı, alacağının keşide tarihinde bankada hazır olacağı kanaati ile çeki karşı taraftan alır.
Çekin keşideci ve hamilin bankaya müracaatında karşılığının olmadığının tespiti ile de dolandırıcılık suçu teşekkül eder. Kontrgaranti olarak çekin verildiğinin kabulü Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerine aykırıdır.
Sanık, ayda 8.000 lira faizle 100.000 lira müştekiden borç almış, karşılığında 21.5.1980 günlü 100.000 liralık çeki vermiştir.
Pamukbank Altındağ Şubesi'nden celbedilen 6.3.1981 gün ve 28 nolu yazıya ek hesap cetvelinde 1979 yılından devir ile 7.8.1980 gününe kadar olan sürede sanığın hiçbir zaman 100.000 lira mevcudu olmamıştır.
Sanığın, dolandırıcılık kastı başlangıçta mevcuttur. Keşide tarihinde de mevcudu 4.058 liradır..." görüşüyle özel daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesini istemiştir.
TCK.nun 503. maddesinde yer alan dolandırıcılık suçunun oluşması için, bir kimseyi hulus ve saffetinden istifade ile kandırıcı nitelikte sanialar veya hileler yaparak hataya düşürüp o kimsenin veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına haksız menfaat sağlamış olması lazımdır.
Bu madde ile getirilen suçun madi ögesi, bir kimsenin hulus ve saffetinden (hüsnüniyetinden) yararlanarak kandıracak nitelikte sanialar veya hileler yaparak hataya düşürmesiyle oluşur.
Manevi ögesi ise; bir kimseyi hataya düşürüp kendi lehine yarar sağlamak isteyen failin, bunu fiilin icrasından önce, hile ve saniaları (başkalarını yanıltmak için kullanılan aldatıcı vasıtalar) iyice tasarlamış ve tertiplemiş olmasıyla gerçekleşir.
Hemen ilave etmek gerekir ki; failin, bu eylemler sonunda haksız menfaat sağlaması da şarttır.
Maddenin bu hükmü ve yapılan açıklamanın ışığı altında olayımıza baktığımızda:
Sanık, Ankara Altındağ Caddesinde Halı ve Mobilye Mağazası sahibi olup, çevrede güvebilir bir tüccar görünümündedir. Bundan da yararlanarak ve haksız kazanç elde etmek için mevduat sahipleri üzerinde güvence sağlamak, inandırmak ve cazip göstermek amacıyla (aylık faizleri kambiyo senetleriyle, ana parayı da çekle ödemek koşuluyla ve ayda % 8, yılda % 96 faiz karşılğı para topluyacağı) duyurusunda bulunmuş ve halktan para toplamıştır. Buna inanan müşteki de; "Param çek güvencesi altındadır" düşüncesiyle aylık % 8 faizle sanığa 100.000 lira yatırmış ve ondan aylık faizler için bono, ana para için de Pamukbank Altındağ Şubesi'ndeki 215225 numaralı hesaptan ödenmek koşuluyla 100.000 liralık çek almıştır. Sanığın bu inandırıcı ve kandırıcı yöntemle müştekiden ve diğer mevduat sahiplerinden topladığı paraların bir bölümünü aylık faiz adı altında kendilerine iade edip böylece para akımını sağladıktan sonra aylık ödemeği kestiği, bunu gören çek müstefitlerinin bankaya başvurup, çeklerinin karşılığını tahsil yoluna gittikleri ve fakat gerekçekin keşide edildiği tarihte ve gerekse bankaya ibraz tarihinde çek karşılıkların mevcut olmadığını ve bu suretle dolandırıldıklarını anlayarak C.Savcılığına başvurdukları ve yapılan soruşturma sırasında sanığın dolandırıcılık suçundan tutuklanarak hakkında birçok dava açıldığı sanığın tutuklanmış olduğunu öğrenen müştekinin de muhatap bankaya başvurarak çek karşılığının mevcut olmadığını öğrenmesi üzerine dolandırıldığından bahs ile C.Savcılığına şikayette bulunduğu dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Böyle olunca sanığın eyleminde dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi ögelerinin oluştuğunu kabul etmek gerekir.
Şöyle ki; sanık büyük sermayeyi gerektiren halı ve mobilya mağazasını açarak çevrede kuvvetli maddi olanaklara sahip bir tüccar görünümü verdikten sonra, müştekiye : (Parana ayda % 8 oranında faiz vereceğim. Aylık faizler için bono, ana para için de çek vereceğim. Gerektiğinde bankaya ibraz eder paranı alırsın) diye söyleyerek Pamukbank Şubesi'ndeki 215225 numaralı hesaptan ödenmek üzere bir çek düzenlemiş ve müştekide ticari hayatta kullanılan ve emin bir ödeme vasıtası olan çek güvencesine ve sanığın aldatıcı beyanlarına kanarak parasını sanığa teslim etmiştir.
Halbuki, Pamukbank Altındağ Şubesi'nden alınan 6.3.1981 gün ve 28 numaralı cevabi yazıya ek hesap cetvelinde, 1979 yılından devir ile birlikte 7.8.1980 gününe kadar olan sürede sanığın hiçbir zaman bankada 100.000 liralık mevcudu olmadığı ve keşide tarihinde banka mevcudunun 4.058 liradan ibaret bulunduğu tespit edilmiştir.
Görülüyor ki sanık, müştekiyi kandırmış ve onun 100.000 liralık zararına sebebiyet vererek kendisine haksız menfaat sağlamıştır.
O halde dolandırıcılık suçu bütün ögeleriyle oluşmuştur.
Bu nedenle özel daire bozma kararında değinilen soruşturma ve araştırmalara gerek yoktur. Bu itibarla itirazın kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına karşı olan üyeler, özel daire bozma gerekçesini benimseyerek itirazın reddi yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle C.Başsavcılığı'nın 30.12.1981 gün ve 97 sayılı itirazının kabulüne ve 6. Ceza Dairesi'nin 9.12.1981 gün ve 7897/7902 sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün (ONANMASINA), depo parasının gelir kaydına 22.2.1982 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.