 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/5542
K: 1981/6293
T: 01.10.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacılar, miras bırakan babalarından tapulu taşınmazın bir bölümünü kütük dışı satın aldıklarını, sağlığında tescilin yapılmadığını, davalı mirasçılarının da buna yanaşmadıklarını ileri sürerek ödenen satış parası 240.000 lira için istemde bulunmuşlardır. Davalılar vezili zaman aşımı defini ileri sürmüş, yerel mahkeme de savunma doğrultusunda zaman aşımı yönünden davanın reddine karar vermiştir. Davacılar hükmü temyiz etmişlerdir.
2 - Dava, kütük dışı satılan taşınmaz bölümü için ödenen 240.000 liranın geri verilmesi istemine ilişkindir. Söz konusu taşınmazın tapulu olduğu yönünden mahkemece çözümü gereken bir uyuşmazlık yoktur. Böylece davacılar ile taşınmaz maliki babaları arasında kütük dışı bir satış yapıldığı savlanmış ve tapuda "ferağ" verilmediğinden sözedilerek 240.000 liranın ödetilmesi istenilmiştir. Yargıtay'ın 29.2.1940 gün ve 31/47 sayılı İnançları Birleştirme Kararına göre tapulu taşınmazın kütük dışı satışı geçerli değilse de, satış parasının geri verilmesine ilişkin dava 10 yıllık zaman aşımına bağlı olup satıcının ferağdan vazgeçtiği ve çekindiği gün, bu zaman aşımının başlangıcı sayılır. Az önce anılan kararda şöyle denilmektedir: "... bu misillu davalar 10 senelik umumi müruruzaman hükümlerine tabi olduğu gibi satıcının rıza ve ihtiyari ile taahhüdünü ifa edebileceğine göre bunun icrasını beklemek zaruretinde bulunan alıcı için ancak şartın tahakkuk etmediği ve ferağ ümidi munkati olduğu takdirde bedelin istirdadını davaya selahiyet geleceğinden müruruzamanın da paranın verildiği tarihten değil satıcının bir-rıza ferağdan nükul ve imtina ettiği zamanda" başlar. Somut olayda kütük dışı satılan taşınmaz bölümü üzerinde zilyedliğini kuran davacılar için satıcı babalarının ölümü gününde ferağ ümidinin ortadan kalktığının kabulü gerekir. Öyle ki, satıcının mirascıları olan davalılar da ferağdan kaçınmışlardır. Davacıların, satıcı babalarının ölümüne değin ferağ ümidi ile zilyedliklerine geçirdikleri taşınmaz bölümünü kullanagelmeleri olayların normal akışına uygun düşer. Kaldı ki, daha önce ferağ ümidinin ortadan kalktığı, satıcının ferağdan vazgeçtiği ve kaçındığı davalılarca savunma olarak ileri sürülüp kanıtlanmış değildir. Satıcı babanın 22.10.1979'da öldüğü veraset belgesinden anlaşılmaktadır. Şu durum karşısında 10 yıllık zaman aşımının geçtiği ve davanın zaman aşımına uğradığı asla kabul edilemez.
Yerel mahkemenin tüm bu yönleri ve özellikle İnançları Birleştirme Kararına gözetmemesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir. Burada yapılacak iş, zaman aşımı definin reddiyle esas uyuşmazlığı çözüme bağlamaktan ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA,(...) 1.10.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.