 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1981/2243
K: 1981/2768
T: 28.05.1981
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen, 12.11.1980 tarih ve 202/509 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı Mehnur avukatı tarafından istenmiş olmakla, duruşma için tayin edilen 26.5.1981 gününde taraflar avukatları tebligata rağmen gelmediklerinden tahkikatın evrak üzerinde yapılmasında karar verildikten, temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, vekiledenlerinin de paydaşı bulunduğu davalı anonim şirketin 18.12.1978 günü yapılan (olağanüstü) genel kurul toplantısında; yasa, ana sözleşme ve afaki iyiniyet kurallarıyla, kazanılmış haklara aykırı biçimde kararlar alındığını bildirerek, sözkonusu taplantının iptaline karar verilmesini istemiş, yargılamada ise davacı ... Holding A.Ş.'nin davasından vazgeçtiğini bildirmiştir.
Davalı şirket vekili, davacı Mehnur'un kuru mülkiyetine sahip olduğu pay senetlerinin 1/2'si üzerinde, miras nedeniyle annesi Zeliha'nın intifa hakkı bulunduğunu, pay senedinin bölünmezliği kuralı da gözetildiğinde, oranı ne olursa olsun, üzerinde intifa hakkı bulunan bir pay senedinden doğan tüm hakların ve bu arada iptal davası hakkının yalnız intifa hakkı sahibine ait olduğunu, esasa yönelik istemlerin de dayanağı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, TTK. nun 360. maddesi hükmü ve Yargıtay'ın bu konudaki inancına göre pay üzerinde intifa hakkı bulunan kişilerin toplantıya katılıp oy kullanma ve iptal davası açma hakları bulunmasına karşın, aynı paylar üzerinde kuru mülkiyet hakkına sahip olanların sözkonusu hakları kullanamayacakları davacının, intifa hakkı sahibinden alınan olurla, toplantılara katılıp oy kullanmasının ancak vekalet ilişkisi olarak yorumlanabileceği ve kendi adına dava açma hakkı sağlamayacağı gerekçesiyle vazgeçme ve dava ehliyeti yönünden istemin reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı Mehnur vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı mehnur vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı Mehnur vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, yan vekilleri gelmediklerinden, davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına 500 lira maktu temyiz ilam harcının peşin harçtan mahsubu suretiyle davacıdan alınmasına 28.5.1981 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1- Mahkeme, TTK.nun 360/son maddesi hükmüne göre, genel kurulda oy kullanma hakkı intifa hakkı sahibine ait olduğuna göre genel kurul kararının iptalini dava etme hakkının da intifa hakkı sahibine ait olması gerektiği görüşüyle davayı reddetmiştir.
Bu görüş ve kabul tarzı TTK. hükümlerine ve olaydaki gerçeğe aykırıdır. Anonim şirket genel kurul toplantısına iştirak hakkını düzenleyen TTK.nun 360. maddesi ile genel kurul kararlarının iptalini tanzim eden 381. madde hükümleri arasında çok önemli fark mevcuttur.
TTK.nun 360/son maddesi, gerçekten, genel kurulda oy kullanma hakkını intifa hakkı sahibine vermiştir. Ancak, genel kurul kararlarına karşı dava açma hakkını da, kanun koyucu pay sahibine tanımıştır (TTK. 381/1). Genel kurulda oy kullanma hakkı ile genel kurul kararının iptalini isteme hakkı ayrı ayrı iki haktır. Kanun koyucu açık olarak TTK.nun açık hükme rağmen TTK.nun 360. maddesinden hareketle ve maddedeki hükmü zorlayarak oy hakkı kimde ise dava hakkı da ondadır sonucuna varmak mümkün değildir.
