 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/6238
K: 1981/7996
T: 08.12.1981
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - Davacı, davalıların miras bırakanları İsmail ile aralarında yalın (adi) ortaklık kurulduğunu ileri sürerek ortaklık konusu atelyedeki "malzeme ve makinaların" yarı bedeli 125.000 liranın ödetilmesi için istemde bulunmuştur. Mahkemece davanın reddine ilişkin hüküm, davacının temyizi üzerine dairece bozulmuştur. Bozmaya uyan mahkeme, yine davanın reddine karar vermiştir. Davacı, bu kez de hükmü temyiz etmiştir.
2 - Yerel Mahkemenin buyruğuna uyduğu 6.12.1979 gün, 4725/6415 sayılı bozma ilamında şöyle denilmektedir: "..atölyedeki torna tezfahlarından bir tanesinin Mustafa... Şirketi'nden davacıya hibe yolu ile verildiği, diğer Modirns Type marka tezgahın da davacı tarafından 4.4.1960 tarihli noterden tasdikli senetle Merahemden satın alındığı anlaşılmaktadır... - Mahkemece yapılacak iş, ortaklık kabul edildiğine ve davacının isteği tasfiyeyi de kapsadığına göre BK.nun 538. ve sonra gelen maddeleri uyarınca ortaklığın tasfiyesi yönüne gitmek ve sonucu dairesinde karar vermekten ibarettir."
Bozmaya uyan mahkeme bilirkişiden rapor almış ve tanık sözlerini özetleyen bilirkişi, yanlar arasında ortak olduklarını kanıtlıyacak ve dolayısiyle arıtımı (tasfiyeyi) gerektirecek bir durum bulunmadığı kansına vardığını belirtmiş, buna dayanarak dava yine mahkemece reddedilmiştir. Böylelikle, buyruğuna uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiş; yalan ortaklığın varlığı, bozma ilamında açıkca vurgulandığı halde, bozmaya uyan mahkeme, ortaklık yoktur diyen bilirkişi görüşünü yeğ tutarak direnmeye yolaçacak biçimde ortaklığın olmadığından sözetmekle, bozma ilamının içeriğini apaçık gözardı etmiştir.
3 - Davacı ile davalıların miras bırakanları arasında, MK.m.520 vd. ile düzene konan yalın ortaklık ilişkisi bulunduğu, buyruğuna uyularak kesinleşen bozma ilamı ile apaçık saptanmıştır. Artık, yerel mahkeme tersi bir düşünceyi benimseyemez. Öyleyse, bozma ilamında gösterilen arıtım (tasfiye) gerçekleştirilmelidir. Burada, duraksamaları ortadan kaldırmak için, genelde arıtımla ilgili ilkelerinin ayrıntılı olarak belirtilmesi zorunludur. Şöyle ki:
a - Önce, ortaklığın "aktif ve pasifi" saptanır. Aktif, paraya çevrilir. Böylece elde edilecek tutardan önce üçüncü kişilere olan borçlar ile ortaklara karşı olan avans ve gider borçları ödenir. İşte, bu dış arıtımdır. Bundan sonra içi arıtıma geçilir ve önce, ortaklara katılma paylarının değerleri dağıtılır. Katılma paylarının böylelikle verilmesinden sonra geride kalan bölüm, karı oluşturur. Kar, yıllık karın paylaştırılmasında kabul edilen esaslar çevresinde bölüştürülür.
Dış arıtımdan ve katılma paylarının dağıtılmasından sonra geride kalan bölüm, karı oluşturur. Kar, yıllık karın paylaştırılmasında kabul edilen esaslar çevresinde bölüştürülür.
Dış arıtımdan ve katılma paylarının dağıtılmasından sonra geride bir şey kalmıyabilir. Bu durumda, kardan sözetmek olanaksızdır. Üstelik, paraya çevirme sonucunda elde edilecek tutar, ortaklık borçlarını ödemeye de yetmiyebilir. Böyle bir olasılıkta, ortaklar, ortaklık borçlarından paylarına düşecek ölçüde zarara uğramış olurlar. Bu zarar, yıllık zarara katılma çevresinde ortaklara bölünür.
b - Yalın (adi) ortaklığın sona ermesinin doğurduğu sonuçlardan biri de ortak amaca özgülenmiş malvarlığının arıtımıdır. Arıtım (tasfiye) ise, tüm hesapların görülüp ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaştırılması ya da satış yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaştırılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Yanlar arasındaki ortaklık bozulduğuna göre, arıtıma geçilmelidir. Arıtım, BK. m. 540 gereğince tüm ortaklarca birlikte yapılmak gerekir. Tersi durumda ise, arıtımı mahkeme yapar. Öyle ki, mahkeme arıtımı gerçekleştirmek için işin genişliğine göre bir görevli ya da birden çok görevli atayarak (tasfiye memur veya heyeti) onlar aliyle arıtımı gerçekleştirir. Şu var ki, bu aşamaya gelmeden önce karar gününe en yakın bir gün esas alınarak bu gündeki ortaklığın malvarlığı tümden ve parasal değerleri ile saptanır. Malvarlığı saptandıktan sonra, eğer paylaşmada ekonomik yarar yoksa, onun satışı yoluna gidilebilir. Bu aşamada arıtımın birlikte yapılması gerekeceği konusundaki BK. m. 540'daki hüküm buyruğu bir daha karşımıza çıkar. Bu kez, yorum yoluyla, yatırımın bu evrasinde yine birlik aranır; yani satışın yanlar arasında yapılıp yapılmayacağı kendilerinden sorulur. Bu konuda oybirliği sağlanırsa, karar gününe yakın olarak saptanan gündeki hesaba göre satın alanın karşı yana vereceği para tutarı belirlenir ve kar ve zarar durumuna göre yanların arıtım görevlisinden alacakları ya da ona ödeyecekleri oranlar açıklanır. Karardan sonra, yanların arıtım görevlisi ile ilişkilerindeki uyuşmazlıklar, karar veren mahkemece çözüme bağlanır.
Yanlar arasındaki oybirliği sağlanamazsa, üçüncü kişilerin artırmaya girip girmeyicekleri, artımanın açık olup olmayacağı ekonomik çıkar açısından mahkemece değerlendirilir; ona göre atırım biçimi saptanır.
c - Yalın (adi) ortaklığın ortak amacına erişmek için özgülemen malvarlığı üzerinde ortaklar "iştirak halinde" maliktirler (MK. m. 534/I). Bir şeyin mülkiyetini katılma payı olarak koyan ortak, yapılacak arıtım sonunda o şeyi aynen geri alamaz. O kimsenin katılma payı ne miktar değer için kabul edilmişse, o değeri isteyebilir (BK.m. 538/I). Eğer, bu değer belirlenmemişse geri alma, o şeyin katılma payı olarak konduğu zamandaki değeri üzirenden yapılır (BK. m. 538/II).
4 - İşte, yerel mahkemece yukarıdaki açıklamalar ve bozma ilamının içeriği gözetilerek somut olayda, belirlenen ilkeler çevresinde arıtım yapılmalı, böylece ortaya çıkacak uygun sonuç çevresinde bir karar verilmelidir.
5 - Yerel mahkemenin buyruğuna uyduğu bozma ilamıyla çelişerek, ilgili yasa hükümlerini de gözardı ederek davanın reddine ilişkin olarak verdiği son karar da bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA,istek olursa peşin harcın iadesine 8.12.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.