 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
E: 1981/4447
K: 1981/4781
T: 29.12.1981
DAVA : Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu Kemal'in ölümüne sebebiyet vermekten sanıklar Erkan ve Emin'in yapılan yargılamaları sonunda; sanık Emin'in beraatine ve sanık Erkan'ın mahkumiyetine dair (Silivri Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 16.7.1981 gün ve 1978/98 esas, 1981/155 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık Erkan vekili ile müdahiller vekili tarafından istenilmiş ve şartı depo paraları ile yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1- Olay günü, Silivri Celaliye Köyü Doktorlar Sitesi plaj sahasında sahile 50 metre mesafedeki şamandıralara yakın bir yerde sanıklar Erkan ile Emin münavebe ile biri motoru kullanmak , diğeri kayak yapmak suretiyle kıyıya paralel olarak süratle gidip gelmektedirler. Olay anında motorda sanık Erkan, kayakta Emin bulunmaktadır. Şamandıraların 10-20 metre dışına kadar yüzerek giden ve ölen Kemal, sahile dönmek üzere iken kayak yapan sanıkların moturunun çarpması sonucu ölmüştür.
Çarpma olayının meydana geldiği saha; şahitlerce açıklandığı ve yapılan tesbitlerden anlaşıldığı üzere; devamlı denize girilen, sahil şeridine yakın, herkesin yüzebildiği bir yerdir. Olaya tekaddüm eden günlerde aynı sahada motorla kayak yapan sanık Emin'e; bu davranışının sahil halkı için tehlike yarattığı, bir kaza olacağı, o yer sakinlerince hatırlatılmış ve ikazda bulunulmuş ise de, Emin bu uyarılara aldırış etmemiş ve hatta sert cevaplar vererek hareketine devam etmiştir. Silivri Liman Başkanlığı'nın 23.11.1978 gün 86-867/190 ve 17.8.1979 gün 86/967/98 sayılı yazılarına göre; spor teknelerinin samandıralarla tesbit edilmiş plaj sahalarının takriben 200 metre dışında seyretmeleri, plaj ve sandalların civarında tehlike yaratacak bir süratle seyretmemeleri gerekir.
Olay yerinin belirlenen durumu karşısında; bu sahada motorla süratli bir şekilde kayak yapılması "Umumi bir tehlikeyi mutazammındır", Kaza ile de "tahribat ve musibete sebebiyet verilmiştir. TCK'nun 383. maddesindeki "suçun hukuki mevcuu, mal ve şahsa yönelik yakın tehlikeden dolayı amme sükununun sarsılmış olmasıdır...... Kanunun bu maddede cezalandırdığı husus; taksirli fiilden mütevellit neticenin doğurduğu umumi tehlike halidir (F.Erem, Ceza Hukuku Özel Hükümler Sayfa 160).
Bu açıklamalar karşısında; sanıkların eyleminin TCK'nun 383. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi delaletiyle aynı maddenin 2. fıkrasının 2. cümlesine mümas ağır cezalık mevattan olduğu nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekli iken duruşmaya devamlı esas hakkında yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Kabule göre de :
Denizde Can ve Mal Koruma Hakkındaki 4922 sayılı Kanun'un 1-A maddesi uyarınca "...... Bu kanunun uygulanışı bakımından denizde kürekten başka aletle yola çıkabilen her araca; adı, tonilatosu kullanma amacı ne olursa olsun "gemi" adı verilir. Bu hüküm karşısında sanık Emin'in maliki ve bir anlamda donatanı bulunduğu motor ve ona iple irtibatlandırılarak çektirilen kayak ikisi birlikte mütaalaası gerekli tek bir ünitedir.
Olay anında motoru çalştıran sanık Erkan, ona bağlı kayakta slalom yapan ve motorun önünü görüp istikametini tesbit eden sanık Emin'dir (sanığın 10.7.1978 günlü Sulh Ceza Hakimliğindeki ifadesi).
Bu nedenle vasıtanın sevki, seyir esnasındaki yönetim ve denetimi, kullanma biçimi, denizde ve çevrede bulunan kişilerin güvenliği açısından gereken önlemlerin alınması hususları kayak-motor tefriki yapılmaksızın üniteye bağlı; birlikte ve beraber bir sorumluluk yaratmaktadır.
Olayın akışı içinde; motorun kullanılması ile, ona bağlı kayakta kayma birbirinden ayrılması mümkün olmayan bir bütünlük göstermekte, sanıklar bu bütün içinde zaman zaman yer değiştirerek aynı fonksiyonları icra suretiyle seyri sürdürmektedirler. Kayak ile motor arasına, gerektiği halde gözcü konulmadan yapılan ve devamlılık arzeden hareketin; her iki sanık aynı derecede etkin süjeleridir. Hareketleri dönen çarkın dişlileri gibi birbirine irtibatlı ve birbirinden ayrılmaz niteliktedir. Bu itibarla netice; her iki sanığnı tam kusurlu olduğu ve doğrudan doğruya beraber yaptıkları kusurlu hareketlerin sonucu ve bileşkesi olarak ortaya çıktığı halde beyanları hükme dayanak alınan bilirkişilerin cezai sorumluluk esaslarını gözetmeyen kusur belirtisi mütalaalarına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Mahsuba değinilmekle yetinilmesi gerekirken sonuç ve toplam cezanın kısa kararda ve gerekçeli kararda değişik gösterilmesi sonucu hükmün karıştırılması,
SONUÇ : Yasaya aykırı sanık vekili ile müdahiller vekilinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görüldüğünden hükmün isteme uygun olarak (BOZULMASINA), depo paralarının geri verilmesine, 29.12.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.