 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1981/4608
K: 1981/5410
T: 21.10.1981
DAVA : Cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek ve hırsızlıktan sanıklar Gürsel, Cihan, İbrahim, Gülcan, Ramazan, Miktat, Recep, Deniz, Ali, Zehra, ve Hüseyin'in yapılan yargılanmaları sonunda; hükümlülüklerine dair (Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 27.5.1981 gün ve 79/206 esas, 81/86 karar sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar ve sanıkların vekilleri tarafından istenilmiş ve şartı depo paraları ile yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 17.9.1981 günü daireye gönderilmekle;
Sanıklar; Gürsel, Cihan, İbrahim, Gülcan, Ramazan, Miktat ve Recep vekillerinin duruşma istekleri süresinde olmadığından bu isteklerinin reddiyle, duruşma isteğinde bulunarak duruşmaya gelmeyen ve vekil de göndermeyen sanık Deniz ile duruşma isteğinde bulunmayan Ali haklarında duruşmasız, diğer sanık Zehra ile Hüseyin haklarında duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda;
Çalınan malların değeri için mahkemenin kabul ve takdiri yerinde görüldüğünden, tebliğnamenin iki sayılı düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1 - Çoğunluğu lise ve orta okul öğrencileri olan sanıkların bir bölümü soruşturmanın başında güvenlik görevlilerine verdikleri ifadelerde, özel olarak; "...Hacı Bektaş'ta toplumun huzurunu bozan eylemler oluyordu. Bunları önlemek için aramızda birleştik. Başımız sanıklardan 17 yaşındaki Deniz idi...." demişlerdir.
Soruturmanın yargı önünde gelişen aşamalarında ise; sanıklar genelde bu anlatımlarından uzaklaşarak üzerlerine atılan ve TCK.nun 313. maddesine ilişen suçu işlemediklerini savunmuşlardır.
TCK.nun 313. maddesini değiştiren 2245 sayılı Yasa bu maddede yazılı ögelere temelden bağlı kalmış, cemiyet yerine teşekkül sözcüğünü getirmiş, cemiyet için en az beş kişinin birleşmesi koşulunu terkederek iki veya daha çok kişinin cürüm işlemek için teşekkül oluşturmalarını benimsemiş ve yaptırım sınırlarını çoğaltan düzenlemelere gittikten sonra; " ...Halk arasında korku, endişe veya panik yaratmak...siyasi, sosyal bir amaçtan kaynaklanan bir eylem ile kamu'nun selameti aleyhine suçlar işlemek, adam öldürmek veya yağma, yol kesmek..." için teşekkül oluşturma türlerini getirmiştir.
Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, niteliği itibariyle "mütemadi suç"lar arasında yerini almakta ve özel kasıt ile işlenebilir bu tür suçlarda ana öge; cürümü işlemek için teşekkül - örgüt - çete, kurmaktır, bir diğer öge de; suç mütemadi nitelik taşıdığından, süreklilik (istimrar)ın bulunmasıdır. Böyle bir teşekkül'ün amacında cürüm işlemek için bir ölçüde düzenli ve planlı ortaklık, eylem paylaşması vardır. Zorunlu bir öge olmamakla beraber teşekkül'ün bünyesinde yönetim ve yönetici vardır, dayanışma ve disiplin vardır. Bu tür birleşmelerden TCK.nun 64 ve 65. maddelerinde yazılı "....iştirak, azmettirme, müzaheret ve muavenet..." katılmalarını ayrı tutmak gereklidir.
TCK.nun 64 ve 65. maddelerine giren fikri ve fiili anlaşmalarda teşekkül dayanışması süreklilik söz konusu değildir.
Dava konusu olaylarda hırsızlık dahil sanıkların cürüm işlemek için bir "çete" biçiminde örgütlendiklerini gösterir yeterli kanıt yoktur
Sanıklar sözde ÖNLEM adı atında örgütlenip bir cürmü de işlemiş değillerdir. "....Hacı Bektaş'ta toplumun huzurunu bozacaklara karşı önlem..." aldatmacası ile teşekkül halinde geliştiklerini, cürüm işlemeye yönelik olay ve davranış veya sürekli dayanışma içerisinde bulunduklarını gösterir yeterli kanıt yoktur.
Bir başka bakımından içinde bir öğretmenin de bulunduğu örgütlenmeye 17 yaşındaki bir öğrenci çocuğun elebaşılık (yönetici başlığı) yapabilmesini düşünmek, teşekkül'ün varlığı için kuşku ve yadırgama nedeni olmalıdır.
Böylece sanıkların TCK.nun 313. maddesine dayanılarak hükümlendirilmesi yanlıştır.
2 - Sanık Ali ile Cihan vekilinin hırsızlık suçuna ilişen temyizine gelince :
Sadece Ali'nin hazırlıktaki ikrarına dayalı ve başka kanıtlarla güçlenmeyen biri kanı ile Cihan'ın cezalandırılması,
Yukarıda yazılı bozma nedenlerine ve bozma gereği uygulama yeri kalmayan TCK.nun 315. maddesi açısından sanık Ali hakkında TCK.nun 493/1. maddesi yerine bu maddenin son fıkrası ile fazla ceza tayini edilmiş olması da yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Bu nedenlerle sanıklar vekillerinin yazılı ve bunlardan Hüseyin ve Zehra vekilinin duruşma sırasındaki sözlü savunmaları yerinde görüldüğünden hükmün BOZULLMASINA, bozma nedenlerine göre sanıklar Ali, Cihan ve Deniz'in salıverilmelerine diğer gıyaben tutuklanmış sanıkların tutuklanmaları ile kararın kaldırılmasına ve infazına başlanmış ise bunların da salıverilmelerine, bu yolda C. Başsavcılığı'na yazılmasına, depo paralarının geri verilmelerine, 21.10.1981 gününde bozmanın ikinci maddesinde oyçokluğu, diğer yönlerde oybirliği ile karar verildi.