TTK.nun 360. maddesi, alındığı İsviçre Borçlar Kanununun 690. maddesinden değişik hüküm taşımaktadır. Gerçekler TTK.nun 360. maddesi "üzerinde intifa hakkı bulunan bir hisse senedinden doğan rey hakkı, intifa hakkı sahibi tarafından kullanılır" şeklindeki hüküm ihtiva ederken, İsviçre BK.nun 690/2, maddesinde "üzerinde intifa hakkı bulunan bir pay senedini, intifa hakkı sahibi temsil eder" hükmü yer almaktadır. Mahkemenin yorum şekli, belki İvsviçre metnine göre kabul edilebilir bir yorum olabilir. Ancak Türk kanun koyucu, maddeyi alırken açık bir değişiklik yapmış, pay senedinin, taşıdığı tüm haklarla birlikte intifa hakkı sahibi tarafından temsil edileceğini kabul etmemiş, sadece genel kurulda oy hakkının bu hak sahibine ait olduğu şeklinde bir hüküm getirmiştir. O halde intifa hakkı sahibinin sadece oy hakkı sahibi olduğunun kabulü, dava hakkında ise başka çözüm yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Kaldı ki, daha geniş haklar veren İsviçre BK. metnine rağmen, İsviçre mahkeme ve ilmi içtihatları dahi, hem intifa hakkı sahibine, hem de kuru mülkiyet sahibine, yerine göre ve menfaatları olduğu takdirde, dava hakkı tanımaktadır. (Bak. F.De Steiğer, Le Broit Des Societes Anomymes En Suisse, 1973 Sh. 159 ve D. Steiger'e atfen Leemann, Schlegelberger Quassovski Federal Mahkeme) Buna gerekçe olarak da, genel kurul kararı nedeniyle, hem intifa hakkı sahibinin hem de kuru mülkiyet sahibinin ayrı ayrı mağdur duruma düşebilecekleri, gösterilmektedir. Bundan başka denilmektedir ki, malikin (kuru mülkiyet sahibinin) kendi menfaatlerini gereği gibi korumayan intifa hakkı sahibine karşı olan dava hakkı dahi her zaman malikin haklarını almasını temin edemez; zira, örneğin, yedek akçenin amacına aykırı olarak kullanılması ve yedek akçeden alınarak daha fazla kar payı dağıtılmasına ilişkin genel kurul kararına, yararına olmasına rağmen aleyhte oy kullanan intifa hakkı sahibine karşı malikin bir zarar-ziyan davası açması olanağı olmadığı gibi onu, malik istediği için, dava açmağa zorlamak olanağı da yoktur; bu durumda oy kullanamamasına rağmen malike de dava hakkının tanınması lazımdır (Steiger, age. Sh. 163, 229). Özellikle yasalara ve ana sözleşmeye aykırı genel kurul kararlarına karşı malike dava hakkı tanınması gerekir (Zürih Ticaret Mahkemesi'nin kararı Bak. Steiger, age., Sh. 229).
Türk öğretisinde de oy hakkı va dava hakkı ayrı ayrı iki müessese olarak benimsenmekte ve oy hakkı olmamasına rağmen pay sahibinin genel kurul kararının iptalini isteme hakkı bulunduğu kabul edilmektedir (Dr. Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 1967 Sh. 120 ve Moroğlu'na atfen Arslanlı, İmregün, Schilling Baumbach, Hueck).
Davada, genel kurul kararının yasaya şeklen ve hukuken aykırı olduğu iddia edildiğine göre davacı malikin de dava hakkı olduğunun kabulü gerekir.
2- TTK.nun 360/son maddesi bir peyin tam intifa hakkının bir başkasına ait olması halini öngörmüştür. Birkaç intifa hakkı sahibi mevcut olduğu takdirde bunların haklarını nasıl kullanılabileceklerini göstermemiştir. Olayda da davacı 1/2 tam mülkiyet (1/2 kuru mülkiyet + 1/2 intifa), 1/2 kuru mülkiyet sahibidir. Dava dışı annesi ise 1/2'nin intifa hakkı sahibidir. Bu durumda iki intifa hakkı sahibi vardır. Yukarıda belirtildiği gibi, yasada bu konuda açık bir hüküm bulunmadığı cihetle, yasanın diğer maddelerinden yararlanmak gerekecektir. TTK.nun 373/2. maddesi hükmüne göre bir hisse senedinin birden çok maliki bulunduğu takdirde bunlar ancak bir temsilci marifetiyle oy haklarını kullanabilirler. Bu madde hükmünün ışığı altında, birden fazla intifa hakkı sahibinin mevcut olması halinde, bunların oy ve mahkemenin kabul şekline göre dava hakkını bir temsilci marifetiyle kullanabileceklerinin benimsenmesi gerekir. TTK.nun 400/1. maddesi de 373/2 benzer bir hüküm taşımaktadır. Bu açıklamalar karşısında, mahkemenin davacının 1/2 tam mülkiyet sahibi yani (1/2 kuru mülkiyet ve 1/2 intifa hakkı sahibi) olduğunu gözden kaçırarak yalnız bir intifa hakkı sahibi varmışcasına sonuca varması da hatalıdır.
3- Davacı 1/2 tam mülkiyet sahibidir. Dosyadaki belgeden anlaşılacağı üzere 1/2 intifa hakkı sahibi olan annesi genel kurulda kendisini davacı vasıtasiyle temsil ettirmiştir. O halde davacı TTK.nun 373/2 ve 400/1 maddelerindeki müşterek temsilci sıfatını da haizdir. Bu sıfatla genel kurulda oy kullandığına göre kendisine dava hakkının da tanınması gerekirdi.
Yukarıda açıklanan bu nedenlerle hükmün bozulması gerekeceği kanaatiyle hükmü onayan çoğunluk görüşüne karşıyım.