 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1981/347
K: 1981/436
T: 21.12.1981
DAVA : Olay günü saat 22.00 sıralarında, arkadaşı A.H ile birlikte köy içerisinde gezerlerken müdahil sanık R.T. dahil, 4-5 kişilik bir grubun siyasi görüş ayrılığı nedeniyle saldırısına uğradığı sırada yaralanan sanığın çakı bıçağı ile M.Y.'i öldürmesi, R.T.'ı sol göğüs altında yaralamasıyla sonuçlanan olayla ilgili olarak TCK'nun 448, 452/1, 448, 62, 51/2. maddeleri gereğince 6 sene 12 ay ağır hapis cezasıyla tecziyesine ilişkin önceki hükümde direnilmesine dair yerel mahkeme kararı, Ceza Genel Kurulunca incelenip, 12.6.1978 gün ve 170-226 sayı ile; (... açıklanan soruşturmalar yapılarak, ... olayın sanığa karşı toplu saldırı suretiyle başlaması ve bu oluş karşısında, sanığın nefsine karşı vaki saldırıyı filhal def'i zaruretinin bahis olduğu mecburiyetle elindeki bıçağı kullanmak zorunluluğunda kalıp kalmadığıının ve böylece suçun yasal savunma koşulları içinde işlenip işlenmediğinin esaslı bir biçimde incelenip tartışılması lazım gelirken, inandırıcı olmaktan uzak bir gerekçeye dayanılarak eksik soruşturma ile yazılı biçimde karar verilmesi) isabetsizliğinden bozulmuştur. Yerel mahkeme bozmaya uyarak kararda belirtilen soruşturmaları yaptıktan sonra, sanığa saldırıda bulunan müdahil sanık R.T. dahil beş sanığın TCK.nun 456/4. maddesi uyarınca mahkumiyetine, sanık H.O.'nun ise yasal savunma sınırları içinde M.Y.'i öldürdüğü ve R.T.'ı yaraladığının anlaşıldığı gerekçesi ile her iki suçundan beraetine karar vermiştir.
Meşru müdafaanın kabulü için, diğer şartlarla beraber (saldırıya karşı müdafaada zaruret) bulunması lazımdır. Bu zaruretin bulunup bulunmadığının tayin ve takdiri için gerek müdafaa ile ona sebebiyet veren saldırı arasındaki nisbet ve gerekse bu saldırıyı başka suretle bertaraf etmenin mümkün olup olmadığı bakımlarından delillerin incelenmesi gerekir.
Bilirkişi Hükümet Doktoru Enver Kamalı'nın, bozma kaarından sonraki açıklamaları ve Adli Tıp Meclisinin 21.5.1980 tarihli raporları içeriğine göre, iddia edildiği şekilde "zincir" kullanılmadığı anlaşıldığı gibi, bıçak tabanca gibi öldürmeye elverişli nitelikte bir silahda kullanılmış değildir. Sanık, olay sırasında üç gün iş ve gücüne engel teşkil edecek şekilde adiyen yaralanmıştır. Nitekim yerel mahkemece sanığa saldırıda bulanan diğer şahısların TCK.nun 456/4. maddesi gereğince mahkumiyetlerine karar verilmiştir.
Açıklanan hususlar gözönünde tutulduğunda, sanığın müdahil-sanık R.T.'a karşı eyleminin ağır tahrik altında yaralama suçunu oluşturacağının kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya aykırı bulunduğundan, müdahil vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. (oybirliği ile)