 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:1981/4751
K:1981/5019
T:24.11.1981
* TİCARET SİCİL MEMURUNUN
* GÖREV VE YETKİSİ
* ORGAN EKSİKLİĞİ
ÖZET : 1- Ticaret sicil memurunun verdiği karara itiraz üzerine mahkemece alınan karara karşı, ancak sicil memuru ve ilgililer temyiz yoluna başvurabilirler.
2 - İlgililer TTKm. 30 ve Ticaret Sicili Nizamnamesinin 31. maddesinde belirlenmiştir.
3 - Süresi biten Yönetim kurulu üyeleri yerine yenileri seçilemezse şirket organsız kalmış sayılır ve muvakkat tescil yoluyla bu noksanlık giderilemez.
4 - Organ eksikliği olup, olmadığını araştırmak ve eksikliğin tespiti halinde tescil talebini reddetmek sicil memurunun görev ve yetkisi dahilindedir.
(6762 s. TTK m. 30, 36/3,35/4, 435)
(Ticaret Sicili Niz. m. 28, 29/3, 31)
Taraflar arasındaki davadan dolayı (Bursa 1. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 2.7.1981 tarih ya 487/495 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı şirket memuru ve üyesi İrfan ve davalı sicil memurluğu avukatları tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı neva kısın ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu kere ikmal en gelmekle dosyadaki kağıtlar gereği konuşulup düşünüldü:
Muteriz şirket vekili, müvekkili şirket yönetim kurulunca alınan 24.6.1981 günlü ve şirketin temsiline ilişkin kararın, karşı taraf ticaret sicil memurluğundan tescil ve ilanının istendiğini ancak bu talebin ve hatta muvakkat tescil isteminin dahi reddedilmiş olduğundan bahisle sicil memurluğunca yaratılan işbu kanunsuz durumun düzeltilmesini ve memurluğun gerekli tescil görevini yapmasının teminini itiraz en talep etmiştir.
Karşı taraf memurluk cevabında, daha evvel bir yıl süreli olarak seçilen mu teriz şirket yönetim kurulu seçiminin son genel kurul toplantısında yapılamamış olmakla şirketin organsız kaldığı ve bu bakimden görev süresi biten eski yönetim kurulunca alınan sözkonusu kararın tesciline yasal olanak bulunmadığı, bu durumda TTK.nun 435 ve MK.nun 377/4. maddeleri hükümlerine göre işlem yapılmak gerektiği ve neticeden mezkur ret kararında usul ve kanuna aykırılık olmadığı ileri sürülerek itirazın reddi istenmiştir.
Mahkemece, incelenen dosya içeriğine göre, davalı memurlukça söz konusu ret kararına mesnet yapılan (TTK.nun 435. maddesinde yer alan) organsızlık iddiasını ileri sürebilecekler arasında ticaret sicil memurluğunun bulunmadığı gibi bu konuda ancak mahkeme tarafından karar verilebileceği ve bun;unda daha evvel tanınacak bir süreye bağlı olduğu, hal böyle iken muvakkat tescil isteminin dahi reddedilmesinin yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle neticeten sicil memurluğunun Merkür ret kararının kaldırılmasına, mu teriz şirket yönetim kurulunca alınmış temsile ilişkin anılan kararın muvakkaten tesciline ve kararın birer örneğinin davacı şirket tarafından yönetim kurulu üyeleri Memduh, Zühdü ve İrfan' a tebliğ ettirilmesine karar verilmiştir.
Karar ticaret sicil memuru ile şirket yönetim kurulu üyesi olarak tebligat yapılan İrfan tarafından temyiz edilmiştir.
