 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1981/565
K: 1981/650
T: 27.03.1981
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Sakarya 1. Asliye Hukuk Hakimliği) nce görülerek ödetmeye ilişkin olarak verilen 24.11.1980 tarih ve 1043/672 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içninde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili kalıplık kerestesi müvekkiline, diğer bütün malzemeler davalıya ait olmak üzere müvekkilinin davalıya yaptığı inşaat bedelinden 90.000 lira alacağının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili müvekkilinin davacıya 55.000 lira avans ödediğini, dava dilekçesinde öne sürülen metraj ve birim fiatları kabul etmedilerini davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliler, tanık beyanları ve bilirkişi raporlarına göre davacının toplam 72.463,21 lira değerinde iş yaptığı, bundan 55.00 lira avansın düşülmesi suretiyle bakiye 17.463.24 liranın ödetilmesine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilini aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2 - Davalı vekili 5.12.1978 kaydıyla tarihli delil listesinde yapılan ödemelere esas olmak üzere dayandığı tarihsiz ve imkansız bir belge ile iki adet çek fotokopisi ibraz etmiştir. Gerçekten davacının 2.5.1978 tarihli çek ile de 20.000 lirayı Akbank T.A.Ş Adapazarı Şubesi'nden tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davalının ileri sürdüğü 55.00 lira ödemeler toplanılan anılan çek bedelleri düşünüldüğünde geriye kalan 25.000 liranın davacıya ödendiği davalının ispat etmesi gerekir. Burada İspat Yükün ödemeyi ileri süren davalıya ait olduğu kuşkusuzdur (Tük Medeni Kanununun 6. maddesi).
Ödendiği ileri sürülen miktar 500 lirayı aştığından, HUMK.nun 288. maddesi gereğince kural olarak tanıkla ispatı mümkün değildir. Anılan kuralın istisnalarından biri olmak üzere alacağın tamamının sübutuna yetmemekle beraber bunun varlığını gösteren ve aleyhine ibraz edilmiş tarafça verilmiş bulunan belgelerin mahkemeye ibrazı halinde içerdikleri olgular hakkında tanık dinlenebilir. HUMK.nun 292. maddesinde ön görülen ve belirtilen durumla ilgili bulunan yazılı delil başlangıcı tek başına ödemeyi ispata yetmemekte, ayrıca tanık sözleri ile de doğrulanması gerekmektedir.
Olayda davalının dayandığı ve davacının 55.000 lira avans aldığını gösteren tarihsiz ve imzasız belgenin yazılı delil başlangıcı kabul edilmesi için davacının eli mahsulü olması yani onun tarafından yazılmış bulunması gerekmektedir. Oysa ne duruşma tutanağında ne de 21.5.1979 tarihli dilekçede bu husuta davacı vekilinin açık bir beyanı yoktur. Aksine belgenin bağlayıcı nitelikte olmadığı belirtilmiştir.
O halde anılan belgedeki yazıların davacının eli mmahsulü olup olmadığı, başka bir deyimle delil başlangıcı niteliğinde bulunup bulunmadığı davacının isticvabı suretiyle ve gerektiğinde istihsap edilerek bilirkişi aracılığı ile saptanmalı, delil başlangıcı kabul edildiği takdirde bakiye 25.000 lira ödem savunması karşısında tanık beyanları değerlendirilmelidir. Belgedeki ödemeye ilişkin yazını davacının elinden çıkmadığının anlaşılması halinde yazılı delil başlangıcı sayılamıyacağından, bu hususta tanık sözlerine dayanılamıyacağı cihetle uyuşmazlık konusu olan 25.000 lira ödeme hususunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentde gösterilen nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentde açıklanan nedenden dolayı hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 27.3.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.