 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/7896
K: 1981/8497
T: 25.12.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı, yanlar arasında yapılan sözleşmeye davalının aykırı davrandığını ileri sürerek 20.000 lira ceza koşulunun ödettirilmesi için istemde bulunmuştur. Mahkemece istem benimsenmiş, ne var ki 5000 lira için ödemeye karar verilmiştir. Bu hükmü yalnızca davacı temyiz etmiştir.
2 - Dava, hukuksal nitelikte sözleşmeyle belirlenen ceza koşulunun ödettirilmesi dileğine ilişkindir. Davanın dayanağını oluşturan sözleşmeye aykırılık durumunda 40.000 lira "tazminat" ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davalının sözleşmeye aykırı davrandığı kabül edilmiş ve davalı temyiz etmemekle de bu yön kesinlik kazanmıştır.
Ceza koşulu, geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde, belli bir zamanda yerine getirilmemesi durumunda, borçlunun ödemesi gereken ve malca (konomik) değeri olup bir hukuk işlemiyle belirlenen götürü bir edimdir. Ceza koşulu, borca aykırı davranılması durumunda oluşan ve alacaklının uğrayacağı zararın önceden ve götürü yol ile saptanmasıdır. Önceden belirlenen bir giderin olmasının yanı sıra ceza koşulu, borcun gereği gibi yerine getirilmesinde zorlayıcı bir işlev de görür, ceza koşulu alacaklının borçluya karşı kullanabileceği hukuksal bir baskı aracıdır Üstelik, alacaklıyı, zararın varlığı ile kapsamını tanıtlamak (isbat etmek) gibi güç ve üzücü bir uğraştan da kurtarır. Gerçekten, BK. md. 159/1'e göre, "alacaklı zarara uğramamış olsa bile ceza gerekir."
Dava konusu somut olayda, davalının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle, kararlaştırılan 20.000 lira ceza koşulunun ödettirilmesi gerekir. Burada ayrıca davacının zarara uğrayıp uğramadığı ve bunun tutarı önemli değildir. BK. md. 161/3 uyarınca belirlenen 20.000 lira ceza koşulunun aşırı olmadığı da anlaşılmıştır. Öyleyse bu tutarın davacı yararına karar altına alınması gerekir.
Yerel mahkemenin tüm bu yönleri gözden kaçırması, usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi için yeniden yargılamaya gereksinimi yoktur. O nedenle hükmün düzeltilerek onanmasına, HUMK. md. 438/7 gereğindendir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan duruma göre yerel mahkemenin hüküm fıkrasının kaldırılmasına ve bunun yerine (20.000 liranın 10.11.1971 gününden başlıyarak % 5 faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine 25.12.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.