 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/7260
K: 1981/8541
T: 28.12.1981
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı tarafından duruşmalı, davalı avukatınca da duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre vali (K.Y.) hakkında verilen karara davacının yönelttiği temyiz itirazları reddedilmelidir.
2. Davacı, şoförü (H.A.)'a karşı dönme (rucü) davası açmıştır. Mahkemece, istem doğrultusunda davacı yararına ödetmeye karar verilmiş, hüküm, (H.A.) tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılarla, belgelerin incelenmesinden çok belirgin olarak ortaya çıkan sonuç şöyledir: Davacının şoförü olan davalı (H.A.), sürdüğü araç ile bir çocuğa çarpıp onu yaralamıştır. Davacıya ait bu araç içinde davacı da bulunmakta idi. Olayın ardından, kimliği belirlenmiyen bir kişi, yaralı çocuk davacının aracına konulduktan sonra, hastahaneye götürülmek üzere o araçla hareket etmiştir. İşte bu sırada, o kişi, sürdüğü araçla bir başkasına çarpıp ölümüne yol açmıştır. Bunun üzerine ölen kişinin mirasçıları, davacı ile şoför (H.A.)'a karşı "maddi ve manevi) giderinin ödettirilmesi davasına yöneltmişlerdir. (Samsun Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 1971/1298 Esas sayılı dosyası). Mahkemece şoför (H.A.)'ın ölümüne yol açan aracı kullanmadığı sonucuna varılmış, ne var ki, aracı bir başka kişinin kullanmasına engel olacak önlemleri almadığı gerekçesiyle kusurlu görülmüştür. O nedenle (H.A.), araç sahibi davacı ile birlikte giderimden dayanışmalı olarak sorumlu tutulmuştur. Hüküm kesinleşmiş ve işte davacı ödediği giderim için şoförüne dönmüştür. Bu davayı gören mahkeme de, ölen kişinin mirascılarınca açılan giderim davası dosyasına, o dosyadaki bilirkişi raporuna dayanarak ödetmeye karar vermiştir.
Oysa ölüm olayını davalı (H.A.) değil kimliği saptanamayan kişi meydana getirmiştir. Davalı (H.A.)'ın, bir çocuğa çarpıp yaralanması olayını çevreleyen somut koşullarda, çocuğun, yaşamını kurtarmak amacıyla bir başkasının aynı araca binmesini engellemeden önlem almadığını kabul etmenin inandırıcı bir yanı bulunduğu asla ileri sürülemez. Tam tersine, bir kaza yapan davalının aynı araçla çocuğu hastahaneye götürmesi, olayın yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle beklenen bir davranış değildir. Olayların normal akışı ve yaşam deneyimleri, içine düştüğü ruhsal gerilimle davalının aracı kullanmaması gerektiğini doğruladığı gibi, başkasının yaralı çocuğu hastahaneye yetiştirmesi yerin davalının bunu engellemesi kurallara da aykırı düşerdi. Üstelik, olay yerinde bulunan araç sahibi davacı bile böyle bir engellemeye gerek görmemiştir. Kaldı ki, ölenin mirasçıları tarafından açılan giderim davasında alınan bilirkişi raporunda, ölüme yol açan sürücünün yüzde yüz kusurlu olduğu belirtilmiştir. Öyleyse, davalı (H.A.)'ın gerekli önlemleri almadığı kusur olarak nitelense bile, üçüncü kişinin ağır kusuru ile nedensellik bağı kesilmiş demektir ki, bu durumda, (H.A.)'ın önlem alma ödevine aykırılık ile üçüncü kişinin yol açtığı ölüm olayı arasında yakın ve uygun nedensellik bağı bulunmamaktadır. Bilirkişi raporundaki, ölüme neden olan kişinin yüzde yüz kusurlu bulunduğuna ilişkin görüşün, gerçek anlamı da böyledir. Öte yandan olay yerinde olan davacı araç sahibinin, davalı şoförü üzerinde buyurma, denetim ve gözetim yetkisinin bulunmasından ötürü, aracına bir başkasının binmesine engel olması için davranışa geçmemesi de, dönme giderimi büsbütün ortadan kaldıran B.K. Md. 44 anlamında birlikte kusur sayılır. Bütün bunların ötesinde, davacı, temyiz dilekçesinde, davalı (H.A.)'ın dönme giderimi alacağından sorumlu olmadığını bildirmesi de, yerel mahkemenin ödetmeye ilişkin kararının davacı yanca da benimsenmediğini göstermektedir.
Şimdiye değin yapılan açıklamaların ışığında belirtmek gerekirse; (H.A.)'a yöneltilen dönme davası reddedilmelidir. Yerel mahkemenin tüm bu yönleri gözetmemesi, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının reddine ve hükmün 2 numaralı bendde gösterilen nedenlerle davalı (H.A.) yararına BOZULMASINA, 28.12.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.