 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1981/1596
K: 1981/3065
T: 12.03.1981
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan maddi ve manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 30500 liranın faiziyle birlikde davalı (N.)den alınarak davacıya ödenmesine ve (H.P.) hakkındaki dava atiye terk edildiğinde bu konuda karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hükmün süresi içinde davalılardan (N.A.) avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.nun 50. maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.nun 51. maddesi uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir. Ancak aynı yasanın 141. maddesi gereğince teselsül, ister yasadan ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı) bu hakkını açık olarak kullanmadıkça yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re'sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. Usulün 74. maddesi buna engeldir.
Ana kural bu olmakla ve davacının dava dilekçesinde açık olarak müteselsilen tahsil isteği bulunmamakla beraber; dava dilekçesindeki sözlerden ve ileri sürülen olaylardan ve bunların yorumundan, davacının dolaylı bir biçimde müteselsilen bir ödetme isteği bulunduğu anlaşıldığı takdirde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanmasında yasal bir sakınca yoktur. Nitekim H.G.K. 1966 gün ve 9/3 E. 80 K. ve dairemizin 2.11.1976 gün ve 10431 E. 9344 K. sayılı ilamlarında da aynı görüş açık ve seçik olarak belirtilmiştir.
Temyiz incelemesine konu olan bu davada; davacının dilekçesinde yukarıda belirtildiği şekilde açık ya da kapalı olarak dile getirilmiş bir müteselsil tahsil isteği bulunmadığı açıkça anlaşılmaktadır. O halde davacı bölünebilen bir alacağı, miktar açıklamadan dava ettiğine göre, bu tazminatın davalılardan eşit olarak istendiğinin kabulü gerekir. Mahkemenin yukarıda yazılı ilkeler hilafına (N.)'yi doğan zarardan müteselsilen sorumlu tutmuş olması Usulün 74. maddesine aykırıdır ve hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle mümeyyiz davalı (N.)) yararına BOZULMASINA 12.3.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.