 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/2158
K: 1981/3966
T: 25.05.1981
DAVA : Taraflar arasındaki karşılıklı mülkiyetin tesbiti davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği; konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - Davacı (M.D.) davalı (N.Y.)'a sattığı otobüsün belirlenen taksitlerinin ödenmediğini, bu durumda satışından dönme (bozma) hakkını saklı tuttuğunu ileri sürerek satım sözleşmesinin bozulması ile otobüsün davalıdan alınıp kendisine teslimi için istemede bulunmuştur. Davalı ise otobüs mülkiyetinin kendisine geçtiğini, kaldı ki otobüsü (A.) ve (Y.)'a satıp teslim ettiğini savunup davanın reddini dilemiştir.
(A.) ve (Y.) da, otobüsü (N.)'den satın ve teslim aldıklarını ileri sürerek (M.D.)'e karşı "muarazanın önelenmesiyle mülkiyetin kendilerine ait olduğunu tespiti" için dava açmışlardır. Davalı (M.D.) ise "satışın muvazaalı olduğunu ve (A.) ile (Y.)'un kötü niyetli bulunduklarını" savunmuştur.
Yukarıda özetlenen her iki davanın birleştirilerek yürütülmesi sonunda yerel mahkemece, (M.D.) ile (N.Y.) arasında mülkiyeti saklı tutmak koşuluyla satış yapılmadığı, (M.D.)'in sözleşmenin bozulmasını isteyemeyeceği gerekçesiyle (M.D.)'in açtığı davanın reddine ve (A.) ile (Y.)'un istemleri doğrultusunda "muarazanın önlenmesine ve otobüsün kendilerine teslimine" karar verilmiştir. Hüküm (M.D.) tarafından temyiz edilmiştir.
2 - Davacı (M.D.) ile davalı (N.Y.) arasında yapılan satışa ilişkin 25.11.1977 günlü sözleşme örneği dosyada olup anılan yanlar arasında bu sözleşmenin düzenlendiğinde mahkemece çözümü gereken bir uyuşmazlık yoktur. Davacı, belirlenen taksitlerin ödenmediğini, bu durumda dönme (bozma) hakkının saklı tutulduğunu ileri sürmüştür. Mahkeme ise mülkiyeti saklı tutma koşuluyla satış yapılmadığı gerekçesiyle (M.D.)'in açtığı davanın reddine karar vermiştir. Durum böyle olunca, 25.11.1977 günlü sözleşmenin değerlendirilmesi ve böylelikle satımın çeşidinin belirlenmesi gerekir. Şöyle ki, bu sözleşmede, otobüsün iki milyon satıldığı ve 400.000 liranın peşin ödenip 1.600.000 liranın da ayda ellişer bin lira taksitle ödenmesinin kararlaştırıldığı yazılı olduğu gibi açıkça şu satırların da bulunduğu görülmektedir: "Arabaya verilen bonoların gününde ödenmediği takdirde arabamı hemen teslim alıp, aldığım peşinatı iade edeceğim". Böylelikle (M.D.) ile (N.Y.) arasında, BK. Md. 222 ve ardından gelen hükümlerle düzenlenen taksitle satım sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, apaçık ortaya çıkmakta ve alıcı (N.Y.)'ın taksitlerin gününde ödenmemesi durumunda satıcı (M.D.)'in sözleşmeden dönme hakkını, saklı tuttuğu kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde 25.11.1977 günlü sözleşmeyle yazıldığı saptanmış bulunmaktadır.
