 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1981/408
K: 1982/72
T: 01.03.1982
DAVA : Adam öldürmeye teşebbüs suçundan sanık Celal'in hükümlülüğüne dair (Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 11.3.1981 gün ve 111/25 sayılı hüküm müdahil ve sanığın temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 11.9.1981 gün ve 816107 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı müdahil ve sanık tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, müdahil ve sanık yönünden koşulu da yerine getirilmiş olduğundan, dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 1.12.1981 gün ve 1/4955 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Mağdur - müdahil Mustafa'yı öldürmeye teşebbüsten sanık Celal'in tecziyesine ilişkin hüküm; özel dairece incelenerek, özetle ve sonuç olarak, "sanığın eyleminin adam öldürmeye teşebbüs iken suç vasfında yanılgıya düşülerek yaralamaktan ceza verilmesi..." isabetsizliğinden bozulmuş; yerel mahkeme ise bazı sebep ve düşüncelerle önceki hükümde direnmeye karar vermiştir.
Dosyaya göre; yerel mahkemenin, bozmadan sonra sanığın bozmaya karşı sorgusunu yapmadan sadece vekilinin beyanı ile yetinerek direnme kararı verdiği görülmüştür.
Son soruşturma, duruşma hazırlığı ile başlayan ve hüküm verilmesiyle son bulan usul safhasıdır. Aleyhine kanun yoluna başvurulan hüküm Yargıtay'ca bozulduktan sonra tamamen ortadan kalktığına göre, mahkemenin bozmaya uyma veya uymama konusunda bütün öğeleri ile yeniden bir hüküm kurabilmesi için bozmadan önceki duruşmanın devamı niteliğinde duruşma açmak ve yapmak zorunluluğu vardır.
CMUK'nun temel ilkesi mahkemeye gelmeyen sanık hakkında duruşma yapılamayacağıdır. Anılan Yasanın 223. maddesinde bu ilke çok açık bir biçimde ifade olunmuştur. Sanık gelmese bile duruşma yapılabilecek haller aynı Yasanın 225. maddesinde sınırlı olarak gösterilmiştir. Öte yandan, duruşma CMUK'nun 236. maddesi hükmüne göre sanığın sorguya çekilmesi ile başlayacağından sorgusu yapılmaksızın duruşma açılmış sayılamaz.
CMUK'nun 31. maddesi davaya duruşma esasındaki kararların iki taraf dinlendikten sonra verileceğini öngörmektedir. Davanın tarafı, başka bir deyişle yargılamanın sujesi sanıktır. Akibeti de sanığın özgürlüğü veya mali durumu ile kısaca şahsı ile ilgilidir. Bu nedenle, her aşamada sanık için kendini savunma hakkı sözkonusudur.
Sanığın mahkemede sorguya çekilmesi gerektiğine ilişkin 13.5.1974 gün ve 6/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı dahi bu usul işlemine uyulmanın zorunlu olduğunu kesinlikle açığa kavuşturmuştur.
Almanya'da olduğu iddia dilen sanığın adresi belirlenip herhalde sorgusunun yapılması da mümkündür.
Bu açıklamalara göre; bozulmakla hüküm ortadan kalkmış olduğundan, mahkemenin sanığı celp edip bozmaya karşı diyeceğini sormadan hüküm kurmasına yasal olanak bulunmadığı gibi böyle bir uygulama aynı zamanda savunma hakkını da kısıtlayıcı niteliktedir.
Bu nedenle, C. Savcısı, müdahil vekili ve sanık vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, sair yönleri inclenmeksizin, mahkeme hükmünün gösterilen sebepten bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, kısmen tebliğnameye uygun olarak, direnme hükmünün sair yönleri incelenmeksizin, gösterilen sebepten (BOZULMASINA), depo parasının geri verilmesine, 1.3.1982 gününde oybirliği ile karar verildi.