1 - TTK.nun 36/3. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 35/4. maddesi hükmü gereğince sicil memurunun verdiği karara itiraz üzerine mahkemece ittihaz olunan karara karşı ancak sicil memuru ve ilgililer temyiz yoluna başvurabilirler. İlgililerin kimler olduğunu TTK.nun 30 ve Ticaret Sicili Nizaının amelinin 31. maddesi göstermektedir. Bu hükümlere göre tüzel kişilerde (ilgililer), tüzel kişiliğin yetkili organları veya temsilcileridirler (Prof. Yaşar Kara yalçın, Ticaret Hukuku 1. Giriş - Ticari işletme, 1968, Sh 301, 302, Prof. S. KMimar oğlu, Ticaret Hukuku, 1. Cilt, İşletme Hukuku, 1970, Sh. 235). 0 halde eski yönetim kurulu üyesi olan ve tek başına şirketi temsile yetkisi bulunmayan ortaklardan İrfan (ilgili) niteliğini haiz olmaması nedeniyle adı geçeni n temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2 - Bursa Boya Emprime ve Plastik Sanayi AŞ. ana sözleşmesi hükümleri gereğince, en az öç ve en çok yedi üyeden oluşan 'bir yönetim kurulu tarafından yönetilecek (m. 6), yönetim kurulu üyeleri en çok öç yıl için seçilebilecekler (m. 7/3), yönetim kurulu kararları çoğunlukla alınacak (m.11) ve şirketin temsil ve ilzam edecek imza adet ve şeklini yönetim kurulu tespit edecektir (m.9).
Şirketin 11.4.1979 günlü genel kurul toplantısında ortaklardan Memduh, Zühtü ve İrfan 'bir yıl için yönetim 'kurulu üyeliklerine seçilmişlerdir. Seçimden sonra bu yönetim kurulu toplanarak 24.4.1.979 gün ve 6 sayılı kararla ve ana sözleşmenin 9. maddesindeki yetkisine dayanarak şirketin, şirket ünvanı altında üyelerden Memduh veya Zühtü'den herhangi birinin imzası ile İrfan'ın yaz edeceği çift imzayla temsil ve ilzam edilmesini kararlaştırmış ve bunu tescil de ettirmiştir. Fakat 16.4.1980 günlü genel kurul toplantısında aynı kişiler yine bir yıl için yönetim kurulu üyesi seçilmişlerse de, bu yönetim kurulu 12.5.1980 gönlü toplantısında sadece başkan, başkan vekili ve üyeyi tespit etmiş, şirketin temsil ve ilzam şekli hakkında bir karar almamıştır. Bu durumda, TTK.nun 317 ve 321/3. maddeleri hükümleri gereğince, 16.4.1980 gönlü genel kuruldan sonra, 'yukarıda isimleri 'bildirilen yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisinin şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunun kabulü gerekmektedir (Aynı görüş için Bak. Poroy, Tekin alp, Çam oğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 1977, Sh. 237; Domaniç, Anonim Şirketler, 1978, Sh. 420).
Şirket 21.4.1981 tarihinde olağan genel kurul toplantısını yapmış ve gündem gereği süresi bitmiş olan yönetim kurulu üyeleri yerine yenilerinin seçimi için oylama yapılmış ve fakat, yönetim kurulu üyesi seçilebilmek için ana sözleşmenin 22. maddesindeki özel şart icabı olan, toplantıya iştirak eden ortakların sermaye tutarının % 67'si oranında oyu, hiçbir ortak alamamış ve bu surette bu genel kurulda şirket yönetim kurulu üyeleri seçilememiştir. Bu husus 21.4.1981 gönlü genel kurul toplantı tutanağının 6 ve 8. maddelerinde zapta geçirilmek suretiyle tespit olunmuştur.
Bu durum karşısında aslında süreleri bitmiş olan eski yönetim kurulu üyelerinden Memduh ile Zühtü üçüncü üyenin yokluğunda ve 26.4.1981 gününde bir toplantı yaparak, üyelerden herhangi ikisinin imzasıyla şirketin temsil ve ilzam edilmesine karar vermişler ve bu kararı tescil için ticaret sildi memurluğuna göndermişlerdir. Ticaret sicil memurluğu yukarıda gösterilen gerekçelerle isteği reddetmiş, itiraz üzerine de mahkemece yine yukarıda özetlendiği şekilde sicil memurunun kararının kaldırılmasına ve muvakkat tescil e karar verilmiştir.
