 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1981/2726
K: 1981/3508
T: 07.07.1981
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 25.2.1981 tarih ve 621/105 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, vekil eden ile davalı arasında 6 Ocak 1976 tarihinde çimento satışı konusunda sözleşme yapıldığını ve bu sözleşmenin 9. maddesine göre (Paris Ticaret Odası)nın taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıkta hakem olarak tayin edildiğini, satılan çimentonun (3350) tonluk bir parti içinde evsaf yönünden uyuşmazlık çıktığını, davalı sözleşmede öngörülen (Paris Ticaret Odası)na değil, tamamen ayrı bir kurum olan (Uluslararası Ticaret Odası)na müracaat ettiğini, bu müracaata yetki yönünden itiraz edildiğini, davalının 15.2.1979 günlü yazısı üzerine (Paris Ticaret Odası) hakem işini görmediğini bildirdiği ve böylece hakem koşulunun düştüğünü, HUMK.nun 519. maddesi uyarınca, hakem koşulunun geçersiz olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekil cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmede, herne kadar 9. maddesinde hakem olarak (Paris Ticaret Odası) yazılmış ise de, davacı avukatının Suriye'de (İdlib Mahkemesi)nin 1976/48 sayılı dosyasında da kabul ettiği üzere, hakemin (Uluslararası Paris Ticaret Odası) olduğunu kabul ettiğini, bu davanın açılmasından önce, davacı hakem kurulunun teşkiline katıldığını ve davacının itirazının yetkili hakem kurulunca red edildiğini, artık yetki tesbit davasının da açılmayacağını, (Paris Ticaret Odası) hakemlik yapmayacağını ileri sürmemiş sadece, kendisinin tahkim işine bakmadığını açıkladığını, mahkemenin yetkili olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıt ve belgelere göre taraflar arasında yapılan çimento satış sözleşmesinden çıkacak uyuşmazlığın (Uluslararası Paris Ticaret Odası) tarafından çözümlenmesi gerektiğinin kabul edildiği ve gerçek amacının bu olduğunun anlaşılmasına nazaran davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün BOZULMASINA ve 5.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine 500 lira maktu temyiz ilam harcının peşin harçdan mahsubu suretiyle davacıdan alınmasına 7.7.1981 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Taraflar arasındaki çimento alım satım sözleşmesinin 9. maddesindeki tahkim şartı nedeni ile uyuşmazlığa düşmüşlerdir. Sözleşmenin 9. maddesi aynen şöyledir. "İşbu mukavelenin genel ve özel şartlarının tatbitarından doğabilecek ihtilafların halinde karşılıklı anlaşma ve dostluk esas olmakla beraber bu yolla halledilemediği takdirde Paris Ticaret Odası'nın tahkimi esas olacaktır" Davacı, HUMK.nun 519. maddesine dayanarak, tahkim şartında hakem olarak seçilmiş bulunan Paris Ticaret Odasının hakemlik yapamıyacağını bildirmesi üzerine tahkim şartının düşmüş oduğunun tesbitini istemiş, davalı ise tarafların genel olarak hakeme başvurma şartında anlaşmış olduklarını ayrıca kastettikleri hakemin "Paris Ticaret odası" değil, Paris'de bulunan (Uluslararası Ticaret Odası) olduğunu, esasen "Paris Ticaret odası"nın hakem olarak bu gibi uyuşmazlıklara bakmadığını savunarak tarafların sözleşmenin 9. maddesinde kastettikleri hakemin "Uluslararası Ticaret Odası" olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme, BK.nun 18/1. maddesinin hakime verdiği yorum yetkisine dayanarak tarafların Paris'te bulunan "Uluslararası Ticaret Odasını" hakem olarak seçtiklerinin kabulü gerektiğini benimsiyerek davayı reddetmiştir.
