 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1981/5910
K:1981/6806
T:24.11.1981
* ÖZET:İnanç gösterilen, taşınmazı inanç gösteren hesabına ve kendi adına satın aldığında mülkiyeti inanç gösterene geçirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük yerine getirilmediğinde açılacak davanın dinlenilmesi ve yazdı de/ille kanıtlanması olanağı vardır.
(YİBK. 5.2.1947 gün ve 20/6 s.)
Davacı Güven vekili tarafından, davalı Saim aleyhine 5.7.1979 gününde verilen dilekçe ile 364 ada 27 parsel sayılı taşınmazın, şahsi hakka dayanarak 1/2 payının ferağa idrar yolu ile tescili istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine daire verilen 22.6.1981 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı Güven vekili tarafından istenilmede, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü
Davacı vekili, Niyazi ve Nevine ait olup izaleyi şuyuu davası sonunda satışına karar verilen 364 ada 27 parsel sayılı taşınmazın müştereken alınması hususunda tarafların anlaştıklarını ve ihalede taşınmazı davalının iktisap ettiğini, bundan sonra durumu tarafların 14.3.1977 günlü sözleşme ile saptadıklarını, komşu taşınmazlarıma almak istediklerini ve bu amaçlarını gerçekleştiremediklerini, aradan iki yıl geçtikten sonra davalının taşınmazın tapu kaydını adına intikal ettirdiğini ve ayrıca ipotekle yükümlü kıldığını, açıklanan sebeplerden türü anılan sözleşmedeki yükümlülüklerini müvekkilinin geç yerine getirdiğini, inşaata başladığını ve kötü niyetli davetinin mülkiyeti nakil borcunu yerine getirmemek için davacıya yak aletten azlettiğini ve vaki ihbarı üzerinde yetkili mercice inşaatın durdurulduğunu ve bu inşaatın yarım kaldığını bildirerek dava konusu taşınmazın 1/2 payının davacı Güven adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davaya dayanak yapılan sözleşme resmi biçimde düzenlenmediğinden ve bundan ötürü davalı mülkiyeti nakletmek borcu ile sorumlu tutulamıyacağından bahisle dava reddedilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İddia ve toplanan delillere göre, olayda, dolaylı temsil ve başkasına devir borcu ile mülkiyet iktisabı durumu sözkonusu olduğundan taraflar arasında inanç ilişkisi vardır.
Yargıtayın 5.2.1947 gün ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, inanç sözleşmesi, inanç gösterilene; bir hakkın kullanılmasında davranışlarını inanç gösterenin tesbit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler ve akidler arasında bir yaka[etin hukuki sonuçlarını doğurur. Banka deyimle inanç gösterilen, taşınmazı, inanç gösteren hesabına ve kendi adına satın alması halinde mülkiyeti inanç gösterene geçirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde açılacak davanın dinlenilmesi ve yazılı delille kanıtlanması olanağı vardır.
Taraflar arasında haricen düzenlenen 14.3.1977 sayılı sözleşme uyarınca davalı ihale yolu ile satın aldığı taşınamazın bedelini ödeyecek, davalı bu taşınmaza inşaat yapılacak ve sonunda maliyeti hesaplanacak, herkes payına düşen gideri ödeyecek yapılacak binadaki daire ve dükkanlar eşit oranda paylaşılacak ve davalı, aslında müştereken alınan 364 ada 27 parsel sayılı taşınmazın yarı payını davacı Güvene devredecektir. Ortada bir inanç sözleşmesi mevcut olup bu sözleşme inkar edilmemiş ve varlığına davalı Saim tarafından ikrar olunmuştur. 14.3.1977 günlü sözleşmenin bir inanç sözleşmesi olduğu ve anılan İçtihadı Birleştirme Kararına uygun biçimde düzenlendiği, bu bakımdan mevcut ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerektiği halde, davanın satış vaadine davalı ferağa ihbar suretiyle tescil istemi niteliğinde tanımlanması, satış vaadi sözleşmesinin koşullarının aranması ve bu koşulların bulunmaması nedeniyle davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerine görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.11.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.