Bir anonim şirkette süresi biten yönetim 'kurulu üyelerinin yerine yenilerinin seçilmesi için yapılan genel kurulda yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilememesi halinde eski yönetim kurulu üyelerinin görevleri devam mı 'eder, yoksa şirket TTK.nun 435. maddesinde söz konusu edildiği gibi organsızını kalmış sayılır. Uyuşmazlık bu noktada toplanmaktadır.
Gerçekten dava konusu olan anonim şirkette 16.4.1980 günlü genel kurulda ve bir yıl için üç yönetim kurulu üyesi seçilmiştir. Bunların görev süresi 16.4.1981 tarihinde bitmiştir. Ancak 21.4.1981 'gününde yapılan genel kurul toplantısında hiçbir ortak, yönetim kurulu üyeliği için şirket ana sözleşmesinin 22. maddesinde yazılı karar nisabını elde edemediği için, yeni yönetim kurulu üyeleri seçilememiştir.
Yönetim kurulu anonim şirket organlarından biridir. Anonim şirket yönetim kurulu tarafından idare ve temsil edilir (TTKm.317). Ana sözleşmede yönetim kurulunun şirketi idare ve temsili için hükümler bulunabilir (TTKm.319/1). Ancak ana sözleşmede bir hüküm bulunmadığı 'hallerde yönetim kurulu üyelerinden ikisinin imzası şirketi temsil ve izam etmeye yeterlidir (TTKm.321/3).
Şirket ile yönetim 'kurulu üyeleri arasındaki ilişki bir sözleşme ilişkisi olup genellikle bu ilişki vekalet sözleşmesi olarak nitelendirilmektedir (Prof. Domaniç, Age, Sh. 385; Poroy, Tekinalp, Çamoğlu, Ag'e, Sh. 241, Dr. Turhan Atan, Anonim şirketlerde 'idare meclisi azalarının 'hukuki mesuliyeti, Sh. 9-12, 'Fri'tz de Steiger, Le Droit Des Societes Anonymes Suisseç, 1973, Sh. 239). Federal Mahkemede yönetim kurulu üyesi ile şirket arasındaki ilişkiyi vekalet olarak nitelendirmektedir (Journal Des, Tribuıı'a.ux, 1979, 1, 627). 0 halde, TTK.nun 1. maddesindeki, TTK.nunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere göre hüküm verileceği kuralı gereğince olaya, icabı halinde, BK.n'un vekalet hükümlerinin de uygulanması gerekmektedir.
TTK. na göre yönetim kurulu üyeliği, görev süresinin bitmesiyle (TTKm.314), iflas, hacir altına alınma, üyelik için yasal niteliklerin kaybedilmesi (TTK. m. 312/2) ağır hapis cezası veya sahtekarlık, emniyeti suistimal, hırsızlık dolandırıcılık suçlarından doğan mahkumiyet ile (TTKm.315/2), azil ile (TTKm.316) sona ermektedir. Bunların yanında istifa (BKm.396/1), üyenin ölümü de (BK. 397/1) yönetim 'kurulu üyeliğini sona erdiren nedenlerdendir.
Ancak azil ve istifa üyeliği derhal sona erdiren nedenler olduğu halde ölüm ve ehliyetsizlik sebebiyle üyeliğin (vekaletin) sona ermesi hallerinde ve müvekkilin (şirketin) menfaatleri gerektiriyorsa müvekkil bizzat işlerini görebilecek hale gelinceye kadar vekil vekaleti ifaya devam ile mükelleftir (BK. 'ın.397/2), diğer bir deyimle, bu son halde, vekalet sona ermiş olmakla beraber bazı koşullar altında bir süre daha devam etmektedir.
