 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/6303
K: 1981/7034
T: 09.11.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı, davalının vekili olarak (M. A.)'a yöneltilen ipoteğin çizimi davasını izlediği sırada ikinci bir avukatın davaya sokulduğunu, kendisinin davadan çekilmediği gibi görevine son verilmediğini ileri sürerek o davada, davalı yararına takdir edilen 78. 500 lira avukatlık ücretinin ödetilmesi için istemde bulunmuştur. Davalı sava karşı koymuş ve davanın reddini dilemiştir. Mahkemece istem doğrultusunda ödetmeye karar verilmiş, hüküm, davalı yanca temyiz edilmiştir.
2 - Dosyanın içeriğine göre, yanlar arasında üç yıl süreli 20.7.1977 günlü avukatlık ücret sözleşmesi yapıldığı, davacının hukuk danışmanı niteliği bulunduğu, Asliye Hukuk Mahkemsince (977/450 E.) ipoteğin çizimi davası açtığı, sonradan davalının ikinci bir avukatı davaya kattığı, davacının bundan sonra da bir süre o avukatla birlikte davayı izlediği, eş deyişle davadan çekilmediği, sonuçta 19.7.1979 kararla davalı yararına 78.500 lira avukatlık ücretinin ödetilmesine karar verildiği, kesinleştiği, ilamın icraya konulduğu, paranın yatırıldığı, davacının tedbir aldığı saptanmıştır. Davacının "azli" yoluna gidilmediği de anlaşılmaktadır.
Şu durum karşısında, başlangıçta davacının, onamı (muvafakatı) alınmadan ikinci avukatın ipoteğin çizimi davasına sokulmasına karşın, bir süre o davayı ikinci avukatla birlikte izlmesi, davadan çekilmemiş olması, 1136 sayılı Avukatlık Yasası, md. 172 anlamında örtülü (zumni) onam verildiğini apaçık göstermektedir. Gerçekten onam açık olabileceği gibi örtülü (zımni)onanım da özdeş sonuçları doğurur. Az önce anılan yasa hükmü, onamı tanıtlanmasıyle ilgili olup geçerlilik koşulu değildir. Böylelikle davacı avukatın, ipoteğin çizimi davasına ikinci avukatın sokulmasına onamı bulunduğunda asla duraksama sözkonusu olmamalıdır. Öyleyse, davacının ipoteğin çizimi davasında davalı yararına takdir edilen avukatlık ücretinin yarısı için A. K. md. 164/Son uyarınca istemde bulunabileceğinin kabulü gerekir. Şundan ki, davalı ipoteğin çizimi davasını iki avukatla kovuşturmuş, gelgelelim yararına tek bir avukatlık ücreti takdir edilmiştir. O nedenle davalının tek bir avukatlık ücreti aldığı halde, her iki avukata aynı tutarı ayrı ayrı, yani iki kez ödemesi gibi bir çözümün yeğlenmesi, hakseverlik ve denkseverlik kuralı ile bağdaşamaz. Durum böyle olunca davacı yararına ancak 78.500 liranın yarısı 39.250 lira için ödetmeye karar verilmelidir.
Yerel mahkemenin tüm bu yönleri gözden kaçırması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 9.11.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.