 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1981/360
K: 1981/428
T: 14.12.1981
DAVA : Dolandırıcılık suçundan sanık Bekir ve Hacı Arslan'ın hükümlülüklerine dair (Kozaklı Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 4.3.1981 gün ve 49/35 sayılı hüküm her iki sanığın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek 1.10.1981 gün ve 6422/6269 sayılı ilam ile bozulmasına karar verilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, CMUK'nun 322. maddesi uyarınca özel dairenin bozma kararına itiraz etmesi, bozma kararının kaldırılmasını, hükmün onanması istemini bildiren 9.11.1981 gün ve 66 sayılı itiraznamesiyle dosyanın birinci başkanlığa gönderilmesi üzerin Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Karşılıksız çek keşide etmek suretiyle dolandırıcılıktan sanıklar Bekir ile Hacı Arslan'ın tecziyelerine ve sanıklar hakkında aynı suçtan bir başka dava açılmış bulunması dikkate alınarak verilen ceza ertelense dahi ileride bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemede kesin kanı uyanmadığından 647 sayılı Yasa'nın 6. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin hüküm özel dairece : (1- Sanık Bekir hazırlıktaki savunmasında müştekiden traktör satın aldığını ve bedeline mahsuben dava konusu çeki verdiğini ancak temiz kağıdının verilmemiş olması nedeniyle çekin karşılığını bankada bulundurmadığı yolundaki savunması yeteri kadar araştırılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümlülük kararı verilmesi,
2- Keşide edilen çekte borçlu sıfatı ile yalnız Bekir'in imzasını bulunduğu diğer sanık Hacı Arslan'ın da ciranta sıfatiyle imza attığının anlaşılmasına göre Hacı Arslan'ın, Bekir'in suçuna ne surette iştirak ettiğinin karar yerinde gösterilip açıklanmaması,
3- Sanık Bekir'in duruşmada borcunu ödediği yolundaki savunması müşteki tarafından da kabul edilmesine nazaran borcun hangi tarihte ödendiğinin tespiti ile sanıklar hakkında TCK'nun 523. maddesinin uygulanmasına yer olup olmadığının gözetilmemesi,
4- Ertelemenin reddi hakkında gösterilen gerekçenin geçerli ve yasal olmaması,
5- Aynı sanıklar hakkında müştekisi aynı olan 980/50 esasında kayıtlı bir dava dosyasının daha mevcut olduğu inceleme sırasında görülmüş olduğundan her iki dosyadaki çeklerin aynı borçtan dolayı keşide edilip edilmediği araştırılarak aynı borç için verildiği anlaşıldığı taktirde davaların birleştirilerek eylemlerin bir suç teşkil edip etmeyeceğinin düşünülmemesi....) isabetsizliğinden bozulmuştur.
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, özel daire bozma kararındaki ikinci bozma sebebi dışında kalan bozma sebeplerine karşı şu özet gerekçe ile itiraz edilerek : 1- Sanık bekir müdahile olan borcunu ödemek için onun adına yahut hamiline çek yazması gerekirken izahı gayrıkabil şekilde diğer sanık Hacı Arslan lehine yazmış, onun marifetiyle müdahile cirosunu sağlamıştır. Bu davranışı iyiniyete bağlamak mümkün değildir. Çek niteliği itibariyle borç mikrarını havi bir belge değildir. Havale benzeri bir ödeme vasıtasıdır. Çekin sebebi ile sıhhatı ayrı ayrı düşünülmek gerekir. Çekin karşılıksız olduğunun müdahil tarafından bilindiğine dair delil ve savunma söz konusu değildir. Sanık Bekir hazırlıktaki beyanı ile keşide tarihinde çekin karşılığının bankada olmadığını bildiğini doğrulamıştır. Borcun duruşma sırasında ödenmesi ise sanıkla müdahil arasında bir hukuki uyuşmazlığın bulunmadığını göstermektedir. Görüldüğünde ödenecek çekin vaktinde ibraz edilmesine rağmen ödenmemiş olduğunu ve ödenmeden imtina keyfiyeti muhatap banka tarafından ibraz günü de gösterilmek suretiyle çekin üzerine yazılmış beyanla sabit bulunduğuna göre suç teşekkül etmiştir.
