 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1981/12206
K: 1981/12135
T: 16.12.1981
DAVA : Güllü ile Şehri aralarındaki men'i müdahale davasının reddine dair (Poso Asliye Hukuk Hakimilği)nden verilen 7.9.1981 gün ve 95/78 sayılı hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı taraf, dava konusu taşınmazın miras bırakanından kaldığını ileri sürdüğüne göre, davacıdan miras bırakanına ait veraset belgesi istenip tereke iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi ise, tüm mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına bir mümessil tayin ettirilerek onun huzur ile yargılamaya devam olunması ve bundan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Bundan ayrı bu davanın davalısı Şehri tarafından davacı Güllü'nün kardeşi Bayram aleyhine açılmış olan 1980/5 esas sayılı dava, başarı ile sonuçlanmış ve davalı Bayramın elatmasının önlenmesine dair mahkemece verilen hüküm Yargıtay'ca onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Bu kez, Bayram'ın kardeşi güllü tarafından aynı yer hakkınad Şehri aleyhine men'i müdahale davası açılmış ve yapılan yargılama sonunda mahkemece, 1.12.1980 tarihli ve 1980/50 esas, 1980/202 karar sayılı hükmün, kesin hükmü olarak kabul edilip, davanın reddine karar verilmiştir. Kesin hükmün koşulları HUMK.nun 237. maddesinde sayılmıştır. Bu madde hükmüne göre, bir hükmün kesin hüküm olabilmesi için; taraflarının, dava konusunun ve dayanılan sebebin aynı olması gerekmektedir. Oysa, bu son davadaki taraflarla eski hükmün tarafları arasında fark vardır. Bir davada vreilen kesinhükmü, bu davanın taraflarından biri tarafından, başkaca birine "üçüncü kişiye" karşı açılan veya üçüncü kişi tarafndan birinci davanın taraflarından birine karşı açılan ve konusu ile dava sebebi "vakıalar aynı olan ikinci bir davda kesin deli teşkil etmez; çünkü iki davanın tarafları farklıdır. Fakat, birinci davada verilen kesin hüküm, ikinci davada kuvvetli bir takdiri delil teşkil eder. Bu esas gözönünde tutulmak suretiyle tarafların idia ve savunmaları çerçevesinde gösterecekleri deliller toplanıp birlikte değerlendirlidikten sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir. Bunlardan zuhur ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ve davacının temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA 16.12.1981 tarihinde oybirliği ile karar verildi.