Her ne kadar bir, iki üyeliğin açılması halinde görevde kalan diğer yönetim kurulu üyelerinin açık üyelik için geçici olarak {üye tayin etmeleri ve bu üyenin ilk genel kurul toplantısına kadar görev yapmaları olanak dahilinde ise de (TTKm.315/1), bütün yönetim kurulu üyelerinin sürelerinin bitmesi halinde durumun ne olacağı hususunda TTK. da bir hüküm mevcut değildir. Bu halde, yani yönetim 'kurulu üyelerinin görev süresinin bitmesi ve yenilerinin de seçilememiş olmaları halinde, TTK.nun 435. maddesinde belirtildiği gibi şirketin bir organından mahrum olduğu mutlak bir şekilde kabul etmek mümkünümüdür? Böyle bir 'kabul halinde, şirket ortak veya alacaklılarından birinin yahut Ticaret Bakanlığı'nın mahkemeye başvurması, mahkemenin şirkete eksik olan organını tamamlaması için münasip bir süre tayin etmesi gerekecek bir süre içinde noksanlık giderilmezse şirketin feshine karar verilecektir.
BK.nun 397/2. maddesinden hareketle süresi bitmiş yönetim kurulu üyelerinin, yenileri seçilinceye kadar 'görevlerinin hiç olmazsa yani yönetim kurulu seçilmesi amacına yönelik ve mevcut işler ve hizmetlerle sınırlı olmak üzere, 'devam ettiğinin kabulü de mümkündür (Aynı görüşte Domaniç age, Sh. 380/'b,c). Ancak bu yolun kabulünde bazı sakıncalar vardır. Eski yönetim 'kurulu üyelerinin yetkilerinin tam olarak devam ettiğini kabul etmek, şirket genel kurulunun seçemediği ve görev veremediği ve vermek de istemediği kişiler dolaylı olarak bu yetkiyi vermek olacaktır ki bu halde şirket ortaklarının irade ve arzularının dışına çıkılmış bulunacaktır. Bu yetkinin süresi ne olacaktır. Bir sene için seçilmiş yönetim kurulu üyelerinin, yenileri seçilemediği takdirde 3 yıla kadar (TTKm.314/1) görev yapmalarına olanak verilmiş olacaktır ki bu da vekalet hükümlerini ve BKm.397/2'deki amacı aşmak sonucunu doğuracaktır. Süreli olarak veya TTK. 'ın.34/4. maddesi gereğince muvakkat tescil yoluyla 3 ay müddetle bir yetkinin verilmesi halinde 'de, süre sonunda yeni üyelerin seçilememiş olması durumunda sonuç değişmeyecek, aynı boşluk devam edecektir. Sınırlı yetki vermek de, TTK.nun 321/1 ve 2. maddeleri gereğince hüküm ifade etmeyeceği 'gibi yukarıdaki mahzurları bünyesinde taşıyacaktır. Kaldı ki yenilerinin seçilenleri ne kadar eski yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin devam ettiğini kabul etmek, eski üyelere, yenilerinin seçilmesini mümkün olduğu kadar geciktirmek olanağını vereceği gibi, geçici olarak görev yaptıkları cihetle şirket işlerini gerektiği kadar ciddiye almamak sonucunu da tespit edecektir.
Bu durumda T.F.K.nun 435/1. 'maddesi gereğince şirketin organsız kaldığını kabul etmek daha doğru bir yol olmaktadır. Filhakika bu halde, mahkemece verilecek süre sonunda yeni yönetim 'kurulu üyelerinin seçilememiş olmaları sonucu şirketin feshine karar verilmesi gibi bir tehlike mevcut ise de mahkemenin az çok uzun ve münasip bir süre vermesi ile bu mahzur giderilebilir.
