 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1981/252
K: 1981/395
T: 20.11.1981
DAVA : Olayın oluşu, sübutta ve niteliğinin tayininde bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, TCK.nun 59. maddesinin uygulanması yönünde toplanmaktadır.
Yerel Mahkeme, sanığın olaydan önce, olay esnasında ve olay sonrasındaki kişiliği, duruşmadaki davranışları ve dosya kapsamı itibarıyla TCK.nun 59. maddesinden yararlanmasının gerekmediğini, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklamaktadır. Mahkeme hakimleri "tam bir vicdan huzuru ile sanık hakkında takdiri tahfif gerektirir hiçbir durumun mevcut bulunmadığı neticesine vardıklarını, inceleme ve müşahade neticesi TCK.nun 59. maddesinin sanık hakkında tatbik edilmemesinin hakkaniyete, nesafete, adalete ve kanuna uygun olduğu neticesine vardıklarını, görevlerini yapan kişilerin vicdan huzuru duyduklarını" bildirmişlerdir.
Türk Ceza Kanunu, takdiri azaltıcı sebepler yönünden "sınırlayıcı sistemi" değil, takdiri azaltıcı nedenlerin varlığını hakimin bağımsız değerlendirmesine bırakarak "serbest takdir sistemi"ni kabul etmiştir. TCK.nun 59. maddesinin (kanuni tahfif sebeplerinden ayrı olarak, mahkemece her zaman fail lehine cezayı hafifletici takdiri sebepler kabul edilirse, idam cezası yerine müebbet ağır hapis, müebbet ağır hapis yerine 30 sene ağır hapis cezası hükmolunur.
Diğer cezalar, altında birden fazla olmamak üzere indirilir) hükmü ile bu kuralı kabul ettiği görülmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, takdiri indirme nedeni, yasa koyucu tarafından, cezaların kişileştirilmesi amacıyla kabul edilmiştir. Serbest takdir sisteminde takdiri azaltıcı sebeplerin mevcut olup olmadığı ve mevcut olanların mahiyetlerine göre takdir yetkisi hakime bırakılmıştır. Bu nedenle, maddede ne gibi hallerin takdiri azaltıcı sebep olabileceği gösterilmemiştir. Hakim her olayın nedenini, saiklerini, sanığın kişisel durumunu gözönünde tutarak, takdiri azaltıcı neden olarak kabul edilecek hallerin, suçun unsurlarından biri veya yasanın özel olarak kaydettiği nedenlerden biri olmamalıdır. Diğer taraftan, hakimin varlığını kabul ettiği takdiri azaltıcı sebebin gerekçesini karar yerinde göstermesi de zorunludur (CMUK. Md. 260), (Taner, Sh. 452).
Özel Daire bozmasında "öç almayı teşvik eden, bunu yapmayanı küçümseyen ve ayıplayan cemiyette yerleşmiş sakim gelenekle, sanığın sosyal ve kültürel yapısının, suçunun işlenmesindeki tesiri" sanık lehine 59. maddenin uygulanması gerektiği görüşüne yer verilmektedir. Kan gütme eylemi evvelki öldürme cürmünden duyulan elem ve hiddet nedeniyle değil, sadece ve yalnızca (intikam almak) saikiyle işlenmektedir. Yasa, kan gütme geleneğinin silinmesini, sosyal bünyedeki yıkıcı etkilerinden halkın korunmasını, yanlış olan kan gütme geleneğinin köklü ve yaygın olduğu yörelerde ortadan kaldırılmasını öngörmektedir. O halde, yasanın bu gerekçesi, cezanın takdiri tahfifine neden yapılamaz.
Bu itibarla, direnme usul ve yasaya uygun bulunduğundan, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir (Çoğunlukla).