 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/696
K: 1981/2221
T: 30.03.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda;ilamda yazılı nedenlerden dolayı 60.000 liranın faiziyle birlikte davalılardan (N.G.)'den alınarak davacıya ödenmesiyle ortaklığın feshine ve tasfiyesi ile ilgili dava açmakta muhtariyetine ve çoğa ilişkin isteğin reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1) Davacı, tapulu arazisini parseleyip satmak üzere davalı (N.)yi vekil olarak atadığını, onun bu işi yaptıktan sonra elde edilen satış parasını vermediğini ileri sürerek ödetme için istemde bulunmuştur. Davalı, davacı ile aralarındaki ilişkinin yalın (adi) ortaklık olduğunu, ortaklık nedeni ile de davacının bir alacağının bulunmadığını savunmuştur.
2) Davacı, davalılardan (N.)'ye satış için "vekaletname" vermiştir. Mahkemece, davacının karşı koymasını, gözardı edilerek dinlenen davalı tanıklarının sözlerine dayanılmış ve yanlar arasında ortaklık bulunduğu, oysa bu yolda da bir istek olmadığı gerekçesiyle davacının, vekillik sözleşmesine ilişkin dava bölümü reddedilmiştir.
Davalının savunmasına göre, ortalığa katılma payı olarak davacı, toplu taşınmazlarını; kendisi de emeğini koymuştur. Öncelikle, bu yoldaki savunma için HUMK. md. 288, 290 gereğince tanık dinlenemez. Öte yandan taşınmazlarla ilgili katılma payının ortaklığa geçirimi borcunun geçerliliği, ancak kamusal (resmi) biçim (şekil)) koşuluna uyulmasına bağlıdır. Taşınmazların bu biçimde ortaklığa geçirimi kural olarak ortaklık sözleşmesinin de kamusal biçimde yapılmasını zorunlu kılar. Ancak, önemle vurgulayalım ki, bu zorunluk ortaklık sözleşmesinin tümünü kapsamaz. Gerçekte de, ortaklık sözleşmesinin, taşınmaz mallarla ilgili bölümünün kamusal biçimde düzenlenmesi yeterlidir. (Ümit Doğanay, atdi Şirket Akdi, 1968, Sh. 96; Yalman Taylan, Adi Ortaklık, 1976, Sh. 27, 49, 50). Olayda açıklandığı gibi bir sözleşme yapılmış değildir. Bu duruma göre savunma, yasal dayanaktan yoksundur. Öyleyse, davacı ile davalı (N.) arasında vekillik sözleşmesi ilişkisi bulunduğu benimsenip uyuşmazlık BK. md. 386 vd. çevresinde çözüme bağlanmalı ve yapılacak incelemenin ortaya koyacağı uygun sonuç çevresinde bir karar verilmelidir.
Mahkemece tüm bu yönlerin gözden kaçırılması, usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan, nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve 1400 lira duruşma avukatlık ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, istek olursa peşin harcın iadesine 30.3.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.