 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1981/2
K: 1981/190
T: 04.02.1981
- HÜKÜMLÜLÜK SONUCU YASAL KISITLILIK
- TERCÜMAN
- YEMİN
ÖZET: Cezanın yerine getirilmesi sırasında gözönünde tutulacağından TCK.nun 33. maddesine kararda yer verilmemesi bozma nedeni sayılmaz.
Türkçe bilmeyen tanığın dinlenmesi sırasında yardımına başvurulan tercümana yemin ettirilmesi gerekir.
(765 s. TCK m. 33)
(1412 s. CMUK m. 72, 252)
6.8.1964 Doğumlu Nazlı 'nın (Nazire) mayubiyetini gerektirir şekilde zorla ırzına geçmekten sanık Kerim'in yapılan yargılaması sonunda TCK.nun 414/2, 418/2, 55/3 ve 58. maddeleri gereğince 8 sene 4 ay ağır hapis cezasiyle mahkumiyetine ve 20.000 lira manevi tazminatın sanıktan alınarak müdahile verilmesine dair (Bingöl Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 16.10.1980 gün ve 1979/175 esas 1980/100 karar sayılı hükmün süresi içinde duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından 'istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle dava evrakı incelenip gereği görüşülmüş olduğundan aşağıda yazılı karar ittihaz olundu:
Talepname ve son soruşturmanın açılmasına ilişkin karar içeriğine göre sanık hakkında zorla kaçırmak suçundan dolayı her zaman hüküm kurulması mümkün görülmüş, hükmolunan hürriyet bağlayıcı cezanın miktar ve nevi itibariyle uygulanmasında yasal zorunluluk olan TCK.nun 33. maddesinin infaz sırasında nazara alınacağından karar yerinde gösterilmemesi sonuca etkili bulunmamış, maktu vekalet ücretin in noksan tayini aleyhe temyiz olmadığından ve avukatlık ücret tarifelerinin 11. ve 15. maddelerine göre müdahilin istediği tazminatın reddedilen kısmı üzerinden sanık yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmemesi, sanık vekili tarafından yargılama giderlerinden madut ve aynı zamanda kişisel hak niteliğinde olan vekalet ücretinden başka nedenlere hasren hüküm temyiz edilmiş olup bu cihat temyizin kapsamı içinde bulunmadığından bozma sebebi sayılmamıştır. Ancak
1- Kamu davasının konusu 8.9.1964 doğumlu Nazire'nin 23.6 1979 günü rızası dışında ırzına geçilmesi olayından ibarettir.
Yapılan yargılama sonunda; mahkemece mağdurenin iddialarının, anne ve babasının anlatımları ve doktor raporu ile doğrulandığına yer verilmek suretiyle sanığın yüklenebilen suçu işlediği kabul ve yazılı şekilde cezalandırılması na karar verilmiştir.
2-Oysa; dayanılan iddia ve anlatımlar tümden çelişik olup, var olan kanıtlar ile sadece mağdurenin ırzına geçildiği hususu belirlenebilmiş ve fakat bu kanıtların suç failinin sanık olduğunu göstermeye yeterli bulunmadığı gözetilmiyerek ve mağdurenin çelişik iddialarından sadece sanık Kerime yönelik kısımlarının doğru olması gerektiği varsayımı ile hüküm kurulması mümkün görülmemiştir. Şöyleki
Mağdure; 25.6.1979 tarihli dilekçesinde, suç tarihi akşamı 18.30 sularında köy içindeki çeşmeden evine su getirirken sanık Nurettin ile annesi Zeynin'in kendisini tutarak evi yanındaki boş hayvan damına getirdikten sonra, burada Nurettin tarafından zorla ırzına geçilip kızlığının bozulduğunu, eve döndüğünde olan durumu annesine bildirdiğini beyan etmiş, hazırlık soruşturmasında jandarma komutanlığınca düzenlenen 26.6.1979 gönlü yüzleştirme tutanağı ile C. Savcısı tarafından saptanan 28.6.1979 tarihli ifadelerinde ise; sanık Kerim'in ırzına geçtiğini onun tehditleri ve isteği 'ile Nurettin ve annesi Zeyni'ye isnatta bulunduğunu söylemiş olduğu halde, C. Savcısına verdiği aynı gönlü ikinci anlatımlarında iddiasından dönerek, önceki beyanlarının yanlış olduğunu, sanık Zeyninin etkisinde kaldığını, kendisinin ırzına Zeyni'nin yardımı ile Nurettin tarafından geçildiğini açıklamış ve bu aşamadan sonraki 27.7.1979 tarihli dilekçesinde sanık Kerim tarafından ırzına geçildiğini ilk soruşturmada da bu defa iddiasını kısmen değiştirerek olay günü sabahı kendisini hayvan damına getiren sanık Kerim'in zorla ve iki sefer ırzına geçtiğini ve duruşmada ise ilk soruşturmadaki anlatımlarının doğru olduğunu söylemiştir.