Taksitle satımda mal teslim edilip de alıcının taksitlerden birinin ödenmesinde direngen (mütemerrit) olması durumunda satıcıya tanınan seçimlilik haklar, BK. Md. 222 ile belirlenmiştir. Anılan bu yasa hükmüne göre, satıcının satımı bozabilmesi için bu hakkı sözleşmede saklı tutmuş olması gerekir. Dava konusu somut olayda, davacı satıcı (M.D.)'in sözleşmede bu hakkı saklı tuttuğu kesinlikle anlaşılmaktadır. İşte davacı seçimlilik hakkını satımı bozma yolunda kullanmıştır. Ne var ki, bozma hakkı saklı tutulmuşsa, alıcı bir taksidin ödenmesinde gecikince hemen bu hak kullanılamaz. BK. Md. 106.'da olduğu gibi alıcıya ödeme için önel belirlenmeli ve önelin sonunda alıcı ödemede bulunmazsa, bozma hakkını kullanmak isteyen satıcı bunu çabucak (derhal) alıcıya bildirmelidir. (Bkz. Prof. Dr. Haluk TANDOĞAN, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C: I, Yıl: 1974, Sh. 234). Şu durum karşısında, davacı (M.D.)'in sözleşmeden dönme hakkını saklı tuttuğu kabul edilerek yukarıda belirlenen açıklamaların ışığında ve BK. Md. 222 ve 106 çevresinde iddia ve savunma üzerinde durulmalı ve gereken inceleme ve soruşturma yapılmalı ve böylece otaya çıkacak sonuca göre uyuşmazlık çözüme bağlanmalıdır.
Yerel Mahkemece tüm bu yönlerin gözden kaçırılması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
3 - (A.) ile (Y.)'un (M.D.)'e karşı açtığı davaya gelince: Davacılar otobüsü (N.Y.)'dan satın ve teslim aldıklarını, iyi niyetli bulunduklarını ileri sürerek "muarazanın önlenmesine ve mülkiyetin kendilerine ait olduğunun tespitine" karar verilmesini istemişlerdir. Davalı (M.D.) ise "muvazaa olduğunu ve davacıların kötü niyetli bulunduklarını" savunmuştur. Bu dava İstanbul asliye 6. Hukuk Mahkemesinde görüldüğü sırada, Mahkemece, 25.5.1979 günlü oturumda, "duruşmadan 20 gün evveline kadar delillerin ibrazı" için, (M.D.) vekiline önel belirlenir. Ne var ki, duruşmanın bırakıldığı 21.9.1979 gününde, bu davanın Giresun Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava ile birleştirilmesine karar verilir. Bunun üzerine her iki dosya birleştirilmiş olarak Giresun Asliye Hukuk Mahkemesinde yürütülür. İşte bu aşamada, (M.D.) vekili kanıtlarının toplanmasını ister. Gelgelelim, mahkemece bu istek reddedilip sonuçta (A.) ile (Y.)'un yararlarına karar verilir. Oysa, incelenen dosyalara ve tutanaklara göre (M.D.) vekiline "delillerin ibraz ve ikamesi" için HUMK. Md. 163 çevresinde kesin önel belirlenip tersi durumda ise hakkın düşeceği doğrultusunda ara kararın bulunmadığı saptanmıştır. Öte yandan "delillerin hasrı" da asla söz konusu değildir. Öyleyse, "Muvazaa ve kötü niyet" savunmasını kanıtlamak üzere (M.D.) vekilinin gösterdiği tüm kanıtlar toplanmalı, tanıklar dinlenmeli ve varsa (A.) ile (Y.)'un kanıtları toplanıp gösterecekleri tanıklar da dinlenmeli ve bundan sonra tüm kanıtlar ve tanık sözleri birlikte değerlendirilmeli (HUMK. Md. 240) ve böylelikle ortaya çıkacak uygun sonuç çevresinde uyuşmazlık çözüme bağlanmalıdır.
Yerel mahkemenin tüm bu yönleri de gözden kaçırması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle her iki dava yönünden hükmün (M.D.) yararına BOZULMASINA, istek olursa temyiz peşin harcının kendisine iadesine, duruşma için takdir edilen 3000 lira avukatlık ücretinin Naim ile Abdullah ve Yavuz'dan alınıp Mahmut'a ödenmesine, 25.5.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.