 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/7082
K: 1981/8596
T: 28.12.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1) Davacı, mülkiyeti kendisine ait olduğunu savladığı minibüsü çalıştırıp gelir elde etmek üzere davalı kardeşine teslim ettiğini, gelirin yarısının davalıya ait olacağını ve yarısının da kendi eşine verileceğini ileri sürerek 1973-1977 dönemi için ortaklık karının yarısı 245.000 liranın davalıya ödettirilmesini ve minibüsün iadesini istemiştir. Davalı, minibüsün ortak alındığını, aralarında ortaklık bulunduğunu, kendisinin çalıştırdığını, giderleri yaptığını, davacının alacağı olmadığını savunmuş ve davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, önclikle davacının ortaklığın feshini ve ortaklıktan elde edilen gelirin hesabının görülmesini istemesi gerektiği, oysa, davanın bu nitelikte olmadığı nedenleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı yanca temyiz edilmiştir.
2) Bir davada, dayanılan olguları belirlemek, hukuksal yönden nitelemek, uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak, hakimin görevi gereğidir. (HUMK. md. 76). Davada, ileri sürülüş biçimine göre, davacı açıkça, kendisine ait minibüsün ve davalının da emeğinin ortaklığa konulduğunu savlamıştır. Davalı da davacıyla aralarında ortaklık bulunduğunu, minibüsü kendisinin çalıştırdığını bildirmiş, ne var ki, minibüsün ortak alındığını savunmuştur. Böylece, yanlar arasında BK. md. 520'de tanımlanan yalın (adi) ortaklık ilişkisi kurulduğunda, mahkemece çözümü gereken bir uyuşmazlık yoktur.
a) Davacı, davalının 1973-1977 için kardan pay vermediğini savlıyarak o nedenle 245.000 liranın ödetilmesinin yanı sıra minibüsün de iadesini istemiştir. Şu durum karşısında, böyle bir istemin, hukuksal nitelikçe, ortaklığın bozulması (feshi) anlamında olduğunun kabulü gerekir. Ortaklığın bozulması istemi ise, aynı zamanda arıtımı (tasfiyeyi) de kapsar. Gerçekten, arıtım, ortaklığın bozulmasının bir sonucudur. Öyleyse, mahkemece, bu yönden beliren uyuşmazlık çözüme bağlanmalı, BK. md. 537/7 çevresinde, ortaklığın bozulmasının gereklerinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalı, varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmelidir. Eğer mahkemece, davacının, yalın ortaklığı bozmada haklı olduğu sonucuna varılırsa BK. md. 538 vd. uyarınca arıtıma da karar verilmesi gerekeceği asla gözden uzak tutulmamalıdır.
b) Davacı, minibüsün çalıştırılmasından elde edilen kardan 1973-1977 için 245.000 liranın ödettirilmesini de istemiştir. Yalın ortaklığın bozulması için istem ileri sürülmeksizin de kardan (kazançtan) paya ilişkin olarak istemde bulunmaya hiç mi hiç yasal engel yoktur. Minibüsü çalıştıran ortağın davalı olduğunda bir uyuşmazlık oluşmamıştır. Öyleyse, davalının yönetici ortak bulunduğunda bir duraksama söz konusu değildir. Yönetici ortakların, en az her yıl bir kez hesap vermesini ve kazanç (kar) paylarını öteki ortaklara ödemek zorunda olduklarını, BK. md. 530/II açıklık ve seçiklikle öngörür. Üstelik hesap döneminin uzatılmasına ilişkin koşulun geçersiz bulunduğu, az önce anılan yasa hükmünde apaçık belirtilmiştir. Somut olayda, hesap vermekle yükümlü davalı, bunu, geçerli kanıtlarla tanıtlamış değildir. O nedenle yönetici ortak olan davalının hesap vermekten kaçındığı kabul edilmeli ve bilirkişi aracılığı ile 1973,1977 için olağan (normal) koşullar altında, minibüsten elde edilmesi gereken kazanç tutarının ne olduğu, olağan işletme giderleri saptanmalı ve böylece net kazanç (kar) belirlenmeli, eşit pay karinesi uyarınca bulunacak net kazançtan davacının yarı payına düşen hesaplanmalı ve ceza dosyasındaki davacının 80.000 lira aldığı yolundaki açıklaması gözetilerek payına düşenden bu para indirilmeli ve arta kalan olursa o tutarın davacı yararına ödetilmesine karar verilmelidir.
3) Yerel mahkemece, tüm bu yönlerin gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 28.12.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.