 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/2651
K: 1981/3024
T: 22.04.1981
DAVA : Tahsin vekili ile Mehmet vekili aralarındaki dava hakkında (İzmir 1. Asliye hukuk Hakimliği)nden verilen 22.5.1980 tarih ve 381-251 sayılı hükmün dairenin 15.12.1980 tarih ve 5886/6834 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacı, davalıya ait dükkanda ortak ticaret yaptıklarını, yeniden inşaat nedeniyle açılan boşaltma davası sonucu dükkandan çıkarıldığını, dükkanın büyük bir bölümünü kendisini yaptığını ve o nedenlerle harcamalarda bulunduğunu ileri sürerek bu giderlerden ötürü giderim istemi için dava açmıştır. Davalı ise, savı yadsımış ve olayda zamanaşımının gerçekleştiğini savıp davanın redini dilemiştir. Mahkemece zamanaşımı yönünden davanın reddine yönelik olarak verilen karar, dairece onanmıştır. Bu kez davacı yan, karar düzeltme istemiştir.
2 - Dava konusunu oluşturan istemin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesinde doğru bir sonuca ulaşılabilmek için, dava olgularını iyice saptamak ve hukuksal yönden doğru olarak nitelemek gerekir. Öyle ki bir davanın dayanağı olgularını hukuksal açıdan nitelenmesi ve uygulanacak yasa hükümlerinin belirlenmesi, hakime yükletilmiş bir görevdir (HUMK).
Davacı, boşaltılan dükkana yaptığı giderler için giderim isteminden bulunmuştur. Öyleyse, sorunun çözümünde MK. md. 907/908 gözetilmesi ve böylece zamanaşımı süresiyle başlangıcı saptanmalıdır. Şöyle ki, MK. md. 907/e göre iyi inançlı zilyet, yalnızca zorunlu ve yararlı giderlerin ödenmesini istiyebilir. Gelgelelim, nesnenin geri verilmesi (şeyin iadesi) davası kendisine yöneltilen iyi inançlı zilyede, yaptığı zorunlu ve yararlı giderler ödeninceye değin nesneyi geri vermekten kaçınma hakkı tanındığı için geri vermek istenmedikçe zilyet, giderim alacağına dayanamaz. Böyle olunca da, iyi inançlı zilyet, nesnedeki zilyedliği devam ederken giderleri bağımsız bir davaya konu yapamıyacağı gibi kendisine yalnızca bu giderler ödeninceye değin nesneyi geri vermekten kaçınma hakkı tanındığından, mal için açılan dava üzerine karşılık dava yolu ile de zorunlu ya da yararlı giderlerden doğan alacağın ödetilmesini isteyemez. Eğer iyi inançlı zilyet, nesnenin geri verilmesi davasında, zorunlu ya da yararlı giderler için kaçınma hakkını kullanmamış ve sonuçta nesne elinden alınmışsa, bu olasılıkta, zorunlu yada yararlı giderlerden ötürü giderim için dava açabilme olanağına sahiptir. Böyle bir davada ise, BK. m. 66'daki zamanaşımının başlangıcını belirlemeye ilişkindir. Yineliyerek ve önemle vurgulayalım ki, iyi inançlı zilyet nesnenin geri verilmesi davası kendisine yöneltilmedikçe, zorunlu ya da yararlı giderlerden ötürü nesneyi geri vermekten kaçınma hakkını kulanılması söz konusu olamaz. Nesnedeki zilyetliği devam ederken bağımsız bir dava açırak giderler için giderim isteminde bulunamaz. Öyleyse, burada, bir yılık zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı düşünülemez. Şu durum karşısında BK. m. 66'daki bir yıllık zamanaşımının, zilyedin malı geri alınıdığını öğrendiği günden işlemeye başladığının kabulü gerekir.
Kötü inançlı zilyedin (MK. m. 908), zorunlu giderlerden ötürü istiyeceğini giderim alacağı yönünden de BK. m. 66 uygulanmalıdır. Kötü inançlı zilyet, mal geri alınmadıkça zorunlu giderleri istiyemiyeceğinden, bu giderler için açılacak giderim davasına uygulanacak 1 yıllık zamanaşımın başlangıcı, zilyedin malın geri aldığını öğrendiği gündür.
Dava konusu somut olayda, davacının gider yaptığını savladığı dükkandan 26.5.1977 gününde çıkarıldığı, İzmir 2. İcra Memurluğu'nun 977/2570 sayılı dosyasından apaçık anlaşılmaktadır. O nedenle bir yıllık zamanaşımı, 26.5.1977 gününden işlemeye başlamıştır. Bu dava ise 26.4.1977 gününde açılmıştır. durum böyle olunca, bir yıllık zamanaşımının gerçekleştiği asla kabul edilemez. Davacı, giderlerden ötürü giderim davasını bir yıllık süre dolmadan açtığına göre, zamanaşımını def'inin reddiyle işin esasının incelenmesi gerekir.
Yerel mahkemece, tüm bu yönlerin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi dairenin onama ilamı da yanılgıya dayanmaktadır. Öyleyse, karar düzeltme istemi benimsenmeli, onama kaldırılarak hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, dairenin 15.12.1980 gün 5886/6834 sayılı onanan kararının kaldırılmasına ve hükümün davacı yararına BOZULMASINA,istek olursa temyiz peşin harcının davacıya iadesine 22.4.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.