3- Mağdurlar ikinci celsede müdahil sıfatını almışlar, 10.2.1981 tarihli 4. celsede sanık Bekir'in mahkemeyi oyaladığından bahisle tutuklanmasını istemişlerdir. Taliki müteakip aynı gün sanıkların gelmesi üzerine yeniden celse açılmış bu arada taraflar arasında sağlanmış olan anlaşma sonucu müdahiller vekili alacaklarını aldıklarını beyan ederek şikayeti geri almıştır. Bu durumda dava açılmadan önce iadenin gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmanın bir fayda sağlayacağı düşünülemez.
4- Mahkemenin ertelemenin reddine ilişkin gerekçesi bu güne kadar olagelen uygulamalara uygun yasal bir gerekçedir.
5- Aynı borcun karşılamak için verilen ayrı keşide tarihli çekleri ayrı ayrı ödeme vasıtası olarak düşünmek gerekir. Bir ödeme vasıtası olan çekin muhatap bankaya ibrazı ve karşılıksız olduğunun saptanması halinde suç oluşur. Bir borcun belirli taksitlerinin ödenmesi için ve vadesi gelen borç taksitlerinin itfası zımnında düzenlenen karşılıksız çeklerin tamamının tek suç oluşturduğu yolundaki düşünce münferit ve kütevazi bir olayla ilgili uygulama ile daima çelişecektir.
Bu nedenle, zikredilen dört maddedeki bozma düşüncesi yerinde görülmediğinden bu maddelerle ilgili bozma kararının kaldırılması talep olunmuştur.
Dosyaya, oluşa ve delillere göre; ne zaman, ne kadar bedelle ve hangi koşullarla satılıp-alındığı konusunda dosyada bir bilgi bulunmamakla beraber, özellikle savunmalara göre, sanık Bekir'in müşteki Nail ve ortaklarına ait ...... Ticaret Şirketi'nden bir traktör satın aldığı; bilahare ödemede aralarında, alacaklının yasal yollara başvurmasına kadar varan, uyuşmazlık çıktığı, bununla beraber tarafların borcun ödenmesi konusunda yeni bir anlaşmaya vararak 160.000 lira borcun 80.000'er liralık iki taksitte ödenmesini kararlaştırdıkları, bu anlaşmada müştekilerin borçlu Bekir'in her bir taksit için lehdar Hacı Arslan adına birer çek düzenlenmesini ve Hacı Arslan'ın da bu çekleri kendilerine ciro etmesini istediklerini, bu isteği uygun olarak çeklerin anlaşmanın yapıldığı Kozaklı İlçesi'nde aynı günde düzenlenip aynı günde Hacı Arslan tarafından ciro edildiği; çeklerin birinde ciro tarihi bulunmamakta ise de diğerinin 17.1.1980 ciro tarihini taşıdığı, böylece çeklerin 17.1.1980 tarihinde düzenlendiğinin belirlendiği, keza çeklerden birinin 15.2.1980, tarihinin de 10.3.1980 tarihini taşıdığı; dosyada aksine delil bulunmayan savunmaya göre, bu anlaşmada alacaklının da traktörün temiz kağıdını verme yükümlülüğünü kabul ettiği; çeklerin muhatap bankaca sözü edilen ibraz tarihlerinde karşılığının bulunmadığının bildirildiği, müştekinin şikayeti üzerine hem keşideci Bekir, hem de lehdar ciranta Hacı Arslan haklarında her bir çek için ayrı olmak üzere iki dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre; mücerret karşılıksız çek keşide edilmesi suçun oluşması için yeterli görülmemekte, TCK'nun 503. maddesindeki diğer unsurların da gerçekleşmesi koşulu aranmaktadır. Şu halde bu suçu şekli bir suç sayma olanağı yoktur. 503. madedeki unsurların varlığı kaydiledir ki, karşılıksız çek keşide edilmesinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğundan söz edilebilir. Bütün cürümlerde olduğu gibi burada da öncelikle sanığın dolandırıcılık kastı ile hareket ettiğinin tesbiti gereklidir. Bir diğer deyişle, sanık lehdarı dolandırmayı kasdederek ve bunun için onun iyi niyetinden (hulus ve saffet) yararlanıp bir takım hile ve sanialar yaratarak (karşılığı olmadığını bildiği halde çek keşide etmesi) bundan kendisi veya bir başkası için yarar sağlaması ve lehdarı da zarara sokması halindedir ki karşılıksız çek keşide etmek suretiyle dolandırıcılık suçunun oluştuğu kabul edilebilecektir.
