 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E:1981/1372
K:1981/1726
T:05.03.1981
- KADASTRODA İTİRAZ BİÇİMİ VE SÜRESİ -
ÖZET : 1 - Başvuru üzerine komisyonun verdiği ek karart yasa uyarınca ilgililere bildirimi zorunludur. Bildirimin yapılıp yapılmadığı saptanmadan itirazın süresinde yapılmadığı benimsenemez.
2 - Başvuru üzerine verilen ek karara süresinde yapılan itiraz, 2613 sayılı Yasa hükümlerine göre incelenip sonuçlandırılmalıdır.
(2613 s. Kad. Ve Tapu Tahr. K m. 26)
Davacı Hazine vekili tarafından davalı Meryem aleyhine 24.10. 1979 gününde verilen dilekçe ile kadastro komisyonu kararının iptaliyle 5 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına yeniden tescili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda sabit görülmeyen davanın reddine dair verilen 26.12.1980 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmede süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü
1- Davalı Meryem'in başvurusu üzerine kadastro komisyonunun verdiği 25.9.1979 günlü ek kararın 2613 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince ilgililere tebliği zorunludur. Tebligat yapıldığına dair dosyada bir kayda rastlanmamıştır. Bu husus araştırılıp saptanmadan itirazın süresinde yapılmadığı kabul edilemez.
2- 2613 sayılı Yasanın yukarıda anılan 26. maddesi; o şehir ve köyde bulunmayanlar için (Kadastrosu yapılan şehir ya da köyden kadastro heyetlerinin işi bitinceye kadar vukubulacak iddia ve ihbarlar komisyonlarca incelenir) biçiminde özel bir hüküm getirmiştir. Davalı bundan yararlanarak başvurmuş ve yapılan inceleme sonucu dileği haklı görülerek kadastro 'komisyonu 25.9.1979 günlü ek kararı vermiştir. Bu durumda süresinde yapılacak itiraza 261 sayılı Kanun hükümlerine göre bakılması gerekli iken olaya uymayan bir Yargıtay kararından sözedilerek davaya harcı alınarak genel hükümler uyarınca bakılmasına 27.3.1980 günlü oturumda karar verilmesi doğru değildir.
3 - İşin esasına yönelik olarak yapılan inceleme ve' uygulama da, hüküm kurmaya yeterli değildir. Zira, davalı Meryem'in dayandığı tapu kaydının uygulanışında yerel bilirkişinin çelişik beyanları üzerinde durulmamıştır.
Kayıt ve belgeler; elverdiği ölçüde çevreyi iyi bilen tarafsız ve yaşlı bilirkişilerle ve bunların yanında bulundurulacak uzman bir bilirkişinin bir arada ahenkli bir biçimde çalışmaları sağlanarak uygulanır. Uygulamada sınır komşu taşınmazlara ait kayıt ve belgelerden de yararlanılır. Seçilen mahalli bilirkişi bilgisiz olur veya çelişik beyanlanda bulunursa HUMk.nun 284. maddesi gereğince onun yerine başkalarının seçilmesi gerekir. Zira bilirkişi bilgi ve mütalaasına başvurulan ve tarafsız olan üçüncü kişilerdir. Şahitten olsa olsa ancak bilinmeyen sınırlar hakkında bilgi alınabilir. Bu nedenle bir tarafın tanıklarını bilirkişi gibi dinlemek usul hükümlerine aykırıdır.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun olmayan hükmün (BOZULMASINA), kadastro sıfatıyla karar verildiği, karar başlığında belirtilmiş olmasına göre 2613 sayılı Yasanın 38. maddesi uyarınca harç alınmaması gerektiğinden, peşin alınan temyiz harcı ile ilam harcının istek halinde davacıya iadesine, 5.3.1981 tarihinde oybirliği ile karar verildi.