 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/4476
K: 1981/5204
T: 07.07.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak ve aktin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan esir temyiz itirazları rededdilmelidir.
2 - Davacı, davalı (H.F.) aralarında konusu pastahane işletmesi olan 11.7.1977 günlü yalın (adi) ortaklık sözleşmesi yapıldığını, araç gereç sağlanmak üzere davacının harcadığı 65.000 liranın yarısı ile davalının sorumlu olduğunu, buna karşın katılma payı 32500 lirayı ödemediğini, sözleşmenin sona erdirildiğini ileri sürerek 32500 lira için de istemde bulunmuştur.
Davacı ile (H.) arasında 11.7.1977 günlü yalın (adi) ortaklık sözleşmesi düzenlendiğinde bir uyuşmazlık olmadığı gibi, dosyadaki sözleşme örneği de bu yönü desteklemektedir. Anılan sözleşmenin 1. maddesine göre, 65.000 lira harcanarak gerekli araç ve gereçle pastalık yapılacağı, 3. madde ile de katılma payı 1/2 karşılığı 32500 liranın davalı (H.) tarafından borç olarak kabul edildiği saptanmıştır.
Yanların sav ve savunmalarına, dosyanın içeriğine göre de, yalın (adi) ortaklık ilişkisinin sona erdirildiği belli olup bu yönden de mahkemece çözümü gereken bir uyuşmazlık ortaya çıkmamıştır. Davalı (H.)'ın katılma payı 32500 lirayı ödediği de geçerli kanıtlarla tanıtlanmış (ispat edilmiş) değildir. Yerel mahkemece, 32500 liranın davacı yararına ödetilmesine karar verilmiştir.
Oysa, yalın ortaklığın sona ermesinin doğurduğu sonuçlardan biri de ortak amaca özgünlenmiş malvarlığının artımıdır. Arıtım (tasfiye) ise, tüm hesapların görülüp ortakların birbiriyle alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaştırılması ya da satış yoluyla elde çıkarılmasıdır. Yanlar arasındaki ortaklık bozulduğuna göre, arıtıma geçilmelidir. Arıtım, BK. md. 540 gereğince, tüm ortaklarca birlikte yapılmak gerekir. Tersi durumda ise, arıtımı mahkeme yapar. Öyle ki, mahkeme arıtımı gerçekleştirmek için işin genişliğine göre bir görevli ya da birden çok görevli atayarak (tasfiye memur veya heyeti) onlar eliyle arıtımı gerçekleştirir. Şu var ki, bu aşamaya gelmeden önce karar gününe en yakın bir gün esas alınarak bu gündeki ortaklığın malvarlığı tümden ve parasal değerleri ile saptanır. Örneğin, somut olayda, pastahanedeki araç ve gereçlere bilirkişi kanalı ile değer biçtirilir. Malvarlığı saptandıktan sonra, eğer paylaşmada ekonomik yarar yoksa, onun satışı yoluna gidilebilir. Bu aşamada, arıtımın birlikte yapılması gerekeceği konusundaki BK. md. 540'daki hüküm buyruğu bir daha karşımıza çıkar. Bu kez, yorum yoluyla, arıtımın bu evresinde yine birlik aranır; yani satışın yanlar arasında yapılıp yapılmayacağı kendilerinden sorulur. Bu konuda oybirliği sağlanırsa, karar gününe yakın olarak saptanan gündeki hesaba göre satın alanın karşı yana vereceği para tutarı belirlenir. Ve kar ve zarar durumuna göre yanların arıtım görevlisinden alacakları ya da ona ödeyecekleri oranlar açıklanır. Karardan sonra, yanların arıtım görevlisi ile ilişkilerindeki uyuşmazlıklar, kararı veren mahkemece çözüme bağlanır.
Yanlar arasındaki oybirliği sağlanmazsa, üçüncü kişilerin artırmaya girip girmiyecekleri, arıtmanın açık olup olmayacağı ekonomik çıkar açısından mahkemece değerlendirilir; ona göre arıtım biçimi saptanır.
Yerel mahkemece, tüm bu yönlerin gözden kaçırılması, BK. md. 538 ve onu izliyen maddelerdeki ilkelerin gözetilmemesi, arıtım hesapları yapılarak arıtıma gidilmemesi, pastahaneye konan araç ve gereçlerin nitelikleri ve sayılarının belirlenmemesi, bunlara, bilirkişi eliyle değer biçtirilmemesi kısacası arıtımın yolu ve yönteminin saptanmaması, usul ve yasaya aykırıdır. Burada, şu yönü yineleyerek önemle vurgulıyalım ki, davalı (H.)'ın katılma payından 32500 lira borcu olduğu asla gözardı edilmemelidir.
Öyleyse eksik inceleme sonucu verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Sair temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün 2 numaralı bendde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,(...) 7.7.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.