 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1981/1
K: 1981/1
T: 06.01.1981
DAVA : 4.5.1964 doğumlu Fatma'nın manevi cebirle mayubiyetini müstelzim şekilde ırzına geçmekten sanık Halil İbrahim'in yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 414/1, 418/2 ve 59. maddeleri gereğince 6 sene 3 ay ağır hapis cezasiyle mahkumiyetine hakkında 31, 33. maddelerin uygulanmasına dair İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 14.11.1980 gün ve 1978/269 esas 1980/420 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü :
KARAR : Mağdure hazırlık soruşturmasında alınan ifadesinde 5.10.1978 tarihli ve babası Mehmet tarafından verilen şikayet dilekçesinde yazılı olduğu gibi, olay gecesi geç vakitte tuvalete çıktığı sırada sanığın kendisini yakalayarak silah tehdidi ile zorla ve tuvaletin içinde ırzına geçtiğini bir süre sonra yine aynı şekilde 2. defa ırzına geçtiğini ve tanımadığı bu şahsı olaydan 1,5 ay sonra tanık Refiye ile Karaağaç köyüne gittiklerinde teşhis ettiğini bildirmiş son soruşturmada ise, saman damına götürülerek ırzına geçildiğini ve bunun bir defa vukubulduğunu iddia etmiştir.
Tanık Refiye de, arkadaşı olan mağdurenin birgün Karaağaç, Köyünde tanımadığı birisinin kendisini bastırarak ırzına geçtiğini, bunu yapanın orta boylu, sarışın az kekeme olduğunu söylediğini, bu şahsın kimliğini öğrenmek amacıyla Karaağaç Köyü'ne gittiklerini sanığın babasını tanıdığı için evinde oturdukları esnada sanık Halil İbrahim'in de geldiğini mağdurenin ırzına geçen budur demesine karşılık sanığın suçluluğu kabullenmediğini eşkalinin verilen tarife uymadığını görerek mağdureden sorduğunda onun failin sanık olduğundan ısrar ettiğini beyan etmiştir.
Sanık aşamalarda yükletilen suçu işlemediğini savunmuştur.
Olaydan çok uzun bir süre geçtikten sonra şikayetçi olan mağdurenin beyanları arasında ırzına geçildiğini bildirdiği yer ve ırza geçilme adedi bakımından çelişkiler vardır. Ayrıca mağdurenin sanığın eşkali konusunda tanık Refiye'ye yaptığı tarif ile sanığın eşkali arasında tutarsızlık olduğu, adı geçen tanığın anlatımlarından ve bizzat mağdurenin duruşmadaki ifadesinden de açıkça anlaşılmaktadır.
Her ne kadar kan grublarındaki benzerlik nedeniyle sanığın mağdure Fatma'nın doğurduğu çocuğun babası olabileceği raporla saptanmış ise de, bu benzerlik diğer kanıtlarla da doğrulandığı takdirde suçun sübutuna etkili olabilir.
Bu itibarla sanığın yükletilen suçu işlediği hususunda kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığı gözetilmeden yazılı gerekçelerle mahkumiyet hükmü kurulması,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün tebliğname gibi CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASIRA, depo parasının geri verilmesine, bozma sebebine göre adı geçen sanık hakkında verilen gıyabi tevkif müzekkeresinin geri alınmasına, yakalanmış ise başka suçtan dolayı hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde derhal salıverilmesinin mahalline bildirilmesi için C.Başsavcılığına müzekkere yazılmasına 6.1.1981 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.