Süre sonunda şirketin feshi tehlikesi ile karşı karşıya olan şirket ortakları da işi ciddi tutup eksik organı bir an önce tamamlamaya çalışacaklardır. Çünkü TTK.'nun 435/1. maddesi, hakime feshine karar verip vermeme hususunda takdir yetkisi vermemektedir. Süre sonunda organı tamamlanmazsa hakim şirketin feshine karar vermeğe mecburdur. Oysa, kaynak İsviçre Borçlar Yasasının karşılık maddesi olan 625/2. maddesi 'hakime takdir hakkı tanımakta ve 'hakimin fesihe karar "verebileceğini" 'belirtmektedir. Nitekim Zürih Yüksek mahkemesi, 23.12.1908 günlü kararında, verilen süre içinde anonim şirketin organını yenilenmesi (tamamlamaması) 'halinde mahkemenin şirketi fesihle tehdit yetkisi olmadığını belirtmiştir (Steiger, Age, Sh. 367, dipnot 41/a). TTK. 435. 'maddesi yukarıda belirtildiği veçhile, hakime takdir yetkisi vermemekte ve sürenin sonunda eksik organın tamamlanmamış olması 'halinde şirketin feshine karar vermekle yükümlü tutmaktadır. Ancak şirket bu tehlikeden tedbirli davranmakla kurtulabilir. Örneğin, olayda olduğu gibi yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilememiş olması halinde, kısa veya uzun süreli olarak genel kurul eski yönetim kuruluna veya başkalarından seçilmiş bir kurula geçici olarak yetki verebilir. 'Bu durumda organsızlıktan bahsedilemeyeceği cihetle şirket TTK.nun 435/1. maddesindeki fesih tehlikesinden kurtulmuş olacaktır.
Bu nedenlerle şirketin organsız kaldığının ve muvakkat tescil yoluyla bu noksanlığın giderilemeyeceğinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
3 - TTK.nun 323. maddesi gereğince anonim şirketi temsile yetkili kimselerin Ticaret siciline tescil edilmeleri zorunludur. ilk tesciller TTK.nun 29-32. maddeleri hükümleri gereğince yapılacağı gibi vuku bulacak değişiklikler de, aynı Kanunun 33/1. maddesi hükmü icabı aynı usulle tescile tabidir. Tescili istenen hususun ise hakikate uygun olup olmadığını, üçüncü şahıslarda yanlış 'bir fiilin yaratacak nitelikte bulunup bulunmadığını araştırmak da sicil memurunun görevidir (TTK m. 34/3). Sicili Ticaret Nizamnamesinin 28 ve özellikle 28/2 ile 29/3. 'maddeleri de sicil memuruna resen araştırma yaparak ve gerektiğinde 'isteği reddetmek yetkisini vermektedir. Olayda da, sicil memuru, organsızlığı tespit etmiş, bu 'konuda bir tereddüde düşmemiş ve mevcut olmayan 'bir organı tescil edemeyeceği gerekçesiyle muvakkat tescili dahi reddetmiştir. Esasen olayda TTK.nun 34/4. maddesinde gösterilen muvakkat tescil şartları da gerçekleşmiş değildir. Organ eksikliği olup olmadığını araştırmak ve eksikliğin tespiti halinde tescil talebini reddetmek sicil memurunun görev ve yetkisi dahilindedir. Bu 'nedenle mahkemenin, sicil memurunun organsızlığı tespit ve buna dayanarak muvakkat tescil isteğinin reddine karar verme yetkisi olmadığı şeklindeki kabulü de yerinde değildir. Organsızlığa dayanarak TTK.nun 435/1. maddesi gereğince şirketin feshini istemek yetkisi mevcut olmayan organın tescili talebini reddetmek yetkisi ayrı ayrı hususlara ilişkindir.
Sonuç: Yukarıda iki ve üç numaralı 'bentlerde açıklanan nedenlerle muvakkat tescile ilişkin hükmün (BOZULMASINA), bir numaralı bent deki nedenle de şirket ortağı İrfan'ın temyiz dilekçesinin (REDDİNE), ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine 24.11.1981 tarihinde oybirliği ile karar verildi.