 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E:1981/3290
K:1981/4010
T:26.05.1981
ÖZET: Koşul belgesine [şartnameye] göre belirlenen sürede sözleşme yapılmaz ise, bir ay içinde yeniden ihaleye çıkarılması gerektiğinden, davacı kurumun bir ay içinde ikinci ihaleye çıkarma işlemlerine başlayıp başlamadığı, zararın çoğalmasında davacının BK. in. 44 anlamında birlikte kusura bulunup bulunmadığı saptanmalıdır.
Vakıf malların kiraya verilmesinde 2490 sayılı Yasa hükümleri uygulanmaz. Yasa uyarınca çıkarılan yönetmeliğe göre, üzerine ihale bırakılanın geçici inancayı kesin inancaya çıkarmaması ve sözleşme yapmaktan kaçınması zarardan sorumlu tutulmasına yol açar. Ancak yönetmelikte direngen duruma di-işen yükümlünün yalnızca "gerçek zararı" ödeyeceği açıklanmış olmakla yönetimce gelir yazılan geçici inancanın indirilmesi gerekir.
(818 s. BK m. 44)
(6760 s. Vakıflar tim. Md. Teş. K. m. (262 s. K. la) Ek m.3)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması Sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü
1 - Dosyadaki yazılarla belgelere, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların değerlendirilmesinde bir yanılgı bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları reddedilmelidir.
2 - Davacı, ihale üzerine bırakılan davalının 10 gün içinde sözleşme yapmadığını "şartnameye" göre geçici inancının gelir yazıldığını, yeniden ihaleye çıkarıldığını, toplam 42.300 lira zarar oluştuğunu ileri sürerek giderimi için istemde bulunmuştur. Mahkemece bu doğrultuda karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılarla belgelere göre, davalının 1.9.1978 - 28.2. 1980 arası için yıllık 45.000 liradan dükkanı 16.6.1978'de ihale yoluyla kiralamayı kabul ettiği anlaşılmaktadır. Üstelik, bu yönden mahkemece çözümü gereken bir uyuşmazlık da yoktur. "Şartnamenin" 20 maddesi ile 20 gün içinde sözleşme yapılması, tersi durumda ise, 1,ay içinde yeniden ihaleye çıkarılması öngörülmüştür. Ne var ki, 24.8.1978'de duyurulmasına karşın davalının sözleşme yapmaktan kaçındığı ve bunun üzerine 26.9.1978 de "ihale feshedilip" geçici inancanın gelir yazıldığı saptanmıştır. Şu durum karşısında, belirlenen sürede sözleşme yapılmaz ise, 1 ay içinde yeniden ihaleye çıkarılması hükme bağlandığından, öncelikle bu konunun aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. Oysa, mahkemece, ikinci ihaleye istekli çıkmadığına ve üçüncü ihaleye ilişkin "evraklar" tümüyle getirilip incelenmiş değildir. O nedenle, bu "evraklar" getirilmeli, - davacının 1 ay içinde ikinci ihaleye çıkarma işlemlerine başlayıp başlamadığı, zararın çoğalmasında davacının BK. nı. 44 anlamında birlikte kusuru bulunup bulunmadığı saptanmalı ve böylece ortaya çıkacak uygun sonuç çevresinde bir karar verilmelidir.
Yerel mahkemenin soruşturmayı eksik bırakması, usul ve yasaya aykırıdır ve hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
3 - Vakıf malların kiraya verilmesinde, 2490 sayılı Yasa hükümleri uygulanmaz. Gerçekten 2762 sayılı Yasanın eki olan bazı kurallarını değiştirip ek maddeler koyan 6760 sayılı Yasanın 21.5.1970 gün ve 1262 sayılı Yasa ile değişik ek 3; maddeye göre, "vakıf malların kiraya verilmesinde 2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale Yasası Kuralları uygulanmaz." Bu yasa kuralları idareye bir yönetmelik yapmak yetkisini vermiş ve çıkarılan yönetmelik de Resmi Gazetenin 23.2.1971 gün, 13579 sayısında yayınlanmıştır. Böylece bu klareye 2490 sayılı Yasanın buyurucu kuralları dışında işlem yapabilme hakkı tanınmıştır. Anılan yönetmeliğin 82. maddesine göre, yükümlü, belli bir. süre içinde sözleşme, yapmaya ve geçici inancayı ,kesin inancaya dönüştürmeye zorunlu olup tersi durumda ise, idarenin, işi yeniden ve belli süre için artırmaya çıkarması gerekir. Eğer ihaleler arasında idare aleyhinde bit zarar doğursa, bu birinci ihaleye uymayan yükümlüden istenir. Öyleyse, bu açık düzenleme nedeniyle üzerine ihale bırakılan davalının geçici inancayı kesin inancaya çıkarmaması ve sözleşme yapmaktan kaçınması, zarardan sorumlu tutulmasına yol açar.
Ne var ki, sözü edilen yönetmeliğin 82. maddesinin son fıkrasında, direngen durumuna düşen yükümlünün yalnızca "gerçek zararı" ödeyeceği açıklanmış olduğuna göre, idarece gelir yazılan geçici inancanın indirilmesi gerekir. Yönetmelikte öngörülen zararın gerçek tutarı böylece belirir. Eş deyişle yönetmelikte "geçici inanca gelir yazıldıktan sonra gerçek zararın" ödeneceği değil yalnız "zararına ödeneceği yazılı bulunduğundan, somut olayda, gelir yazılan geçici inancan dirilmelidir.
Yerel mahkemece bu yönün de gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
Sonuç : Sair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün iki ve üç numaralı bentler uyarınca davalı yararına (BOZULMASINA) ve istek olursa peşin harcın iadesine, 26.5.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.