 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1981/172
K: 1981/249
T: 22.06.1981
DAVA : Etkili eylem suçundan sanık Ramazan'ın hükümlülüğüne dair (Emirdağ Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 3.3.1980 gün ve 87/20 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
ilk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 24.11.1980 gün ve 173/284 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 30.4.1981 gün ve 4/1857 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Etkili eylemde bulumak suçundan sanık Ramazan'ın TCK.nun 456/2, 457/1. maddesi gereğince iki sene 8 ay hapis cezası ile tecziyesine 49/2. maddenin yollanmasiyle aynı Yasanın 50. maddesi gereğince verilen cezanın takdiren 1/6 kadarının indirilerek 5 ay 10 günü hapis cezası ile tecziyesine 6136 sayılı Yasanın 15. maddesi gereğince verilen 6 ay hapis ve 250 lira ağır para cezası ile toplanarak sonuç olarak 11 ay 10 gün hapis ve 250 lira ağır para cezası ile tecziyesine ilişkin hükmü, özel daire : (1 - Oluşa ve mevcut delillere göre sanığın maruz kaldığı ağır tahrik sonucu müsnet suçu işlediği anlaşıldığı halde, TCK.nun 51/2. maddesi yerine olayda uygulama olanağı bulunmayan 49/2. madde delaletiyle 50. madde uyarınca cezadan indirme yapılması, 2 - Kabul itibariyle de tayin edilen asıl cezadan TCK.nun 50. maddesine göre, cezanın altıda birinden az veya yarısından çok olmamak üzere indirme yapılması gerektiği gözetilmeyerek esas cezanın 1/6'sına hükmedilmesi) isabetsizliğinden bozmuş; yerel mahkeme ise : (sanıkla yakınıcı arasında geçmişi üç yıla dayanan bir kırgınlık vardır. Sanık kızı ile koyun otlatmakta iken katılan, sanık Hamdi ile diğer oğlu Veli, yakınları Abdullah ve Mehmet olduğu halde, sanığın bulunduğu yere giderek onu dövmek istedikleri ve bu arada doktor raporunda belirtildiği üzere kafasından, sağ elinin üstünden ve sağ bacağından yaralayacak şekilde künt cisimlerle sanığı dövdükleri sanığınsa üzerine hücum eden 5 kişiden kendisini korumak ve bu saldırıyı uzaklaştırmak için yanında taşıdığı kama bıçağını çıkararak kendisine hücüm edenlere salladığı ve bu sırada müdahili hayati tehlike doğuracak biçimde yaraladığı kanısına varılmıştır. Bu nedenle Ramazan'ın eyleminin haklı savunma sınırları içerisinde kaldığı ve fakat saldıran beş kişinin kendisini sopa ve yumruk ile dövmelerine karşın bıçak ile saldırıyı uzaklaştırmak istemesi yasanın saptandığı ve zorunluluğunu belirlediği sınırı aşmak biçiminde değerlendirmek gerekmiş ve bu nedenle sanığın cezalandırılması ile birlikte TCK.nun 50. maddesinin uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır. TCK.nun kendisine özgü bir sistematiği vardır. Bu cümleden olarak Ceza Yasamızın 49. maddesinde sanığa ceza verilmemekte 50. madede tayin edilen ceza 51. maddedeki cezadan daha az bulunmaktadır. Maddelerin yasadaki yerleri gelişigüzel serpiştirilmeyip, yasa tekniğine uygun olarak düzenlenmiştir. Saptanan ceza, maddelerinin sıralanmalarına uygundur. Kaldıki 50. madde ile verilecek ceza 1/6'dan az olamayacağından, mahkememizce verilmiş olan ceza maddede saptanan temel cezasının 1/6'sı kadardır) gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Dosyaya, oluşa ve mevcut delillere göre ; Suç tarihinden 3 yıl kadar önce sanık müdahilin babasına ait bir koyunu kaybetmiştir. Sanığın kendisini bir kız kaçırma olayına karıştığı iddia ettiğini duyarak içerleyen müdahil, bu sebepten sanıkla tartıştığı gibi, olay gününden 10 gün kadar önce eksiden kaybettiği koyuna karşılık sanığın bir koyununu alıp götürmüştür. Sanığın bu koyuna ait yem bedelini talep etmesi nedeniyle çıkan kavgada sanık müdahili sağ hemitoraks meme dış tarafından, göğse nafiz olacak, hayatını tehlikeye maruz bırakacak ve 25 gün ve iş gücüne engel teşkil edecek şekilde yaralamıştır.
Sanığın müdahille birlikte Veli, Ahmet ve Abdullah adlı şahıslarında kendisine saldırdığı) yolundaki savunmasının tanık Safiye tarafından da doğrulanmasını, olay anında sanığın yanında kızından başka kimsenin bulunmadığını anlaşılmasını, tanık Hatice'nin (olaydan önce, sanığın eşinin olay yerine doğru traktörle geçen adıgeçen şahısları görünce "kocamı döğmeğe gidiyorlar" dediğini duyduğunu) açıklamasını, düzenlenen raporuna göre (sanığın başında oksipital bölgede 5. cm. uzunluğunda kemiğe varan gayrimuntazam künt cisim darbesiyle meydana gelmiş kesik yara, sol elişaret parmağı ikinci boğum için de kesici aletle meydana gelmiş 1.5 cm. uzunluğunda kesik yara sağ el üstünde künt cisimle meydana gelmiş sathi yara, sol bacak patella kemiği altında künt cisimle meydana gelmiş elli kuruş büyüklüğünde sathi yara ve ekimoz)_ meydana gelmesini, tanık Hacı Mustafa'nın (aleyhe tanıklık yapan Veli, Hamdi, Ahmet ve Abdullah'ın müdahille birlikte sanığa karşı etkili eylemde bulunduklarını sulh olma toplantısındaki konuşmalarından anladığını) belirtilmesini gözönünde tutarak, sanığın haklı savunmada bulunurken zaruretin tayin ettiği hududu tecavüz ettiğini kabul eden yerel mahkemenin dosya içeriğine ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde tecelli eden kanaat ve takdiri karşısında, özel dairenin bu yöne ilişkin bozma nedeni yerinde bulunmadığı gibi;
Ceza Genel Kurulu'nun 5.4.1954 gün ve 23/24 sayılı kararında da açıklandığı üzere, haksız hareketlerin daha ağır bir dereceye ulaşdığı haklı savunma hududunu tecavüz suretiyle işlenen suçlara bundan daha hafif mertebede bulunan ağır tahrik altında işlenmiş suçlardan daha az bir ceza verilmesi gerektiğinin yasanın düzenleniş şekli, ruh, mana ve gayesinden açıkça anlaşılmasına TCK.nun 50. maddesinde : (...Sair hallerde asıl suça mürettep cezanın altıda birinden eksik ve yarısından ziyade olmamak üzere indirileceği) nin hükme bağlanmış olmasına ve anılan maddenin uygulanması sonucu sanığa tertip olunan cezada 5/6 oranında indirme yapılmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığından ve sanığın sair temyiz itirazları da yerinde olmadığından yerel mahkeme direnme kararının onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteme aykırı şekilde, direnme hükmünün ONANMASINA, depo parasının gelir yazılmasına, 22.6.1981 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.