 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/5203
K: 1981/7058
T: 09.11.1981
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı, davalının borçlu eşi hakkında giriştiği icra koğuşturmasında güçsüzlük belgesi (aciz vesikası) aldığını ileri sürerek borçlunun davalıya geçirdiği taşınmaz kaydının "iptaline" karar verilmesini istemiştir. Davalı güçsüzlük durumu olmadığını savunup davanın reddini dilemiştir. Mahkemece borçlu adına tapulu taşınmazlar bulunduğu,, Bağ-Kur'dan maaş aldığı, güçsüzlük durumu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı yanca temyiz edilmiştir.
2 - Davanın, İİK. m. 277 vd. ile düzene koyan "iptal davası" niteliğinde bulunduğu çok belirgindir. dosyanın içeriğine göre, davacının borçlu hakkında giriştiği koğuşturmada güçsüzlük belgesi aldığı saptanmıştır. Böylelikle, "iptal davasının" dinlenebilme koşulu, icra memurluğunda verilen güçsüzlük belgesiyle kanıtlanmıştır. ne var ki, mahkemece, borçlunun güçsüzlük durumu olmadığından sözedilip bu belge bir yana itilerek davanın reddine karar verilmişti. Oysa, ödeme güçsüzlüğü belgesi sunmak dava koşulu için yeterli olup, mahkemenin bu belgeyi gözardı etmesi, borçlunun ödeme gücüne sahip olduğu ve alacaklıya ödemede bulunabileceği nedeniyle davacının dava hakkını engellemesi olanaklı değildir. Bu sonuç, öğreti ile de desteklenebilir. Şöyle ki:
a) "Aciz vesikası, İsviçre ve Türk hukukunda, borçlu malvarlığının alacaklıyı tatmine yetmemekte olduğunun tek ispat vasıtasıdır, bu konuda başka bir delil gösterilemez ve bilmukabele, aciz vesikasının elde edilmiş olmasına rağmen borçlu malvarlığının alacaklıyı tatmin edebilir durumda olduğu da hiç bir yolda ileri sürülemez" (Dr. Bilge Umar, Türk İcra - İflas Hukukunda iptal Davası. Yıl: 1963, Sh. 38, dipnot: 16 ve 17'de andığı yazarlar).
b) "Borçlunun ödeme güçsüzlüğünün başka araçlarla tanıtlanması yeterli değildir. (BGE. 26 II 61, g. 2 (S. 3, 29); 33 II 109, (S. 10, 72); ZR. 8, 17); buna karşılık (iptal davasından vazgeçildiğine dair savunmanın yapıldığı durum saklı kalmak üzere), ödeme güçsüzlüğü belgesinin ibrazı kesin olarak davacının dava hakkını kanıtlar ve hakimmin önünde, bu belgenin gerek takip yönünden usulüne uygun olmadığı (meğer ki hükümsüz olsun), gerek borçlunun ödeme gücüne sahip olduğu ve alacaklıya ödemede bulunabileceği ileri sürülerek, davacının dava hakkı engellenemez; bak. BGE. 366 II 20, (S. 13 - 24). Bunun gibi, davalı, ödeme güçsüzlüğü belgesine sahip olan alacaklının, kefalet veya rehinle temin edilmiş bulunduğunu... veya alacağını almak için başkaca hukuksal yollara başvurabileceğini ileri süremez." (JAEGER, Commentaire De La Loi Federale sur La Poursuite Pour Dettes Et La Faillite. Tome III Lausanne/Ceneve, Sh. 11 vd., İsviçre İİK. m. 285 Şerhi, 3 sayılı parağraf).
c) "Ödeme güçsüzlüğü, ödeme güçsüzlüğü belgesinden başka bir araçla kanıtlanamaz (BGE. 33 II 710). Ödeme güçsüzlüğü belgesinin haklı veya haksız olarak düzenlendiği konusu mahkeme tarafından incelenemez (BGE. 36 II 135). (FRİTZSCHE, Schuldbetreibung Und Konkurs, Cilt II, Zürich 1975, Sh. 288).
Tüm bu açıklamaların ışığında önemle vurgulamak gerekir ki, koğuşturmasının kendisi ya da koğuşturma içinde verilen ödeme güçsüzlüğü belgesi iptal edilmedikçe, "iptal davasında" ödeme güçsüzlüğü belgesinin yeterliği ve geçerliği davalı tarafından tartışılamaz.
Yerel mahkemenin bu yönleri gözden kaçırması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Öyleyse, dava koşulu, borç ödemeden güçsüzlük belgesiyle kanıtlandığı kabul edilmeli, bu arada İİK. m. 282'e göre, borçlu da davaya çağrılmalı, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, istek olursa peşin harcın iadesine 9.11.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.