 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:1981/2886
K:1981/4252
T:02.04.1981
- SALT KİŞİSEL KUSUR (NİTELİĞİ TANIMI)
- HİZMET KUSURU
- HUSUMET
- GÖREVLİ YARGI YERİ
ÖZET : 1 - Bir kamu görevlisinin, resmi sıfatından tamamen tecerrüt ederek, bu resmi sıfatının en ufak bir rol oynamadığı ve dolayısiyle görevinden, yetkisinden, hizmet araç ve gereçlerinden yararlanmadığı bir ortamda hukuka aykırı bir davranışta, işlem ve eylemde bulunmasından doğan zarardan, o kamu görevlisi şahsen sorumludur; böyle kir kusurdan doğan zararlardan dolayı idare sorumlu tutulamaz.
2 - Ancak, kamu görevlisinin hizmet ve görevden ayrılamayan hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden doğan zararların ödetilmesi davası, o kamu görevlisini çalıştıran idare aleyhine, idare yargı yerinde (Danıştay da, görülüp çözümlenir. Çünkü, 657 sayılı Yasanın 13. maddesi bu durumlarda personel aleyhine genel mahkemelerde dava açılmasını önlemiştir.
(334 s. Anayasa m. 114, 140)
(657 s. DMK m. 12, 13)
(521 s. Danıştay K m. 30)
(818 s. BK m. 41 vd.)
Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 134221 lira 18 kuruşun davalılardan alınarak davacılara ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı belediye avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu
Davacılar; davalı belediyenin yaptırdığı yol hafriyatının sebep Olduğu trafik olayı sonucunda oğullarının öldüğünü, davalıların olayda 4/8 oranında kusurlu olduklarını ileri sürerek (75.000'er lira maddi ve 15.000'er lira da manevi tazminatın davalı belediye İle zabıta amiri olan diğer davalıdan tahsiline karar verilmesini) istemişlerdir.
Mahkemece; davalı belediyenin BK.nun 55. maddesine göre olayda sorumlu olduğundan da söz edilerek, istek doğrultusunda karar verilmiştir.
1 - davalı belediyenin Niğde-Bor Karayolu üzerinde yaptırdığı su kanalı hafriyatı ameliyesi sırasında (üçüncü kişileri ikaz edici) uygun işaret konulmamış olmasının da 28.4.1978 günü meydana gelen ve ölümle sonuçlanan trafik olayında etken olduğu, olayın vukuunda (davacıların ölen desteklerinin içinde bulunduğu özel oto şoförünün 4/8 ve davalı belediyede zabıta amiri olarak çalışan ve su kanalının güvenle yapılmasından sorumlu görülen diğer davalı Rıza'nın da 4/8 oranında) olmak üzere kusurlu bulundukları anlaşılmaktadır.
Bir kamu kuruluşu olan davalı belediyenin su kanalı yapmak ve bu yapım işini üçüncü kişilere zarar vermeyecek şekilde yürütmek (kamu kanunları gereği olarak) görevleri arasındadır. Dairemizce istikrarla uygulandığı ve özellikle 20.11.1972 gün 5310/8902 sayılı ve 15.1.1979 gün 1290/146 sayılı kararlarında da etraflıca açıklandığı üzere, ister hizmet kusuru, ister kişisel (şahsi) kusur bulunsun, kamu hukuku alanına giren faaliyet ve tasarruflardan meydana gelen zararlardan dolayı idare (kamu) tüzel kişileri aleyhine BK.nun 55. maddesine dayanılarak istihdam eden sıfatıyla dava açılamaz. Çünkü, eğer olayda idare ajanının bir hizmet kusuru mevcut ise, idare (kamu tüzel kişisi) aleyhine 521 sayılı Danıştay Kanununun 30. maddesi gereğince tam kaza davası açılabilir; memurunun kişisel kusurundan dolayı BK.nun 55. maddesine dayanılarak idarenin sorumluluğu cihetine gidilemez. O halde, davalı belediyenin dava konusu olayda hizmet kusurunun bulunup bulunmadığını incelemek ve davacıların tazminat istekleri hakkında karar vermek görevi (521 sayılı Danıştay Kanununun 30. maddesi gereğince) idare yargı yeri danıştaya aittir. Mahkemece, res'en gözetilmesi gereken görev sorunu üzerinde durulmaksızın, davalı belediye hakkında ki davanın yargı yolu bakımından reddedilmemiş olması bozmayı gerektirir.
2 - Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 13. maddesi hükmü ile (Kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak zarara uğrayan kişiler tarafından açılacak tazminat davalarının kime yöneltileceği konusunda usuli bir kural getirilmiştir. Bu madde uyarınca "kişiler, kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan ötürü, bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar. Kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır."
Davalı Rıza, davalı belediyeye atama tasarrufu ile bağlıdır ve olay sırasında zabıta amiridir. Belediyeler de 12 sayılı Kanun hükmündeki kararname ile (1974 yılında) 657 sayılı Kanun kapsamına alındıkları için bu davalı bakımından sözü edilen 13. madde hükmü gözetilmelidir. Gerçekten dava dilekçesinde, davalı Rıza'nın salt kişisel kusuruna dayanılmış değildir; yukarıda da açıklandığı üzere, zararlı sonucu meydana getiren olayda (4/8 oranında) kusurlu olduğu ileri sürülmüştür, Davalının eylemi, belediyenin su kanalı harfiyatına (üçüncü kişilerin güvenliği işin) yeterli işaret koydurtmamaktan ibarettir. Bu durumda, davacıların doğan zararlarına (4/8 nisbetinde) etken olan davalının eylemi, her yönü ile hizmetten ayrılması mümkün olmayan bir kusura dayanmaktadır ve ifası emredilen, kamu hukukuna tabi görevli ilgilidir. 0 halde, davalı memurun bu hizmet görev) kusurundan zarar gören davacılar, davalıyı değil, onu çalıştıran kamu kuruluşunu (belediyeyi) dava etmek durumundadırlar. Mahkemenin buna rağmen, olayın özelliği ve niteliğini ve 657 sayılı Kanunun 13. maddesi hükmünü gözetmeksizin, davası Rıza'ın tazminatla sorumluluğu cihetine gitmiş olması kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
3 - Bozma ilamının birinci ve ikinci bentlerinde gösterilen bozma nedenleri itibariyle davalıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç : Temyiz olunan mahkeme kararının birinci ve ikinci bentlerinde de gösterilen nedenlerle davalılar yararına (BOZULMASINA), üçüncü bentde yazılı nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının şimdiden incelenmesine gerek görülmediğine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine, 2.4.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.