 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1981/2037
K: 1981/2826
T: 15.04.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, yanlar arasında ihale yoluyla kurulan kira sözleşmesinin davalı yanca haksız bozulması nedeniyle B.K. md. 264 gereğince 30.250 liranın ödettirilmesi için istemde bulunmuştur. Davalı ise, ihalenin onaylanmadığını, kesinleşmediğini, ihaleye davacı ortağı (İ.)'in de katıldığını savunup davanın reddini dilemiştir Mahkemece istem doğrultusunda ödetmeye karar verilmiştir. Hüküm davalı yanca temyiz edilmiştir.
2 - Dosya içinde örneği bulunan 20.5.1975 günlü tutanağa göre, davalı köy muhtar ve üyelerinde açık artırma ile köy merasının 60.500 liraya davacı ile dava dışı (İ.)'e kiraya verildiği saptanmıştır. Davacı, davalı köy tüzel kişiliğinin bu sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle 30.250 liranın ödetilmesini istemiştir. Bu niteliği ile dava, kişisel hak olarak giderime ilişkin olup zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamasından ötürü davacı kendi hakkı yönünden yalnız başına giderim davasını açabilir.
Köyün, ayrı bütçeli olmakla birlikte 2490 sayılı yasaya bağlı bulunmadığı, gerek Yargıtay ve gerekse Danıştay'ın kararlılıkla sürdürdükleri uygulama ile kabul edilmiştir. Öyleyse, davalı köy tüzel kişiliği, anılan bu yasaya bağlı olmaksızın kira sözleşmesi yapabilir. Dava konusu somut olayda, kiraya verilen yer mer'adır. O nedenle yanlar arasında oluşan kira sözleşmesi ilişkisinin geçerli sonuçlar doğurup doğurmayacağı belirlenmelidir. Şöyle ki; mer'a, devlet malı iken bir özgüleme belgesine dayanarak ya da öncesi bilinmeyen bir süreden beri özgülenmiş olduğuna ilişkin bir hakka tutunarak ya da öncesi bilinmeyen bir süreden beri özgülenmiş olduğuna ilişkin bir hakka tutunarak bir ya da birden çok köy veya kent halkının birlikte parasız yararlanıp kullandıkları hayvan otlatmaya elverişli yerlerdir. Mer'alar özel mülkiyete konu olamaz: Alınıp satılamaz, trampa edilemez ve de bağışlanamaz. Haczedilemiyeceği gibi üzerinde kişisel bir hak kurulamaz. Mer'aların kullanma biçimi ve niteliği değiştirilemez. Kural olarak mer'alar kiraya verilemez. Şu var ki, 442 Sayılı Köy Yasasının 17. maddesinin 12. bendine göre, köye özgülenmiş mer'anın "ihtiyaçtan fazlası" kiraya verilebilir. Şu durum karşısında yanlar arasında geçerli yolda kira sözleşmesinin kurulduğunun kabul edilebilmesi, kiraya verilen mer'anın "ihtiyaç fazlası" olduğunun saptanmasına bağlıdır. Eğer bunun tersi gerçekleşirse, anılan kira sözleşmesi, B.K. md. 19 ve 20 uyarınca geçerli bir sonuç doğurmaz.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, kiraya verilen mer'anın "ihtiyaç fazlası" olup olmadığı araştırılmalı, böylece kira sözleşmesinin geçerli bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. Davacının, sözleşmeye aykırılık nedeniyle giderim istiyebilmesi için ortada geçerli bir kira sözleşmesinin bulunması gerektiği sözgötürmez. O nedenle "ihtiyaç fazlası" koşulunun olayda gerçekleşmediği anlaşılırsa, dava, duraksamadan reddedilmelidir.
Yerel mahkemece tüm bu yönlerin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırıdır.
3 - Davacı, B.K. md. 264 uyarınca kira parasının yarısı olan 30.250 liranın ödetilmesini istemiştir. Oysa, anılan yasa hükmü, geçerli yolda kurulan kira sözleşmesinin haklı nedenlerden dolayı bozulmasına ilişkindir. Somut olayda, davalı, ihalenin kesinleşmediğini savunup kira sözleşmesi ilişkisini yadsımıştır. Öyleyse, davalının bu yasa hükmü çevresinde haklı nedenden ötürü giderim karşılığında sözleşmeyi bozduğu kabul edilemez.
Bir davada ileri sürülen olguların hukuksal yönde nitelenmesi ve uygulanacak yasa hükmünün belirlenmesi hakime yükletilen bir görevdir (H.U.M.K. md. 76) Hakim, davacının nitelemesiyle ve gösterdiği yasa hükmü ile bağlı değildir. Davada ileri sürülen savın dayandırıldığı olgulara göre, davalının, kira sözleşmesi ilişkisi kurulduğu halde mer'adan kullanma ve yararlanmayı sağlamaması nedeniyle davacı, giderim için istemde bulunmuştur. Öyleyse, davacının sözleşmeye aykırılık sonucu uğradığı zararın varlığı ve tutarı saptanmadan, B.K. md. 264 gereğince ödetmeye karar verilmesi, dayanaksız kalmaktadır.
Yerel mahkemenin bu yönü de gözden kaçırması usul ve yasaya aykırıdır.
Yineleyerek ve önemle belirtmek gerekir ki, yukarıda (1) açıklandığı üzere, kira sözleşmesinin geçersiz bulunduğu saptanırsa, davacı, giderim istiyemez ve böyle olduğu için de bu olasılıkta zararın varlığı ile tutarını araştırmaya yer yoktur. Eğer, "mer'a fazlasının" kiraya verildiği gerçekleşirse, işte bu durumda, davacının zararı yönünden inceleme yapılması söz konusu olabilir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, hükmün, davalı yararına BOZULMASINA 15.4.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.