 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1981/3006
K: 1981/3041
T: 23.10.1981
DAVA : Reşit olan Tülay'ın zorla ırzına geçmekten nüsha yazmak ve üfürükçülük yapmaktan sanık Mustafa'nın yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 416/1, 74, 75, 677 sayılı Kanunun 1/2. maddeleri gereğince 7 sene ağır hapis 6 ay hapis, 3.000 lira ağır para cezasiyle mahkumiyetine dair İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 9.7.1981 gün ve 1980/388 esas, 1981/166 karar sayılı hükmün süresi içinde duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle; yapılan tebligat üzerine tutuklu bulunan sanık vekilinin gelmediği ve ayrıca bir talepte de bulunulmadığı anlaşılmakla Yargıtay C. Başsavcı Yardımcısının uygun görülen talep ve mütalaası dairesinde DURUŞMASIZ inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilerek tefhim olunduktan sonra, dava evrakı incelenerek aşağıda yazılı karar ittihaz olundu:
KARAR : Yapılan yargılamaya, toplanan kanıtlara, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre sanık vekilinin üfürükçülük suçuna ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile bu suçtan verilen mahkumiyet hükmünün ONANMASINA,
Zorla ırza geçmek suçuna ait temyize gelince:
Kamu davasına konu teşkil eden olay; çocukları olmayan mağdure ile kocasının üfürükçülük yapan sanığa kocanın iktidarsızlığının tedavisi ve çocuk olmasını temin etmesi için başvurmaları üzerine, sanığın mağdureyi yalnız olarak odasına alıp onu soyduktan ve çıplak vaziyette resmini çektikten sonra telkin altında bir kaç gün ara ile iki kez ırzına geçmesinden ibarettir.
Mahkemece ilk ırza geçmenin manevi ve dinsel telkin, mefruz cebir ve tehditle vuku bulduğu kabul edilerek buna göre mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
TCK.nun 416. maddesindeki esaslara göre cinsel ilişki yada maddi cebir kullanılarak veya belirli koşulların varlığı halinde manevi ve mefruz cebir ile meydana gelir.
Oysa: olayımızda maddi cebir mevcut olmadığı gibi kendisi veya vaki korkusunu oluşturmak suretiyle mağdureyi ırzına geçilmeye manen zorlıyacak şekilde bir tehdidinde varlığından bahsetmek mümkün değildir.
18 yaşını bitirmiş ve kendisine akıl hastalığı mevcut olduğu iddia edilmeyen bir kadının büyü yapılarak ırzına geçilmesi halinde dahi tehditten bahsedilmesi olanaksızdır.
Mefruz cebire gelince; mağdure 18 yaşını bitirmiş olduğuna göre, yaşa yer verilerek mefruz cebirden bahsedilemiyeceği gibi akıl ve beden hastalığı da bulunmadığından bu yönden de mefruz cebrin varlığından söz edilemiyeceğinden ve sanığın mağdureye söylediği kabul edilen gözlerini kapa şimdi çocuğun olacak, eğer açarsan veya olanları kimseye anlatırsan cinler ve periler seni çarpar dedikten sonra onun ırzına geçilmesi olayında bu sözlerin direnme gücünü giderecek hile aracı olarak kabulü de mümkün bulunmadığı halde, hükümde bu nedenlerle mefruz cebre de yer verilmesi isabeti haiz görülememiştir.
Yukarıda ayrıntıları ile açıklanan bu durumlar gözetilmeden ve ayrıca ergin olup kendisinde mukavemet olanağını kaldıracak şekilde akıl ve beden hastalığının mevcudiyeti iddia edilmeyen mağdureye karşı sanık tarafından vuku bulduğu karar yerinde kabul edilen dinsel ve manevi telkinlerle ipnotize edilmek eyleminin gerçekten varit olup olamıyacağı hususu dahi fenni şekilde saptanmadan bu gerekçe ile sanığın TCK.nun 416/1. maddesi uyarınca hükümlendirilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün tebliğname gibi CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine bozma nedenine, 677 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmaktan dolayı hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezaların miktarına ve bu suçtan tutuklu kaldığı süreye göre sanık Mustafa'nın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan dolayı hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde derhal salıverilmesinin mahalline telle bildirilmesi için C. Başsavcılığı'na yazı yazılmasına 23.10.1981 tarihinde oybirliği ile karar verildi.