Bu kısa ve genel açıklamadan sonra itiraz sebeplerinin sırası ile incelenmesine geçilmelidir.
1- 1. bozma nedeninin tamamıyla savunmanın tahkikine yönelik olduğu görülmektedir. Özel daire kararı doğrultusunda yapılacak bir araştırma sanığın kastının belirlenmesinde çok önemli bir unsur olacaktır. Olayda, hukuki durumunun dolandırıcılık olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı cumhuriyet başsavcılığınca da kabul edilen ciranta durumundaki Hacı Arslan'ın durumu mağdurdan sorulmamıştır. Kaldı ki mağdur da hiç dinlenmemiştir.
Dosyadan, bu iki çekin aslında traktör alım-satımından doğan bir borca karşılık verildiği ortaya çıkmaktadır. Bu alım-satım nedeniyle önceden oluşan borcun ödenmemesi nedeniyle taraflar arasında icra takibine kadar varan uyuşmazlık bulunduğu savunmalarından anlaşılmaktadır. Taraflar bunun üzerine pazarlığa oturup 160.000 lira borcun 80.000'er liralık iki taksitte ve çekle ödenmesini, müşteki taraf da traktörün temiz kağıdını vermeyi kabul etmişlerdir. Ancak sanık Bekir'e güvenleri olmayan müştekiler alacaklarını güvence altına alabilmek için araya kefil anlamında ciranta olarak Hacı Arslan'ın girmesini istemişlerdir. Kuşkusuz çek keşide edilirken ödenmemesi hali de dikkate alınarak kefil anlamında bir cirantanın devreye sokulmuş olması ve taraflar arasındaki anlaşmaya nazaran traktörün temiz kağıtlarının sanığa verilmemesi kastın tayin ve takdirinde gözönünde tutulmalıdır. Öte yandan, sanıklar, müştekinin anlaşmaya uymayarak temiz kağıdını vermediği için çeklerin karşılığını bankada bulundurmadıklarını ileri sürmüşlerdir. Yine savunmalardan anlaşıldığına göre, bir bakıma ceza tehdidi ile ödemeyi sağlama amacı ile üzerine ileriki tarihler yazılıp müştekiye tevdi edilen çeklerin karşılıksız olduğundan müşteki de haberdardır. Bunun sübutu halinde kuşkusuz suçun oluştuğundan söz edilmez. Bu nedenle bütün bu hususların araştırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekmektedir.
3- Her iki dosyada 10.2.1981 tarihli 4. celseye ait yasaya aykırı olarak kopyalı alınmış duruşma tutanaklarındaki ifadelerden ve o oturumun akışından borcun o celsede ödendiği sonucuna varılmakta ise de, diğer bozmalar karşısında (3) numaralı itirazın kabul veya ademi kabulünde davanın seyrini değiştirecek bir yön görülmemiştir.
4- Yerel mahkemenin ertelemeye yer olmadığına ilişkin gerekçesi yukarıda açıklanmıştır. Görüldüğü gibi mahkeme, bir dosyayı diğerine gerekçe yaparak bu sonuca ulaşmıştır. Böyle bir gerekçenin yasal bir gerekçe olarak kabulüne olanak yoktur. Eylemin tek olması dahi sözkonusu iken bu dosyalardan biri diğeri için (ileride bir daha suç işlemiyeceği) kanısını uyandırmadığı biçimindeki hüküm her türlü hukuki dayanaktan yoksundur. Bir suç ikiye bölünerek biri diğerine ertelemenin reddi konusunda gerekçe yapılamaz.
5- Bu konuda gerekli araştırma yapılmamakla beraber, aksi sabit olmayan savunmalara göre, çeklerin aynı borç için keşide edildiği kesindir. Her iki çekin eşit miktarları taşınmazı da bunu güçlendirmektedir. Olayımızda 160.000 liralık borç için ödeme kolaylığı sağlamak amacı ile çekler üzerine iki ayrı keşide tarihi yazılmıştır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre bu halde eylem tek suç sayılmaktadır. Zira borçtaki vahdet eyleminde tekliğini gerekli kılar.
Bu nedenle, C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına katılmayan bir üye; itirazdaki düşünceyi benimseyerek itirazın kabulüne ve itiraz doğrultusunda bozma kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda oy kullanmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, C. Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), 14.12.1981 gününde üçte ikiyi geçen oy çokluğu ile karar verildi.