 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/6051
K: 1981/7962
T: 07.12.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı, davalı kurumca görevlendirilen komisyon tarafından açık artırma ilesatılan aracın niteliklerinin "şartnameye" uymadığını ilerisürerek nitelikleri saptanıp aracın saptanacak durum ile teslim fişi ve faturasının verilmesi ve aracın teslimi için istemde bulunmuştur. Davalı, komisyonların "husumete ehil" olmadığını, kaldı ki, kurumun yalnızca aracı bulunduğunu, "esas hasmın" Gümrük ve Tekel Bakanlığı olduğunu savunup "görev ve husumet" yönünden davanın reddini dilemiştir. Mahkemece savunma doğrultusunda kuralın komisyonun tüzel kişiliği olmadığından, davalı kurumun aracı bulunduğundan sözedilerek husumet itirazının" yerinde olduğu da belirtilip davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı yanca temyiz edilmiştir.
2 - Davacı, satım sözleşmesi ilişkisine dayanmıştır. Dosyadaki yazılarla belgeler yazılarla belgeler içeriğine göre, bu ilişkini davalı D.M.O. ile davacı arasında kurulduğu açıklık ve seçiklikle saptanmıştır. Gerçekten "tasfiyeye" ilişkin tüzüğün 8. maddesi uyarınca, satışın yapılması görevi Bakanlar Kurulunca D.M.O.ne verildiği anlaşılmaktadır. Komisyon oluşturulacağı da, anılan Tüzük, m.9'da ayrıca belirtilmiştir. Davalı kurumun satım işlemleri, tüzük hüküm uyurınca, kendi örgütü içinde oluşturduğu bir komisyon aracılığı ile yürütmesi satım ilişkisinin bu komisyonla davacı arasında karulduğunu göstermez. Bu komusyonun içi ilişkide satım işlemlerini D.M.O. adına yürüttüğünde duraksamaya yer yoktur. Öyle ki, otomobil satışı duyurusunun kurumca yapılması ve de güvencenin D.M.O.ne sunulmasının yanı sıra, satış parası da davalı kurum adına yatırılmış ve fiş D.M.O tarafından düzenlenip davacıya verilmiştir. Şu durum karşısında, satım sözleşmesini davacı ile D.M.O arasında yapıldığı çok belirgindir. Üstelik, davalı kurum genel müdürlüğünün, davacıya gönderdiği 6.12.1979 gün, 031478 sayılı yazıda, yanlar arasında satış sözleşmesi ilişkisini kurduğu doğrulanmış, davacının "satış akdinin iptali" istemine karşı çıkılmış ve de aracı 1 hafta içinde alınması davacıya bildilmiştir. Anılan bu yazı içeriğinin tüm duraksamalara açtığı da, dilekçenin bütününden apaçık anlaşılmaktadır. Gerçekten, bu kurum mahkemede avukatıyla temsil edilmiştir. Durum böyle olunca, komisyonun tüzel kişiliği bulunmadığından sözedilmesi dayanaksız kalmaktadır.
Davalı D.M.O.nin satım işlemlerini, oluşturduğu komisyon aracılığı yürütüp sonra da, bunun "husumete ehil olmadığını" bildirmesi, MK. m.2'ile de açıklık ve seçiklikle çelişir.
Davalı, tüzük uyarınca satış için görevlendirildiğine ve satışı gerçekleştirdiğine göre, davacı ile aralarında kurulan satım sözleşmesinden doğan hak ve borçların davalı kuruma ait olacağı söz götürmez. Eş deyişle davalı, Gümrük ve Tekel Bakanlığının temsilcisi niteliği ile işlemleri yürütüp sonuçlandırmış değildir. Tüzük uyarınca görevlendirilmesi, davalı kurumun doğrudan davacı ile satım sözleşmesini yapmasının dayanağını oluşturmuştur. Belgeler arasında, davalı kurumun temsilci niteliği ile davarandığına ilişkin herhangi bir bilgi yoktur. Araca satışa kendi adına çıkaran ve satan davalı kurumun, "esas hasmın" Gümrük ve Tekel Bakanlığı olduğunu ileri sürmesi, MK. m. 2'ye de kesinlikle aykırıdır.
Şimdiye değin yapılan açıklamaların ışığında belirtmek gerekirse; satım sözleşmesi ilişkisi davacı ile davalı D.M.O. arasında kurulduğu kabul edilmeli ve esasa girişilip uyuşmazlık çözüme bulunmalıdır.
Yerel mahkemece, tüm bu yönlerin gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, 3.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve istek olursa peşin harcın iadesine 7.12.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.