Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1981/3574
K: 1981/4653
T: 06.11.1981
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesince verilen 15.4.1981 tarih ve 372/121 sayılı hükmün temyizen tatbiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında düzenlenen 14.12.1976 günlü sözleşme gereğinc,e kömür madeni sahalarının davalıya devrinin yapıldığını, davalının ise ödemesi gereken bedeli noksan ödediğini, ayrıca anlaşma gereğince alabarda sahasındaki ocağın, davalı işletmediği takdirde, müvekkilinin kocasının rödovans karşılığı çalıştırması kararlaştırıldığı halde bu yükümlülüğünde yerine getirilmediğini belirterek, söz konusu anlaşmanın feshini, maden sahaların iadesini uğranılan zarardan şimdilik 300.000 liranın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın idari yargı görevine girdiğini davanın Garp Linyitleri İşletmesi Müessesi aleyhine açılması gerektiğini, sözleşmenin imzası sırasında alabarda sahasının, müvekkiline ait bulunmadığından bu şartın geçersiz olduğunu, işletilmesinin de devralonumayacağını kaldıki bu sahanın müvekkilince işletildiğini ayrıca devrin şartlara bağlı bulunduğunu, sözleşme gereğince devralınan sahaların bedellerinin de ödendiğini tazminat isteğinin de yerinde olmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve ilgili belgelere göre, sözleşme gereğince alabarda sahasının rödovansla, davacının eşi tarafından işletilmesinin kabul edildiği halde, davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu nedenle davacının zarara uğradığı kabul edilerek sözleşmenin feshine, davalıya devredilen sahaların davacıya iadesine 300.000 lira kar mahrumiyetinin tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı üzere, dava maden sahalarının devri konusunda aktedilen 14.12.1976 tarihli sözleşmenin feshi ile halen davalı işletmeye ait bulunan sahaların davacıya iadesine ve kar mahrumiyeti olarak da 300.000 lira tazminatın davalıdan tahsiline ilişkindir.
Bilindiği gibi maden sahaları üzerindeki işletme hakkının el değiştirmesi 6309 sayılı Maden Kanunun değişik 58. maddesine göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının iznine bağlı olup devir işlemi, her iki tarafın Bakanlık yetkili memuru huzurunda beyanda bulunmaları ve orada düzenlenecek olan tutanağı imza etmeleri ile tekemmül eder. Şu halde devrin gerçekleşmesi için taraf iradelerinin birleşmesi yeterli olmayıp buna Bakanlık müsaadesinin inzimam etmesi ve yasada öngörülen merasimin de yerine getirilmesi icab eder.
Hal böyle olduğuna göre, yani tarafların kendi aralarında yaptıkları anlaşmanın tek başına hukuki bir sonuç doğurması mümkün olamayacağına göre, işletme hakkının devrine ilişkin işlemlerin hem şekil ve hem de esas yönünden idari bir tasarruf olarak nitelendirilmesi gerekir.
Nitekim maden arama ruhsatnamesinin devrine dair olmakla beraber, her iki konunun taalluk ettiği yasa hükümleri arasındaki benzerlik nedeniyle Maden Kanununun arama ruhsatnamesinin devri hakkındaki 39. maddesi ile maden işletme hakkının devrine dair 58. maddesi işletme hakkının devrine ilişkin uyuşmazlıklara uygulanması mümkün olan 6.7.1970 tarih ve 967/7-970/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da aynı görüşlere yer verilmiştir.
Şimdi, uyuşmazlık sonucu işlemleri tesbit edilen bu esaslar dairesinde değerlendirilecek olursa bunların dahi, idari eylem ve işlemden ibaret oldukları sonucuna varılır. Çünkü dava konusu maden sahaları, tarafları Bakanlık yetkili memuru huzurunda usulüne uygun biçimde beyanda bulunmaları ve orada düzenlenen Devir ve Teferruğ zabıtlarını imza etmeleri sonucu davacıdan davalıya intikal etmiştir. Davacı, bu maden sahalarının kendisine iade edilmesini dava etmekle, idari bir tasarrufun iptaline müncer olacak bir işlemin yapılmasını sağlamayı amaçlamıştır. Oysa mahkemenin idareyi bu nitelikte bir işlem yapmaya icbar edecek şekilde hüküm tesis etmesi mümkün değildir. Kaldı ki ancak Devletin izin ve müsaadesiyle hukuki sonuç doğurabilecek olan bir sözleşmenin bu kerre feshi yoluna gitmek suretiyle istenilen sonucun elde edilmesi de mümkün olamaz.