Uyuşmazlığın halli için, herşeyden önce bir hususun açıklığa kavuşturulması, tahkim sözleşmesi ile hakem sözleşmesi arasındaki farka değinilmesi gerekir. Bilindiği üzere, çıkacak uyuşmazlıkların hallinde hakem yoluna başvurulacağı yolundaki anlaşma tahkim sözleşmesini (tahkim şartını) oluşturur. Hakem veya hakemlerin taraflarca sözleşmede belli edilmesi ise hakem sözleşmesinin konusunu teşkil eder ve taraflar ve hakem veya hakemlerle yapılmış bir sözleşme niteliğini ve hakemin kabulü ile de yürürlük kazanır. (Prof.Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 1968, Sh. 730 vd., 738, Rasih Yeğengil, Tahkim 1974, Sh. 218) Hakem sözleşmesinin niteliği gereği taraflarca seçilmiş hakem hakemliği kabul etmez, istifa eder, ölür veya hakemlik yapamayacak durumda olursa tahkim sözleşmesi de hükümsüz kalır. (Baki Kuru, age, Sh. 738, 739 -Rasih Yeğengil, age. 1974, Sh. 229, 230 vd.) diğer bir deyimle hakem sözleşmesi gereği yukarıda sayılan nedenlerden biriyle, yapılamazsa tahkim sözleşme veya şartı da ortadan kalkar.
Tahkim sözleşmesinin (şartının) yorumunda BK.nun 18. maddesine başvurulabileceği genellikle kabul edilmektedir (Rasih Yeğengil age, Sh. 141). Oysa olayda uyuşmazlık tahkim şartının yorumundan değil, hakem seçimi (Hakem mukavelesi) hususundan çıkmaktadır. Davacı, taraflarca seçilen hakemin (A) olduğunu iddia ederken, davalı (B) yi hakem seçtiklerini savunmaktadır. Hakem seçiminde, sözleşmelerin yorumunda olduğu gibi, geniş yoruma gitme olanağının mevcut olmadığının kabulü gerekir. Bir mahalde hem (A), hemde (B) mevcut ise sözleşmede hakem olarak (A) nın açıkça gösterilmesi karşısında, BK.nun 18. maddesine dayanılarak, (A)nın değil %B) nin hakem olarak seçilmiş sayılacağına karar verilemez. Örneğin Yargıtay Başkanı'nın hakem olamadığı fakat Danıştay Başkanı'nın hakem olabildiği biran için kabul edilse, taraflar sözleşmede hakem olarak Yargıtay Başkanı'nı göstermiş olsalar, sonradan "Yargıtay Başkanı hakem olamıyormuş, o halde bizim kastımız Danıştay Başkanı olmalıdır" diyemezler. Olayda durum aynıdır. Paris'te hem Paris Ticaret (ve Sanayi) Odası, hem de "Uluslararası Ticaret Odası" mevcuttur. Taraflar tahkim şartı içerisinde hakem olarak "Paris Ticaret Odası"nı açıkça göstermişlerdir. Burada BK.nun 18. maddesindeki yorumu gerektiren bir durum yoktur. Seçilen hakem açıkça belirtilmiştir. Paris Ticaret odası ise hakemlik yapamıyacağını bildirmiştir. Bu durumda sözleşmede belli edilen hakem hakemlik yapamıyacağına göre tahkim şartı da düşmüştür. Ve uyuşmazlığın mahkemede halli gerekir. Paris Ticaret odası hakemlik yapamıyormuş, o halde tarafların hakeminin Paris'te bulunan Uluslararası Ticaret Odası yapabilir veya yapmalıdır, sonucuna yorum yolu ile gidilemez.
Davalının Paris Ticaret Odasına başvurması ve oradan menfi cevap alması davalının lehine değil aleyhinedir. Çünkü anlaşılmaktadır ki Paris Ticaret odası hakemliği kabul etse idi hakem o olacak, uluslararası ticaret odasının hakemliğinden hiç bahsedilmeyecekti. Sözleşme ile seçilen hakemin hakemliği kabul etmemesi ise hakemin değişmesi değil, hakem şartının ortadan kalkması sonucunu doğurur.
Yukarıdaki gerekçelerle mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaatiyle çoğunluk görüşüne karşıyız.