Mahkumiyet kararında adı geçen mağdurenin annesi Zarif hazırlık soruşturmasındaki 25.6.1979 günlü ifadesinde; olay günü 18-19 suları çeşmeden su almaya giden kızı mağdurenin dışardan sesini duyduğunu, baktığında fistanı yırtılmış durumda ağlayarak önde kızının, arkasından da Nurettin'in hayvan damından çıktıklarını gördüğünü, mağdurenin yanına varıp sorduğunda, sanık Nurettin'in damın içinde zorla ırzına geçtiğini söylemiş olduğunu bildirmiş C. Savcısınca saptanan 28.6.1979 gönlü tutanakta ise; kızı mağdurenin saat 9 suları eve gelerek Zeyni ile Nurettin'in kendisini zorla kaçırarak, Nurettin tarafından zorla ırzına geçildiğini anlattığını, baktığında sanık Nurettin'i evine giderken gördüğünü beyan etmiş, ilk soruşturmada da kızının olay sabahı eve ağlayarak gelip Nurettin tarafından zorla ırzına geçildiğini anlattığını ve dışarı baktığında Nurettin'i kendi evine doğru giderken gördüğünü, aradan iki gün geçtikten sonra kızının bu defa ırzına geçenin Nurettin değil sanık Kerim olduğunu, korktuğundan Nurettin'in adını verdiğini söylediğini açıklamış, Türkçe bilmemesi nedeniyle duruşmada yeminsiz tercüman aracılığı ile dinlenen bu tanık, olay günü öğle suları kızının üstü başı yırtık ağlayarak eve geldiğini, o sıra dışarda sanık Nurettin'i gördüğünü, mağdurenin önce birşey demediğini, ertesi gün sanık Kerim'in kendisinin ırzına geçtiğini anlattığını, eski ifadelerinin şimdikine uygun düşmeyen kısımlarını kabul etmediğini söylemiş ve 25.9.1980 günlü oturumda Türkçe bilmeyen bu tanık tercüman aracılığı ile olduğu gösterilmeksizin yeniden dinlendiğinde diğer aşamalardaki Nurettin'i dışarda gördüğüne dair anlatımlarının yanlış ve şuur dışı olduğunu ve fakat kızının ilk günü Nurettin'in ikinci günü ise sanık Kerimin adını verdiğini açıklamıştır.
Mağdurenin babası Halil ise genellikle mağdurenin aşamalardaki anlatımları doğrultusunda bayanlarda bulunmuştur.
Sanık aşamalarda suçu kabul etmemiş ve tarla anlaşmazlığı nedeniyle kendisine müdahil ve ailesi tarafından iftira edildiğini, olay tarihlerin de köyde bulunmadığını savunmuş ve bu hususta dinlenen tanıklar da savunmayı doğrular şekilde şahadette bulunmuşlarsa da karar yerinde gerek bu savunma ve gerek savunma tanıklarının anlatımlarının kabule şayan görülmediği açıklanmıştır.
Mağdurenin ırzına geçilip kızlığının yeni bozulduğu doktor raporu ile anlaşılmıştır.
Yukarda ayrıntıları açıklanan iddia ve tanık Zarife'nin anlamları tüm olarak gerek suçun faili, gerek suçun işlendiği zaman ve gerekse ırza geçmenin adedi bakımlarından çelişkili bulunduğu ve .bu nedenlede inandırıcı hiçbir nitelik taşımadığı nazara alınmıyarak mağdurenin iddialarının suç failinin sanık Kerim olduğuna ilişkin kısımlarının samimiyetine, annesi tanık Zarife'nin aşamalardaki yine çelişkili anlatımlarından sadece sanık Kerim'in aleyhine olanlarının doğruluğuna yer verilmek ve firari olup beraatine karar verilen sanık Nurettin'in son soruşturma sırasında kendiliğinden duruşmaya gelmiş olmasının suçsuz kişilerin davranışı olarak nitelendirilmek suretiyle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Hükümde anlatımları sübut delili olarak gösterilen tanık Zarife'nin- Türkçe bilmemesinden dolayı 27.3.1980 günlü oturumda tercüman olarak tayin edilen mahkeme mübaşiri Hasana yemin verilmemesi ve ayni tanık 9.10.1980 günlü oturumda yeniden dinlenirken tercümanın hazır bulundurulduğunun tutanakta gösterilmemesi,
Usul ve yasaya aykırı ve sanık vekilinin sübuta ait temyiz itirazları ile duruşmalı inceleme sırasındaki savunmaları bu itibarla yerinde olduğundan hükmün tebliğname ve mütalas gibi CMUK.nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), depo parasının geri verilmesine, bozma nedenine göre sanığın (TAHLİYESİNE) ve başka bir suçtan dolayı hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde derhal salıverilmesinin mahalline telle bildirilmesi için C. Başsavcılığı'na müzekkere yazılmasına 4.2.1981 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.