Diğer taraftan, davacının kazanç ve kar mahrumiyeti adı altında tazminat isteminde bulunmaya da hakkı yoktur. Zira bu istemin dayanağı olan sözleşmenin 10. maddesi işletme hakkının devri vaadini içeren bir anlaşma niteliği taşımaktadır. Oysa yukarıda tarih numarası belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararına göre işletmek hakkının devri vaadinde bulunmak mümkün ve geçerli değildir. Bir an için anlaşmanın bu hükmü bu şekilde tavsif edilmese dahi davacının tazminata hak kazandığı kabul edilemez. Çünkü anılan maddede belirtilen koşullar, henüz gerçekleşmiş değildir. Davalı işletmenin mezkur sahayı çalıştırmadığı kesin olarak kanıtlanmadığı gibi, taraflar ayrı bir mukavele yapma konusunda mutabakata da varmış değildir.
Yukarıdan beri açıklanan bu nedenlere göre, davanın reddine karar vermek gerekirken aksine düşünce ile kabulü cihetine gidilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün bozulmasına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 6.11.1981 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Bozma kararında sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı arama ruhsatnameleri için olup işletme ruhsatnamesinden doğan uyuşmazlıklara uygulanamaz.
Davacı bu davada maden sahasının kendisine iadesinin tesbitine karar aldığı takdirde bu karşı tarafın Maden Dairesine müracaatı yerine geçeceğinden, davanın tescil bölümü hariç, bu kısmının halli Adli Yargı merciilerine aittir. (Emsal karar Yargıtay 11. HD. 78/5974, E. 79/1502 K. sayılı ve 26.3.1979 tarih; 80/6118 E, 81/2363 K. sayılı ve 12.5.1981 T). Davacı adli kazadan tesçile ait hüküm istiyemezse de sahanın kendisine iadesi gerektiğinin tesbitini isteyebilir. Davada bu tesbit istemi de vardır.
Her ne kadar 6309 sayılı Maden Kanununun 58. maddesi gereğince devir işlemi için Bakanlık yetkili memuru huzurunda yapılacak beyan ve tutulacak zaptı imza etmeleri gerekli ise de bu yeterli olup Bakanlığın ayrıca müsaade veya muvafakatına gerek yoktur. Anılan Yasanın 58. maddesi gereğince işletme hakkı talebinin devrinin tamam olması için aynı Yasanın 87/son maddesindeki işleme, yani sicile kayda dahi gerek yoktur.
Dosyada mevcut devir ve teferruğ zaptına göre bu belgelerde tapuda olduğu gibi sözleşme koşulları dercedilmeyip sadece devrin yapıldığı gösterilmektedir. O halde devrin koşulları, bedel, rödovans vs. gibi hususlar ayrı bir sözleşmede saptanabilir ve bu geçerlidir. Aksi halde Yargıtayca incelenip hükme bağlanan yüzlerce rödovansla ilgili davalardaki sözleşmelerin geçerliğini kabul etmemek gerekirdi. Oysa Yargıtay bu sözleşmeleri hep geçerli kabul etmiştir.
Kaldı ki, sözleşme geçersiz olsa dahi, davacı edimini tümden yerine getirmiş olduğuna göre karşı tarafın sözleşmenin geçersizliğine dayanması MK. 2. maddesine aykırı olur. Bu durumda ya karşı tarafın mukabil edimini yerine getirmesi veya eski halin iadesini sağlaması gerekir.
Bu nedenlerle, davanın tescil bölümü hariç, diğer istekler bakımından işin esasının incelenmesi gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne karşıyım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini