 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1981/12769
K: 1982/1618
T: 17.02.1982
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik hakiminin raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu; iş incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında 2094 parsel sayılı 9.250 m2. yüzölçümündeki taşınmaz, 4753 sayılı Yasaya göre oluşturulan tapu kaydına dayanılarak Zahide adına tespit edilmiştir. İtirazları tapulama komisyonu tarafından reddedilen Mustafa ve Paydaşları zilyetliklerini ileri sürmüş dava açmışlardır. Mahkemece davanın reddine, nizalı taşınmazın davalı Zahide adına tesçiline karar verilmiş; hüküm, davacılar Mustafa ve pay paydaşları tarafından temyiz edilmiştir.
1757 sayılı Kanunla 4753 sayılı Kanunun kaldırılmış ve sonradan 1757 sayılı Kanun Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiştir. Bu durumda 1757 sayılı Kanunun iptali üzerine o kanunun kaldırıldığı kanunlar yeniden yürürlüğe girmez. Bu yön Yargıtay'ın oturmuş içtihadı gereğidir. Ancak, bir kanunun yürürlük zamanında haklar o Kanunun getirdiği koşullara göre ne şekilde oluşmuş hangi takyitleri kapsamış ise, o kanunun sonradan yürürlükten kalkmış olması takyitlerle sınırlı olarak meydana gelen bu hakların varlığını etkilemez. O halde dava gününde 4753 sayılı Kanun yürürlükte bulunmamış olsa dahi, tapu kaydı takyitli olarak 4753 sayılı Kanuna göre meydana getirildiğinden o Yasanın koşullarının aranması takyitlere göre hukuksal durumun değerlendirilmesi zorunludur. Olayda 4753 sayılı Kanun gereğince tapu kaydı Hazine adına oluşturulmuş ve davalıya dağıtım yoluyla temlik edilmiştir. Davalı 4753 sayılı Kanunun 57. ve 58. maddelerinde yer almış bulunan takyitlere bağlı kalmak suretiyle o taşınmaz üzerinde tasarrufda bulunma yetkissine sahiptir. Bu arada taşınmazı yirmibeş yıl içinde başkasına temlik edememesi koşulu da davalınnın hakkını sınırlamıştır. Olayda nizalı taşınmaz, 4753 sayılı Kanuna göre Hazine adına tesçil edildikten sonra dağıtım yolu ile dauvalılya temlik edilmiş, davacı ise kazandırıcı zamanaşımına dayanarak taşınmazı kendi adına teçiline karar verilmesini istemiştir. Davacının 4753 sayılı Kanunun 8 ve 9. maddeleri ile ilgili olan 27.1.1954 gün ve 14/1 sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince ayın davası açma yetkisi bulunmamaktadır. Dava bu hali ile redde mahkumdur. Ancak davalı duruşma sırasında dauvayı kabul etmiştir. Hukuksal sorun, bu kabulün sonuç doğurup doğurmayacağı konusunda toplanmıştır. Bu biçimdeki kabul sonuç itibariyle taşınmazın davacıya geçmesini sağlayan tasarrufi bir işlem meydana getirmektedir. Oysa 4753 sayılı Kanunun 57 ve 58. maddeleri hükümleri dauvalının tasarrufi işlemde bulunma yetkisini yirmibeş yılla sınırlı olarak kaldırmıştır. Hal böyle olunca davalının kabulüne göre karar verme yani davanın kabulüne karar verme olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile hüküm ONANMASINA, 766 sayılı Tapulama Kanunun 74. maddesi uyarınca 10 lira onama ilam harcının temyiz edenden alınmasına 17.2.1982 gününde oybirliği ile karar verildi.