 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/5315
K: 1981/6119
T: 29.09.1981
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı (N.D.) hakkında verilen karara yöneltilen temyiz itirazları reddedilmelidir.
2 - Yerel mahkemece, yanlar arasındaki kira sözleşmesinin, 2490 sayılı yasanın 25. maddesine uygun düzenlenmediğinden söz edilip geçersiz bulunduğu sonucuna varılarak dava reddedildiği için konunun bu yönden tartışılması gerekir. Şöyle ki;
a) 3456 sayılı eski Noterlik Yasasında "re'sen", onu yürürlükten kaldıran 1512 sayılı Yasada ise "düzenleme" sözcükleri ile anlatılan noterin doğrudan yaptığı sözleşme ve 2490 sayılı Yasanın 25. maddesinde yer alan "tescil" sözcüklerinin kaynaklarına inildiğinde şu durum gözlenir: Noterlik Yasalarındaki "kanunen" sözcüğünün öteki yasaları amaçladığında duraksamaya yer yoktur. Örneğin, MK. 686'de "mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi", 173'de "evlenme sözleşmesinin" tescilinden söz edilmiştir. Mülkiyeti saklı tutma sözleşmesinin yalnızca "noter tarafından tasdik" edileceği ve ayrıca "sicili mahsusa" yazılacağı belirtilmiştir. Böylelikle "re'sen düzenlenmeyen" bir sözleşmenin sicil tescili için noter "tasdiki" yeterli sayılmıştır. Bir başka yönden 1512 sayılı yasada mülkiyeti saklı tutma sözleşmesinin re'sen düzenleneceği yolundaki hükmün MK.'nun 688. maddesini değiştirmediği, gerek öğreti, gerek uygulamada benimsenmiştir. Bu yön, konumuz açısından "tasdik ve tescilini" öngörülmesinin düzenleme biçimi ile bağlantısızlığını gösterir. Öte yandan 2490 sayılı Yasa, özel hukuk sözleşmelerine ilişkindir. Dahası, sözleşmeyi yönetim yönünden imzalayacak kişi, kamu görevlisidir. Ayrıca, bir başka kamu görevlisi notere yetki tanınması, kamusal biçimin amacını aşar nitelikte görülebilir. Tüm bu görüşler toplandığında, 2490 sayılı yasanın 25. maddesinde yer alan "tescil" sözcüğünün, "düzenleme" biçimindeki sözleşmeyi amaçlamadığı ortaya çıkmaktadır. (M.R. KARAHASAN, İnşaat İmar İhale Hukuku, 1979, sh. 1183 - 1184) Nitekim, uygulama da, özdeş sonuca varmıştır. (HGK. nun 14.1.1981 gün ve 4/259-10 sayılı kararı). Öyleyse yanlar arasındaki sözleşme geçerlidir.
b) Öte yandan, dava konusunun dayanağını oluşturan kira sözleşmesinin hükümlerini, yanlar uzun süre yerine getirmişlerdir. O nedenle biçim eksikliğini ileri sürmek, somut olaydaki durum ve koşullara göre, MK. md. 2'de yer olan güven ilkesiyle, eşdeyişle doğruluk ve dürüstlük kuralı ile asla bağdaşamaz.
c) Şu durum karşısında (özellikle a'da açıklandığı üzere) anılan kira sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edilmeli, işin esası incelenmeli, giderim gerekip gerekmediği ve tutarı soruşturulup belirlenmeli, böylece varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
d) Yerel mahkemece, tüm bu yönlerin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ : Sair temiyz itirazlarının reddiyle, hükmün 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA,(...) 29.9.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.