 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1981/7669
K: 1981/1774
T: 24.02.1981
DAVA : Yukarda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar vekili tarafından temyiz olunması üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 6.10.1980 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Takip ipotek belgesi ve ipotek akit tablosuna müstenittir. Tapu kaydı ve akit tablosuna göre Dikmen Mahallesi Balat mevkiinde kain 313 paf, 1966 ada, 24 parsel nolu taşınmaz 25 kişi adına kayıtlı olup hakkında takip yapılan Yusuf isbah 211/7680 pay malikli olup bu payını (müştemilatı) ile birlikte takip alacaklısı lehine ipotek tesis etmiştir. Taşınmaz 8835 metrekare olup (içinde evi olan bağ) cinsindedir.
3. kişi Sabri Erciyes, 26.2.1980 tarihinde tetkik merciine başvurarak taşınmazın 25 kişinin müşterek mülkü olduğunu, malikler arasında fiili taksim yapıldığını, özel 11 nolu parselin kendisine isabet ettiğini ve bu parsel üzerine 2 katlı 4 daireli bina yaptığını buna rağmen borçluya ait hissenin kıymeti taktir edilirken kendisine ait binanın da dahil edildiğini beyanda 4 daire ile ilgili kıymet takdiri işleminin iptali hususunda şikayette bulunmuştur. Tetkik Mercii 28.2.1980 tarih, 980/159-159 sayı ile keyfiyetin borçludan sorulması, kabulü halinde arsa payının satılmasına, kabul etmemesi halinde mahalline gidilerek o yeri bilen bilirkişiler vasıtası ile borçlunun yapısını tesbit etmek ve kıymetini takdir etmek ve ona göre borçlunun hissesini ve inşaatını satışa çıkarmak hususunda karar verilmiştir. Memurluk bu karar gereğince 12.3.1980 tarihinde mahalline giderek bilirkişi olarak seçtiği Hasan Argıç'ı dinlemiş, onun beyanına dayanarak inşaatın borçluya ait olduğunu kabul ederek borçluya ait hissenin inşaatla birlikte satışına karar vermiştir. Müşteki Sabri Erciyes bu kerre memurlukça binanın borçluya aidiyetini kabul için yaptığı işleme karşı şikayette bulunmuş inşaatın kendisine ait olduğunun 8. Sulh Hukuk Hakimliği'ne ait 980/190 sayılı dosyada tesbit edildiğini ve bu dosyada noterlikçe tasdikli taksim sözleşmesinin bulunduğunu ileri sürmüştür.
Tetkik mercii mahallinde şahit dinliyerek şikayetin kabulüne karar vermiş ve 4.7.1980 tarih ve 980/211-414 sayılı karar dosya alacaklıları tarafından temyiz edilmiştir.
Tapu kaydına göre paydaşlar taşınmaza müşterek mülkiyet hükümlerine göre maliktirler MK'nun 623. maddesine göre (birden ziyade kimseler şayian bir şeye malik olur ve hisseleri bilfiil taksim edilmemiş bulunursa onlar o şeyin hissedarlarıdır. Maddedeki "şayian" deyimi maliklerden herbirine ait mülkiyet paylarının şeyin tamamına yaygın bulunduğu anlamında kullanılmıştır. Hisse kelimesinin ifade ettiği bölünme ise maddi, fiili yönden bir bölünme olmayıp, mülkiyet hakkına ilişkin bulunan düşünsel (fikri) bir bölünmedir. Dolayısıyla müşterek mülkiyet o şeyin kısımlara ayrılmasını ve bu kısımlardan herhangi birinin pay sayılmasını ifade etmez.
MK'nun 623/31. maddesine göre de (hissedarların her biri kendi hissesi hakkında malik hak ve mükelefiyetlerini haiz olup hissenin temlik veya rehin edebilir). Şu duruma göre, müşterek mülkiyette kısımlara ayrılmış bir pay bulunmadığından her malikin taşınmazın tamamında paydaşlığı vardır. Dolayısıyla satılması gerekli olan taşınmazın belirli bir bölümü olmayıp, taşınmazın tamamı üzerinde bulunan paydır. Bu durumda taşınmaz üzerinde inşaat yapmış olan paydaşlar, inşaat bedelini talep edebilirler. Kabul edilmemesi halinde de istihkak davası açmaları gerekir. Taşınmazın paydaşlar arasında rizai taksim yapmaları geçerli ise de bu ancak tapuya tescille değer kazanır. Dolayısıyla fiili taksim müşterek mülkiyet hükümlerinin sona erdiren bir işlem sayılamaz. Müşterek mülkiyet ancak, bütün paydaşların paylarını bir üçüncü kişiye veya paydaşlardan birine satmaları veya terketmeleri halinde son bulur. Taşınmazın istimlak edilmesi, icra yolu ile tamamının satılması, yok olması hallerinde de müşterek mülkiyet sona erer. Bir de MK'nun 627. maddesine göre paydaşların (taksim) isteme haklarının kullanılması ile son bulur.
Paydaşlar, taşınmazın kullanma şekli hususunda anlaşmış iseler bu anlaşmaya uymak zorundadırlar. Ancak, bu anlaşma üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Zira, MK'nun 931 maddesine göre (Tapu sicilindeki kayda hüsniniyetle istinat ederek mülkiyet veya diğer bir ayni hakkı iktisap eden kimsenin bu iktisabı muteber olur).
SONUÇ : Şu halde, taşınmazın tamamına şamil olmak üzere borçlunun hissesinin satılmasına karar vermek gerekirken, tefrik edilmiş bir kısmının satılması ve bu kısım üzerindeki inşaatın da tamamının borçlu paydaşa aidiyetinin kabulü isabetsiz, temyiz itirazları yerinde olduğundan merci kararının İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24.2.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.