 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1981/10372
K: 1981/11657
T: 15.10.1981
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; davacıların, paydaşı oldukları ve tapunun 6.11.1975 tarih no. 12 ile 17.11.1976 tarih 21 numarasında adlarına kayıtlı tek parça tapulu taşınmazlarına davalı hazinenin elatmasının önlenmesini istemişlerdir. Davalı Hazine temsilcisi tapulama mahkemesi kararı olduğunun bildirmiştir.
Mahkemece, 6944 m2. hakkında davanın kabulü ile davalı hazinenin elatmasının önlenmesine karar verilmiştir. Bu karar, süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : Tapulama mahkemesinin Yargıtay özel dairesince onanıp kesinleşen, dosya içerisinde mevcut 25.7.1978 günlü ilamından açıkça anlaşıldığına göre; davacıların tapuya dayanarak hak iddia ettikleri taşınmaz tapulamaca tesbit dışı bıkarılmış, genel müdürlüğün sonradan vaki emirleri gereğince yeniden topulamaya tabi tutulmuş ve bu kez taşınmaz davacılara ait tapuya dayanılarak adlarına tesbit olunmuştur. Davalı hazine bu tesbite itiraz etmiş, ikinci tapulamanın geçersiz olduğunu ileri sürmüş, adı geçen mahkemece de itiraz kabul edilmiş davacılar tapusunun revizyon gördüğü parsel kaydının iptaline karar verilmiş, bu hüküm 7. Hukuk Dairesi'nce onanmak suretyile kesinleşmiş, böylece taşınmaz yeniden tesbit dışında kalmıştır.
Bu davada ise, davacılar eski tapu kayıtlarına dayanıp davalı Hazine'nin elatmasının önlenmesini istemişlerdir. Mahkemece, tapunun dava konusu taşınmaza uygun olduğundan söz edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Oysa, tesbit dışı bırakma kişlemi de bir tapulama işlemidir. Bu nedenle 766 sayılı Yasanın 46. maddesi gereğince ikinci tapulama geçersiz sayılmıştır. Esasen bu konuda kesin hüküm bulunduğu için revizyon gören parsel kaydının hukuki değeri bulunmadığı tartışılamaz. Davacılar tapulu taşınmazlarının tesbit dışı bırakılmasına ilişkin tapulamak işlemine itiraz etmek ve adlarına tescil yapılmasını istemek haklarının kullanmamışlardır. Anılan yasa bir tasfiye kanunudur. Tesbit yapılan yerlerdeki tapu kayıtları MK.nun tanımladığı niteliklerin yitirir ve sadece delil belgesi haline dönüşür. O halde tapulamaca tesbit dışı bırakılan yerler üzerinde, revizyon görmeyen tapulara dayanılarak tescil isteğini de içermeyen salt elatmanın önlenmesi davası dinlenilemez.
Kaldı ki; davalı Hazine, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarruf altında bulunan yerlerden olduğunu savunduğu halde mahkemece bu kondu hiçbir soruşturma yapılmamış, savunmanın gerçekleşmesi halinde kabule göre dahi, davacılara ait tapunun hiçbir hukuki değer taşımayacağı gözününde tutulmamıştır.
Hal böyle olunca, davacıların tapulama tesbitini iptal ve adlarına tesçil yaptırmadan açtıkları işbu elatmanın önlenmesi davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı düşüncelerle ve noksan soruşturmaya dayanılarak kabul edilmesinde isabet yoktur. Davalı hazine vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi geriğince BOZULMASINA, 15.10.1981 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.