 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1981/1113
K: 1981/4284
T: 02.04.1981
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 10650 liranın faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün davacı avukatları tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Davacı aracının yurda geçici olarak sokulan yabancı plakalı bir araç olduğu ve trafik olayı sonunda tamir edilemeyecek şekilde hasara uğradığı ve bilirkişinin deyimi ile (tam zayi olduğ) ve davacı tarafından da bu mülahaza ile gümrük idaresine terk edildiği dosyadaki bilgi, belge ve raporlardan anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi; hasara uğratılan şey onarım mümkün olmayacak şekilde zarara uğramış ve hasarın kapsam ve miktarını saptamak büyük bir zorluğu gerektirmiş ise, ya da onarım aşırı giderleri icap ettirecek veya şeyin onarımdan sonra kullanılması mağdurdan beklenemiyecekse; bu takdirde hakim BK.nun 43. maddesinin kendisine verrdiği takdir hakkına dayanarak, şeyin haksız eylemi işleyene terki karşılığında, mağdurun yeni bir şey alması için tam bir tazminata hükmedebilir. Doktrinde baskın görüş olarak kabul edilen bu çözümün seçilmesi; mağduru, hasara uğramış şeyi elden çıkarmak için külfet altına sokmaktan kurtardığı cihetle de hakkaniyete uygun olur. Bu ana kural gereğince hakimin, aracı kullanılamayacak hale gelen davacıya tam tazminat hükmetmesi lazımdır. Bu tazminat ise, yerleşmiş daire uygulamalarına göre aracın kayıtlı bulunduğu yabancı memleketin piyasa değeri nazara alınarak saptanmalıdır. Nitekim mahkeme bu yöntemle zararı hesaplatmıştır ki, doğru bir yol izlemiştir. Ne var ki, bu nitelikteki olaylarda önümüze çıkan önemli sorun, hasarlı aracın haksız eylem failine terkinin nasıl olacağıdır. Çünkü hasarlı olsun ya da olmasın yurda geçici olarak (triptik suretiyle) sokulan araçların belli bir süre içinde yurt dışına çıkarılması, yasaların gerektirdiği zorunluluktur. O halde hasarlı aracın haksız eylemi işleyene terki yasa hükümlerince olanaksızdır. Bundan başka, yine genel tazminat hükümleri, hasarlı aracın büyük giderlere katlanılarak yurt dışına çıkarılmasının mağdurdan istenmesini engeller. Zira, belki de hasarlı aracın nakil ücreti hurda değerini de aşacaktır. Öte yandan mağdurdan ayrıca bu nitelikte bir külfete katlanmasının istenmesi, objektif iyi niyet kurallarına da aykırı düşecektir. Bu itibarlna bu gibi durumlarda uygulanması gereken yöntem şu olmalıdır; hasara uğrayarak hurda haline gelen aracın değeri o memleketin ekonomik koşulları gereğince tesbit edildikten sonra, ayrıca böyle bir hasarlı aracı davacının Almanya'daki ikametgahına kadar götürmesi için gerekli giderler hesap ettirilmek ve şayet giderler fazla ise bu takdirde (elde edilen bir yarar söz konusu olamıyacağı cihetle) bilirkişinin tesbit ettiği zarar dikkat nazara alınarak hiç bir indirim yapılmaksızın o zarara (yani 47.500 liraya) hükmedilmeli; aksi halde (yani hurdanın değeri nakil giderlerinden fazla ise) nakil giderleri indirildikten sonra hurdadan elde edilen yarar gerçek zarardan indirilmek suretiyle hüküm bozulmalıdır.
Mahkemenin bu yönde bir inceleme yapmaksızın hurda değerini zarardan indirmiş olması bozmayı gerektirir.
2 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davacının yukardaki bendin kaysamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1. bentrte gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davacının sair itirazlarının 2. bentte gösterilen nedenle reddine 2.4.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.