 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E:1981/4763
K:1981/6621
T:21.10.1981
- VEKALET İKİNCİ AVUKATIN GÖREVLENDİRİLMESİ
- İLK AVUKATIN ONAMI
- VEKALET ÜCRETİ
* ÖZET:1 - İş sahibi ilk anlaşmayı yaptığı avukatın yazılı onama [muvafakatı] olmadan başka avukatları görevlendiremez.
2 - Bu onamanın bulunduğunu vekillik verenin kanıtlaması gerekir.
3 - İş sahibi onama vermeyen avukata sözleşmede kabul edilen ücretin tümünü ödemekle yükümlüdür.
(1136 s. Av. K m. 172)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde Olduğu saptanarak dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü
1 - Davacı, yanlar arasında 25.9.1972 günlü bir ücret sözleşmesi düzenlendiğini, Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki davayı, davalı Muharrem vekili niteliği ile izlediğini, davalının sözleşmedeki borcuna uymadığını, onamını almadan başka bir avukatı görevlendirdiğini ileri sürerek itirazın iptali ile ödetmeye karar verilmesi için istemde bulunmuştur. Davalı sava karşı çıkmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı yanca temyiz edilmiştir.
2 - Dava, avukatlık ücret sözleşmesinden doğan 50.000 lira ücret ile bürodan ayrılma tazminatı 4.500 lira için yapılan icra kovuşturmasında ileri sürülen itirazın iptali ile bu paranın % 15 icra inkar tazminatıyla birlikte davalıya ödetilmesi dileğine ilişkindir. Dava temelini oluşturan 25.9.1972 günlü avukatlık ücret sözleşmesi düzenlendiğinde, davacının Silivri Asi iye Hukuk Mahkemesi'ndeki davayı izlediğinde, sonradan davalının bu - dava için avukat Nusret'i vekil olarak atadığında bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi dosyanın içeriği de bu yönü desteklemektedir.
Yukarıda anılan sözleşmenin 2. maddesiyle, 50.000 lira ücret kararlaştırıldığı ve 1.000 lira ücretin peşin ödeneceğini öngörüldüğü saptanmıştır. Her ne kadar yerel mahkeme kararında 1.000 liranın peşin ödenmediğini tanıt yükünün davacıya ait bulunduğu kabul edilmişse de sözleşmenin 2. maddesinde açık seçik 1.000 lira ücretin peşin olarak ödeneceğinin yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu duruma ve sözleşmede 1.000 lira (ödenmiştir) diye 'bir açıklık bulunmamasına, tersine (ödenecektir) yolunda' hükme yer verilmesine göre, burada tanıt yükünü vekillik verenin taşıdığında asla duraksamaya yer yoktur. davalı yan ise ödemeyi geçerli kanıtla tanıtlamam iştir. Öte yandan davalının avukat Nusret'i vekil olarak atayıp görevlendirmesinde davacı avukatın onayının bulunduğunu vekillik verenin tanıtlaması gerekir. Öyle ki, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 172. maddesinin 1. fıkrasında iş sahibinin ilk anlaşmayı yaptığı avukatının "yazılı muvafakatı" ile 'başka avukatları da İşin kovuşturma ve savunmasına katabileceği apaçık belirtilmiştir. davalı yan, davacının yazılı muvafakatı olduğunu kanıtlamış değildir. Yerel mahkemenin bu yönden de tanıt yükünün davacıya ait olduğundan söz etmesinin yasal dayanağı yoktur. Yukarıda anılan 172. maddenin 2. fıkrasının öngörülen (muvafakat etmiş sayılır) durumunda da somut olayda gerçekleşmemiştir. Davacı yazılı onam vermediğine göre 172. maddenin 3. fıkrası uygulama alanı bulur. Şöyle ki, yanlar arasındaki vekillik özleşmesi kendiliğinden sona erer. İş sahibi, onam vermeyen avukata ücretine tümünü ödemekle yükümlüdür. Anılan yasanın 172. maddesinin son fıkrası hükmü, ilk avukatın onam vermesi ile ilgilidir. Oysa davacı avukat, onam vermemiş bulunduğundan, bu hüküm göz önünde tutulamaz. 0 nedenle yerel mahkemenin (yasanın 172/son maddesi fıkrasındaki durum esasen oluşmuş bulunmaktadır) yolundaki görüşü anılan hükümle çok belirgin olarak çelişmektedir şu duruma karşısında davacı avukat sözleşme ile belirlenen 50.000 lira avukatlık ücretini istemekte 'haklı olup bu yönden duraksamaya düşülmemelidir. Davada yer alan 4.500 liraya ilişkin istemin ise, 25.9.1972 günlü sözleşmenin 5. maddesi gözetilerek değerlendirilmesi ve çözüme bağlanması gerekir Yerel mahkemece tüm bu yönlerin gözden kaçınılması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına, (BOZULMASINA), istek olursa peşin harcın iadesine 21.10.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.